Depresyona Düşenler Derneğinden Bildiren Şair: Arif Onur, Edebiyat, Misafir Köşesi

Depresyona Düşenler Derneğinden Bildiren Şair: Arif Onur Solak yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden ok

Depresyona Düşenler Derneğinden Bildiren Şair: Arif Onur Solak

04.09.2023 09:00 - Misafir Köşesi
Depresyona Düşenler Derneğinden Bildiren Şair: Arif Onur Solak

Fatih TEZCE yazdı…

Şair Arif Onur Solak'ın babasına ithaf ederek başladığı şiir kitabı Ecza Dolabı'nda 17 şiir var. Baba yaslanan dağdır diye düşündüğümüzden, erkek çocukların babalarına olan yakınlığı, hasreti ve özlemi de bu ithafa kaynaklık ediyor olmalı. Şair, kitabın ismini de çalıştığı işyerinden almış görünüyor.

Şair Arif Onur Solak'la Eskişehir'de tanıştım. Daha öncesinden Barbar başta olmak üzere Hayal Bilgisi gibi pek çok edebiyat dergilerinden tanığım şairle yüz yüze tanışmak, genelde temmuz ayında (eş durumundan) Eskişehir'de olduğumdan, çalıştığı kurum olan Eskişehir Şehir Hastanesinde nasip oldu. O gün hava sıcaktı evet ama iki şairin muhabbeti daha da sıcaktı. Ecza Dolabı'nın şairini tanımak için bir öğlen sıcağında yanına gitmiştim, iyi ki de gitmişim.

Gelelim şimdi şiirleri okumaya…

(Sayfa 9) Halüsinasyon ya da Rüya Belki, şiirinde "çay alabilir miyim garson/burada halk üşüyor " dizeleri şairin ve şiirin çayla yakınlığını hatırlatırken, "gördüğün kâbus bitecek/sonrası günaydın" dizeleri ise insanların bir gün emellerine kavuşmalarının gerekliliğini anlatıyor.

(Sayfa 11) Son Karşılaşma, şiiriyle kendini anlatıyor şair; "Kaçırdığım bütün otobüslerde yokum", "Bütün koltukları işgal altında içimin.", "Uzun bir savaştan geliyorsun yenilmişsin.", "Bir ikindi yorgunluğu vurur sahile." Dizeleriyle gün sonunu, güz sonunu belki kendi sonunu anlatıyor şair. İkindi ve Son Karşılaşma birbirine yakışmış ve anlamca da yakınlaşmış.

(Sayfa 13) Müslüm Gürses MP3 şiiri bir önceki şiirle bağlantılı duruyor. Bir önceki şiirde İkindi, bu şiirde de gün sonu vurgusu var. İkindi, gün sonuna çok yakışırken, "Kendimi kaybetmeye gidiyorum, hükümsüzdür" ve "Solmuş fotoğraflar yalnızlığıdır şimdi kalan" dizeleri de bana göre Müslüm Gürses şiirine ayrı yakışmış.

(Sayfa 15) Söylenmeyen şiirinde şair şöyle diyor: "Kimsenin ağrısı kimsenin umurunda yeşermiyor artık" Çok da doğru demiş. Bencillikten doğan bireyselliğin ve zenginlik gibi dünyaya ait kavramların ne derece önemsiz olduğunu anlatmaya çalışıyor şair.

(Sayfa 18) Beni Durdur şiiri biraz pişmanlık, biraz mahcubiyet barındırıyor: "Tekrar mı dönsek başa Rabbim, toparlasak biraz" ve "Biliyorum kimse bahsetmeyecek benden " dizeleri şairin pişmanlıklarıyla örülmüş yalnızlığını anlatıyor olmalı. Şair, aynı şiirinin şu dizelerinde ise dünyadaki milyarlarca insanın birbirlerinden habersiz yaşadığını anlatıyor: "Sesimi duyanlar duymayanlara biz zahmet/ ya ben anlatamadım ya da hat kesildi." Aynı ev içerisinde farklı odalarda yaşayan çekirdek aileleri; aynı apartmanda yaşayan ve komşularından haberi bile olmayan modern insanı anlatıyor bu şiir.

