Sun-Mi Hwang'ın Meşhur Üçlemesi, Çocuk, A. Erkan AKAY

Sun-Mi Hwang'ın Meşhur Üçlemesi yazısını ve A. Erkan AKAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Sun-Mi Hwang'ın Meşhur Üçlemesi

28.06.2022 09:00 - A. Erkan AKAY
Sun-Mi Hwang'ın Meşhur Üçlemesi

Güney Kore ve kitap denince aklıma kitap fuarlarında müzik grubu rozetleri peşinde koşan gençlerin geliyor olması benim maruz kaldığım bir meslekî bozulma ama maalesef aklıma gelen gençlerinki kadar tehlikeli bir yozlaşma değil. Hele ki üç dört rozete "gömülen" parayla alınabilecek Güney Kore edebiyatı ürünleri oracıkta, sergilerin üzerinde okurunu bekliyorken sussak gönül razı değil, konuşsak yazsak tesiri yok. O yüzden gençler rozet seçedursun ben kitabımı okuyayım dedim ve "Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk" ile üçlemeye başladım.

Güney Kore'nin en büyük bütçeli animasyon filmine de dönüşen eser yıllarca çok satanlar listesinde kalmış ve klasikler arasına yerleşmiş. Yoksulluk yüzünden ortaokula gidemeyen ama kendisine sınıfın anahtarını veren öğretmeni sayesinde kitaplara sığınan Sun-Mi Hwang liseye sınavla girip lisansını da yaratıcı yazarlık üzerine yaptıktan sonra kariyerini edebiyat fakültesinde profesörlüğe kadar ilerletmiş. Ve sonunda, âdeta kendisini kurtaran kitaplara borcunu ödercesine yazmış. Edebiyat dünyasından aldıklarının yerine onlar kadar etkili eserler koymuş.

"Uçabileceğini Hayal eden Tavuk" bunların ilki ve en bilineni. Ama bence en iyisi değil. Meraklandınız mı? O zaman yazının sonuna varmanız gerekiyor. Yumurtasından bir civciv çıkarmak hayaliyle yanıp tutuşan ama zorlu çiftlik şartlarında yumurtlamaya bile mecali kalmayan "Filiz" öldü ölecek vaziyette çiftlikten atıldıktan sonra hasbelkader hayatta kalır ve kendisine yardım eden ördek arkadaşı "Avare" sayesinde peşindeki gelincik belasından da kurtulur. Avare onu kurtarır kurtarmasına ama eşini gelincikten kurtaramaz. Ve mecburen ortada kalan yumurtasına Filiz'in annelik etmesine izin verir. Filiz önce bunun farkında değildir, yumurtayı görünce büyülenmesi hariç olan bitenle ilgili pek fazla fikri yoktur ama ona kendi yumurtası gibi bakar. Avare de gelinciğin kurbanı olunca Filiz artık minik ördek yavrusunun tek velisidir. Onu her türlü tehlikeden korurken aynı zamanda çiftlik ördeklerinin sahiplenmesine de mâni olmak istemektedir. Çünkü Avare'nin Filiz'den son isteği yavruyu çiftliğe değil göle götürmesi olmuştur. Fakat yavru zamanla yalnızlıktan usanır ve çiftlik ördeklerinin arasına karışır. Ama bilmedikleri vardır. Çiftlik ördekleri kanatları kesilmiş olduğu için uçamazlar oysa yavru "Yeşilbaş" uçabilmektedir. Kanatları kesilmeden önce uçup kaçmasın diye ayağından bağlanınca çiftlik hayatı ile göl hayatı arasındaki farkı, bağlıyken gelinciğe yem olmanın kolaylığını idrak eder ve ilk fırsatta firar eder. Artık Filiz'den de uzak durmaktadır çünkü o bir tavuk değildir. Ama Filiz'in gözü hep yavrusunun üzerindedir. Onu gelincikten korumaya, yaban ördekleri tarafından kabullenilmesini beklemeye devam eder. Tam tuzağa düştüğü bir anda yavrusunun hayatını kurtarır, onun ördek sürüsüyle uçup gidişini izledikten sonra kendi hayatını feda eder ve uçma hayâline ruhuyla da olsa erişir.

