Uluslararası Sempozyum: Geçmişten Günümüze Türkçenin İmlası Uluslararası Sempozyum

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Geçmişten Günümüze Türkçenin İmlası Uluslararası Sempozyumu açılış töreni gerçekleşti. Yoğun ilgi ve dikkatleri çeken birçok çalışmanın aktarıldığı sempozyuma Kitaphaber adına katılım sağladım. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Fakültesi ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneğine çalışmaları ve davetleri için teşekkür ederiz. Kayıt ve ikramın ardından saygı duruşuyla İstiklal Marşımız okundu. Açılış konuşmasını Düzenleme Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk günün anlam ve önemine istinaden gerçekleştirdi.
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Başkanı Ekrem Erdem, bir komisyon kurulduğunu açıkladı ve konuşmasına şöyle devam etti. "Türk toplumu dile ciddi değer veriyor. Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği'nin kurulma sebebi de budur. Mecliste bulunan raporlar takip edilmezse ortada kalır düşüncesiyle bir dernek haline getirelim. Burada aldığımız kararların takibini yapalım. Ankara'da anayasanın dili riskli sembolüyle ve yeni anayasa çalışmalarına yönelik katkılar için Anayasa'nın dilini düzenlemek adına birçok kıymetli akademisyen katıldı. Milletvekillerinin en zorlandığı konulardan bir tanesi yemindir çünkü o cümle Türkçe değil ki yani o cümleyi ezberlemekte mümkün değil fakat doğru bir şekilde bunları yapmakta zor. Başka bir tespitimiz oldu. Eğer bir cümleyi doğru kurarlarsa arkasından ama fakat diye başladığı zaman birinci cümle gereksizdir. Niye gereksiz bu cümleyi kuruyorsunuz? Yeni bir anayasa gözden geçirmesi, göreceksiniz hem anlam hem birçok anlaşmazlık kendiliğinden ortaya çıkacak. Daha sonra tabelalardan yola çıkarak şehrin dili kongresi yaptık. İstanbul Üniversitesiyle birlikte yine çok güzel çalışma yapıldı. Uluslararasında da birçok üniversite katıldı. Dolayısıyla burada bugün olanları inşallah tartışacağız. Birleşik kelimelerin yazımına, uzatma ve inceltme işaretlerinin kullanımına, yabancı dillerden geçen kelimelerdeki çiftlerin tek değerinin düşürülmesine kadar birçok konuda şu anda Türkiye'de bir fikir birliği yok. Türkiye kılavuzları varsa o zaman burada oturup düşünmek lazım." Bu başlıklar gibi daha birçok konuya değinildi.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Kadıoğlu, "geçmişiyle geleceğiyle Türkçe'nin korunması ve gelişmesinde en önemli görevlerden birini üstlenmektedir. Tarihi metinleri günümüze kazandırırken bugünün metinlerini geleceğe aktarırken gereklerine uygun araştırmak, eski hataları düzelterek dilimizin etki alanını genişletmekte bizlerin görevidir. Türkçe'nin İmlası sempozyum programında sayın başkanımızda işaret ettiler; eğitimlerin imlası ile ilgili çalışmaların yanı sıra alfabe ortak miras meselesini de ele alan bildiriler dikkat çekmektedir. İmla kurallarındaki muğlaklıklar ve değişiklikler aslında biz de tabii ben dilci değilim, naçizane bilim tarihçisi olarak kullanacağımız kelimeleri bazen hocalarımıza sorup fikir alıyoruz; bir hocaya soruyoruz böyle, bir hocaya soruyoruz şöyle diyorlar. Bu gibi durumları bizler de tabii hepimiz yaşıyoruz. Yapılan güncellemeler takibini zorlaştırıyor, yanında dilimizin tarihi bugünü ve yarın için temennimiz güncel sorunlara da çözüm aramaktır. Çok önemli adımlar atılacağına da inancım sonsuzdur. Geçmişten günümüze Türkçenin imlası adına verimli geçmesinin ve sonuçlarının söz uçar yazı kalır hatırlatmasıyla kalıcı olmasını diliyorum."
Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Lütfi Sunar, "eskici hikayesi Kudüs'te köşe başında bir çocuğun sesinden Türkçeyi işitmesini hatırlatarak başlar. "İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Doktoramı yaptım, burada 14 yıl görev yaptım, şu anda Üsküp'te uluslararası Balkan Üniversitesinin Rektörlüğünü icra ediyorum. Eskici hikayesinin anlatıldığı gibi her şeyi sandıklarında nesilden nesille emanet edildiği bir coğrafyadan gelir dilimiz, kültürümüz, kimliğimiz cümlelerini kullanıyoruz fakat bunu çok hissetmiyoruz, çünkü Türkçe'nin konuşulduğu Türkçe'nin yaygın egemen olduğu bir ülkede bir memlekette bunu söylüyoruz. Halbuki Üsküp'te Türkçe gerçekten nesilden nesile emanet edilen dilin, dinin ve oradaki milli varlığın bir sembolü ve nişanesi olarak devam ediyor. Bu sebeple biz de uluslararası Balkan Üniversitesi'nde Türkçe öğretmenliği bölümü, Türkçe öğretimi ve Türk dili yüksek lisanslarını, lisans programlarında ayrıca Türk Dili ve Edebiyatı Doktora programını icra ediyoruz. Bu programlarla aslında Üsküp'te milli varlığımızın devamı ve gelişimi için bir katkı yapma gayreti içerisindeyiz ve bu anlamda da bu sempozyum bizim için belki daha fazla şey ifade eder. Evet tamda aslında bir çocuğun dilinde Türkçe'nin, bir gencin dilinde şiirin, bir orta yaşların dilinde roman olan bir dilin bir külliyatın aslında nasıl ayakta tutulması gerektiğine dair bir mücadelenin nişanesi olarak görüyorum. Türkçe gazete yayınlamak için bedenlerini siper eden genç öğretmenlerin diyarıdır. Biz aslında kendi tarihimizde de dilimizi korumak için girilmiş olan çabaları çok yakından biliyoruz, mücadeleleri çok yakından biliyoruz." Diye konuşmasına devam etti.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, "Basit bir cümle var hepimiz biliriz oku da adam ol baban gibi bilmem ne olma. Şimdi bu cümleyi istediğiniz gibi çevirebilirsiniz. Dolayısıyla dili nereden baktığınız nereden okuduğum o kadar önemli ki. Dil kullanımı bu kadar hassas, ülkedeki insanların cehaleti bir bilgisizlik midir? Bilgiye sahip olabilmenin, cehaleti aşabilmek için bir tane yolu tabii ki okumaktır, aynen okumaktır, eserleri okumaktır, kitabı okumaktır, bilgiye sahip olmaktır. Bu olmadığı sürece birlik gerçekten mümkün değildir. Türkiye 100 yılını iyi yaşamak istiyorsa, bilimi, müziği olmasını arzu ediyorsa, merhamet, adalet yüzlü olmasını arzu ediyorsa bunun yolu dil konusunda çok hassas olmak. Dizi filmi senaryosu dersi de en çabuk dolan derslerden biri oldu. Öğrencilerimizin yurtdışına gitmesine vesile oluyorsak işte o araştırmalarımız pratiklik yeni metodolojik özgü, öncü, çığır açıcı olmamışlar. Fatih Sultan Mehmet camii bize hep büyük emanet ettiği bir yerdir. Dilimizde hak ettiği yeri sonuna kadar vermek mecburiyetimiz var, sadece bu ülke sınırları içerisinde değil dünyanın her yerinde bu dilden bu dilin kelimelerini söylerken o yüzlerindeki gülüşü fark eder. İstanbul Üniversitesi de böyle bir sorumluluğun farkında dilimizin lütfen farkında olun evlatlarımız. İstanbul Üniversitesi'nin perspektifi bu nedenle çok önemlidir. Bilginin açık kapı felsefesiyle toplumun her kesiminde olması arzusu vardır. Bunun için Türkiye'de sürekli eğitim merkezi gerek. Milli Eğitim Müdürlüğü çok önemli bir ara hatta ondan öncesi bile çok önemli. Aile dilimizi doğru konuşalım, çocuklarımızda asla çocukça bebekçe konuşmayalım." Diye devam konuşmasına etti. Öğle yemeği ardından oturum başkanlığını Oturum Başkanı Prof. Dr. Hatice Tören ilk olarak Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Şükrü Haluk Alkan, konuşmasını gerçekleştirdi. İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Nedret Öztoprak Kılıçeri ve Türk Dil Kurumu Uzman Belgin Tezcan Aksu, dilimizde geçmişten günümüze yapılan değişiklikleri aktararak konuşmasını tamamladı.
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 25.09.2025 12:20 - Güncelleme Tarihi: 25.09.2025 12:21