(Sayfa 22) Değişen Hikâye şiiri de arabesk figürler içeriyor: Ferdi Tayfur. MP3 şiirinin Müslüm Gürses'e yaklaştığını ve yakıştığını belirtmiştik. Değişen Hikâye şiirinde de şair –sanıyorum şairin yaşı da müsait- doksanlı yıllarını anlatıyor. Bu şiirinde yaşadıklarını, yaşanması muhtemel olanları anlatan şair, Ferdi Tayfur'un "mutluluğu sen bilirsin/mutsuzluğu bana sor" şarkı sözlerini tekrar hatırlatıyor okuyucusuna. Belki de bu nedenle Ferdi Tayfur geçiyor şiirin içinde bir yerlerde. Modernizm kötüdür; arabesk iyidir, diyor yani şair bize…

(Sayfa 26) Ecza Deposu şiiriyle de şair çağla kavgasını devam ettiriyor: "Bizi yanlış bir çağa bindirdiler aslında bütün mesele bu" dizesiyle şair bir önceki şiiriyle anlam yakınlığı kurmaya devam ediyor. Bunalmış, huzur ve çıkış kapısını aralayan insanın nasıl huzura ereceğini de yine aynı şiirin son dizesinde ilan ediyor şair: "Allah'a inanmak çünkü ağrılarımızız ecza deposu."

(Sayfa 30) Yeniden Başlamanın Şarkısı şiirinde şair, buraya kadar anlatılan çıkmazların reçetesini Allah'a inanmaya bağlayarak yeniden başlamanın şiirini yazmış bizler için. "İnfazı gerçekleşmiş hatıralarla dolu şimdi duvarlar" dizesiyle geçmişini silmiş oluyor şair. "Bu gidişle tek celsede boşanır yağmurlar" dizesi de yeniden başlamanın bir öncesi olan halin görünümü olsa gerek. Ve şiirin son dizesi olan, "Her şey için çok geç şarkıları imana dâhil değildir çünkü" ise yeniden başlamanın sapasağlam temeli.

(Sayfa 32) Hayatın Küfür Edilmemiş Yerleri İçin Açıklama şiirinde "Mesele büyüktü ve ben yediğim dayaklardan pişman olmadım hiç" diyerek, kendi iç yolculuğunda sürüklemeye devam ediyor bizi şair. Anlamı açık anlatımı kapalı gibi görünen bu şiiriyle de okuyucusunu merak içinde bırakıyor. Hayat telaşesi, bitmeyen istekler, modern çağın reddi gibi konuları yeniden görüyoruz bu şiirinde.

(Sayfa 36) Evrensel Şahaneler Çağı şiirinde şair bunalan insanın iç sesini dışa yansıtmaya devam ediyor." Burası dünya, burası depresyona düşenler derneği/Psikologlar mevsiminden geçiyoruz diyanet el atsın" diyerek sorunu ve çözümü şiirsel dille ifade ediyor şair. Aynı şiirin bir başka dizesi ise şöyle: "Müsait bir yerde mi dönsek çocukluğumuza" Her insan gibi sorun çözümünün çocuklukta saklı olduğunu en iyi gene şairler biliyor işte.

(Sayfa 40) İthaf Edilmemiş Bir Aşkın Türkiye Manzarası şiiriyle hayatın içinden ses vermeye devam ediyor şair. Hayattan kopmadan hayatla yan yana yürümeye devam ediyoruz şairle yan yana bu şiiriyle de. Sosyal medya icat olduktan sonra kendi kendini pek beğenen insanları sorguluyoruz şairle birlikte: "Yoksa bilmem kaç yüz layk alacak şiir yazabilirim veya/ titi olacak popüler paylaşımlarda bulunabilirim pekâlâ." Layk ve titi gibi şiirde geçen kelimeler içimizi daraltsa da hayatın bir kabul görmemiş bir gerçeği de bu kelimeler maalesef.