sunmi_1

Fabl türünün yeni nesil bir örneği olan kitap, yaratılıştan gelen farklara dair önyargıları, dışlanma-kabullenilme, dışlama-kabullenme ikilemlerini her yaşa nüfuz edecek bir boyuttan, alelâde hayvan yaşamlarındaki türler arası ilişkileri sade bir bakışla irdeleyerek aktarıyor. Annelik kavramının kapsayıcılığını, özverisini, hoşgörüsünü, gözüpekliğini, diğerkamlığını kullanarak türlü açmazlardan çıkmış. Malumunuz; farklılık duygusu anne-çocuk arasında dahi ortaya çıkması muhtemel bir duygudur. Aslında bir fark yokken bile yaşanabilir, çoğu zaman anneden-babadan utanmak şeklinde görülebilir. Bu utanış, çocuğun, etrafındakilerin annesi hakkındaki yargılarına dair zannından kaynaklanır. Oysa annenin başarısı çocuğun gelişiminde tezahür eder ve eğer kendiözgüvenli ve başarılı ise annenin görüntüsü, statüsü, mâli durumu önemini kaybeder. Anne başarmıştır ve her türlü övgüye layıktır. Hikâyenin sonunda ördeklerin liderinin Filiz'e sunduğu saygı da bu durumun yansımasıdır.

Dildeki ve çevirideki pürüzsüzlük, dizgideki kusursuzluk kitabın su gibi akmasını sağlamış. Ebeveynle birlikte ve kısım kısım okuma ile asıl hedef kitlesinin bir alt yaş grubuna da (8-9 yaş) hitap edebilecek, rahatsız edici veya anlaşılmaz bölümleri bulunmayan bir kitap.

Serinin ikinci kitabı "Hayal Kurmaya Cesaret Eden Köpek". 'Pasaklı' isimli sapsali kırması bir köpekle sahipleri ihtiyar çiftin hayat hikâyesine oturtulmuş bir ilişkiler yumağı. Doğumdan ölüme hayatın evreleri ve bu evreleri dolduran ilişkiler daha çok bağlılık ve ayrılık üzerinde yoğunlaşıyor. Önce yavruyken anne ve kardeşlerinden, büyüdüğünde ise yavrularından ayrılmak zorunda kalan Pasaklı, bu ayrılıklara sebep olan sahipleriyle yaşadığı ikilemde zaman zaman çıkar ilişkisinin, zaman zaman sadakatin ağır bastığı bir tahterevalliyi dengede tutmaya çalışıyor. Kurgudaki olaylar hayattaki tüm ilişkilerin belli çıkarlara dayandığı gerçeğini hissettiren anlarla dolu. Yaşlı bisiklet tamircisinin geçinmek için köpeklerini satmak zorunda oluşu Pasaklı'nın sürekli aile bireylerinden ayrılması anlamına geliyor. Köpeğin huzursuz hayatına ihtiyar çiftin torunları, yaşlı bir kedi ve saldırgan bir tavuk gibi farklı fıtratların da dahil olmasıyla arkadaşlık/yoldaşlık kavramları tahammül-sevgi dengesinde işleniyor. Farklı fıtratların anlaşmalarındaki zorluk uzun vadede arkadaşlığa dönüşürken okuyucu empatinin gereğini, her bireyin kendi hayat şartlarına uygun kararları öncelemek zorunda olduğunu, bunun dostlukla çelişir görünse de kaçınılmaz olduğunu anlıyor. İlk kitapta daha yüzeysel işlenmiş olan türler arası ilişkiler meselesi bu kitapta aile içi ilişkiler bağlamı da eklenerek irdelenmiş ve yazar, hayatın temel kurallarından birini bize yavaş ama emin adımlarla, bu defa daha derinlikli şekilde anlatmış. Yaşlanma, güçten düşme, dünyadan uzaklaşma, ayrılık ve nihayet ölüm kavramları isimleri zikredilmeden, göze sokulmadan ve sömürülmeden hikayenin içine yedirilmiş, gayet uygun bir dille aktarılmış.

sunmi2

Timaş'ın arka kapağındaki "İçinde Ne Var" kısmına ara sıra takılıyorum. Bu kitap için Hayal-Umut-Vefa üçlemesi seçilmiş. Bu kitabı tek kelimeyle "tutunma" hikâyesi olarak sınıflandırabiliriz. Hayata, mekâna ve hayat arkadaşına tutunma zorunu her üçü de zayıf olarak yere basan hayal-umut-vefa üçayağından daha sağlam basıyor. Üçlemek gerekirse ayrılık-tahammül-sadakat üçlemesini tercih ederdim. Bu kelimelerdeki olumsuzluk hissi, bunlara direncin de okumanın kazanımlarından biri olduğu gerçeğinden bizi koparmamalı. Bu kitapta da dil, çeviri, düzenleme ve dizgi kalitesi korunmuş. Özgün metnin ağırlığı bir seviye yukarı taşınmış olduğu için yaş kategorisine bu defa net olarak 12+ demek doğru olur.