(Sayfa 46) Entegrasyon Sorunu şiirinde şu dizeler çarpıyor gözlerime: "Çocukluğum ve ilk gençliğim doksanları anlamakla/ Anlamaya çalışmakla geçti, o zamanlar hep koalisyon/ Devalüasyon falan olduydu hatta pop müzik gayet iyiydi/ Roberto Baggio tribünlere doğru vurduğunda penaltıyı" ve "Üç alana bir bedava kasada indirim, koşun ey ahali/ Anadolu irfanı vardı eskiden ki hala var aslında ama" Şair bu dizelerde geçmişini arıyor, belki de özlüyor. Aradığı ve özlediği geçmişine okuyucusunun da gelmesini istiyor. Seksenli yıllar Anadolu irfanın son çağı olsa gerek, çünkü doksanlı yıllarda Anadolu irfanının yavaş yavaş kaybolduğunu görmüştük maalesef.

(Sayfa 50) Geç Oldu Uyuyalım Artık şiirinde şair zincirleme şiir tamlaması diye benim bulduğum bir yakıştırmayla benzer konuları işlemeye devam ediyor. Şiirin son üç dizesi şu şekilde: "Neyse, şimdi bu saatte nasıl geldik buraya/ hadi kapat televizyonu da yatalım artık/Geç oldu" Aslında şair için bir bıkkınlık söz konusu olmuş burada. Şair anlatmış anlatmış ama dinleyeni olmamış izlenimini alıyoruz şiirde.

(Sayfa 53) Otobüs Durağında Yalnız şiirini 7 dizeli 5 kıtadan oluşturmuş şair. Her kıtanın son dizelerini yan yana başka bir yere koysak ortaya yeni bir şiir çıkacak. Büyükşehir çilesinde otobüs beklerken yazılmış şiirleri çağrıştırıyor bu şiir: "Vaktinde gelmeyen bütün otobüsler haindir ayrıca", "Tedbir önemli üstelik tablo iyiye gitmiyor falan"

(Sayfa 58) Azize, Bu Son şiiri "Kadraja gir ve ispatla yokluğunu" gibi acayip bir dizesiyle tek cümlelik bir şiir. Diğer cümleleri olmasaydı da sadece bu cümlesi olsaydı gene şiir olurdu.

(Sayfa 62) Gereksiz Endişe şiiri bana göre kitabın içinde bulunan tüm şiirlerle anlamca ve şekilce bağlantılı şiirlerin son halkası: "Kızıl bir ikindiyi boğazlıyor ulu orta." Ve "Yağmaya gerek yok, hepimiz ölecek çağdayız çoktan" dizesi genç yaşta vefat eden şair Bülent Parlak'ı rahmetle anmamız için yazılmış gibi. Allah rahmet eylesin… (Hepimiz ölecek yaştayız sözünü İzdiham Dergisinden hatırlıyoruz)

Ve Arif Onur Solak kitabını da şiirini de şu dizeyle bitiriyor: "Al bu sırrı sakla, kalbine koy; besmelesiz dönmüyor dünya" Bu son, güzel bir son olmuş…

Hayatın içinden, yaşamanın kalbinden, rüyaların kıyısından çıkıp da gelen şiirleri okuduk. Şiirleri anladık, anlamaya çalıştık. Zaten şiir, biraz da okuyucusunda bıraktığı anlama kabiliyetidir. Bunalan insanın, yorulan dünyanın, kısalan günlerin izdüşümleriydi bu şiirler. Arif Onur Solak, bu çıkmazlardan kurtulmanın reçetesini kitaplaştırmış. Karmaşık gibi görünebilir bu şiirler. Bu şiirleri tekrar tekrar okuyunca şifa olacak muhatabına.

Kitapların ve şiirlerin muhatabı bol olsun.

Arif Onur Solak

Ecza Dolabı

Klaros Yayınları

65 Sayfa


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 04.09.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 04.09.2023 09:50
839

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1284 yazı bulunmaktadır.