Serinin son kitabı "Kiraz Tepesindeki Mucize" beyninde bir tümör olduğunu öğrendikten sonra çocukluğunu geçirdiği kasaba evine dönen ihtiyar Kang'ın hikâyesi. Kang kasabanın gürültücü çocukları, köpekleri ve horozu ile karşılaşınca beynindeki tümöre sebep olan öfkesi ve stresi daha da artarak onu iyice hasta ediyor. Sahibi olduğu ve yıllardır korumaya aldırıp bakımlarını yaptırdığı Kiraz Tepesi'ni yabancılara kapatmaya, tüm girişleri engelleyip sessiz bir ortam yaratmaya kararlı. Ancak zamanla orada tüm bileşenleriyle bir hayatın aktığını fark ediyor ve bu hayatı yaşayanlarla istemsizce tanışmaları sayesinde geçmişini ve herkesten gizlediği kimliğini sorgulamaya başlıyor.

İlk kitapta irdelenen, aileden utanç, bireysel farklar ve önyargılar burada daha sert biçimde işlenirken akran zorbalığı da hikâyenin çatışmalarına eklenmiş. Kang geçmişinde yaşadığı bu sorunların kişiliğindeki yansımalarını keşfederken bugün yaşanan benzer olaylara bizzat sebep olduğunun da farkına varınca hikâyenin seyrindeki değişim başlıyor. Çevresindeki hoşlanmadığı tüm hayat belirtilerinden kendini dışlamış olduğu gerçeğiyle yüzleşince olumsuzluğun dışarıda değil içinde olduğunu, şükredilesi güzelliklerden memnuniyetsizliğin sadece yanlış bakış açısına dayandığını anlıyor. Örneğin yıllardır uğramadığı arazisindeki her şeyin kendine ait olduğunu sandıran sahiplik hissi zamanla yerini hayatın doğal akışında çoktan yerli yerine oturmuş olanların bir sahibe ihtiyaç duymadığı hissine bırakıyor. İnsanları gereksizce kırıp üzmenin verdiği ağır pişmanlık onu fevrî davranışlardan alıkoyacak bir sükûnete kavuşturuyor. Kusursuz olmadıkları hâlde profesyonelce ve mesafeli davranmayı becerebilen insanların işlerinde kusursuz ama davranışlarında aksi olanlardan daha makbul sayıldığını idrak ediyor. İnsan-doğa ilişkisindeki sahiplik sanrısının ağır sonuçlarını görüyor.

sunmi3

Baş karakter Kang'ın takıntı ve asabiyetle mücadelesi ve olmazsa olmaz insan-tavuk-kedi-köpek dörtlüsü bize üçüncü kitabını okuduğumuz yazarın kişiliği ve hayatı hakkında ipuçları veriyor. Ailevî sorunlar üzerine kurguları, yoksulluk vurgusu ve dışlanmadan ziyade 'kendini dışlama' ve bu düşünceyle boğuşma hissi oldukça baskın. Son kitapta bunların hepsinden intikam alan bir baş karakterin hayatına tanık oluyoruz. Ancak intikam almak istediği kasaba ve insanların, onun çocuk zihninden kötücül bakışlar atan yüzleri arkasında iyilikler de barındıran bir geçmiş ve aslı yavaş yavaş açığa çıkan girift bir hikâye beliriyor. Baş karakterin çocukluktan ihtiyarlığa bir hayat muhasebesi yaparken hayatının tüm parçalarına tekabül eden çocuk-genç-yaşlı karakterlerle yeniden karşılaştığı ve onların hayatlarıyla ilgili muhasebelere de giriştiği bu kurgu oldukça dokunaklı. Kitabın sonuna eklediği notta yazar bu kitabı öncekilerden farklı bir odaklanmayla yazdığını ve esin kaynağının babasını hatırlatan eski bir sandalye olduğunu belirtmiş. Küçük Kang'ın baba özlemi ve sürekli olarak içini sızlatan babaya merhamet duygusu hikâyenin her yerine sinmiş durumda. Kitabın henüz başlarında küçük Yuri'nin Kang'a sorduğu şu soru belki de kitabın özeti sayılabilir.

"Neden kendi başının çaresine bakıyorsun? Neden başka insanların başının çaresine de bakmadın ki?"

Duygu yoğunluğu ve derinliği diğerlerinden fazla olan bu kitap bence şüphesiz üçlemenin en iyisi. Katmanlı yapısı nedeniyle yaş kitlesi de olgunlaşıyor. 14+ desek hata etmiş olmayız. Arka kapaktaki "İçinde Ne Var" kısmı için doğa-insan-toplum üçlemesine bu kez muhalefet etmeksizin hakikat-maneviyat ikilisini ekleyebilirim zira kitap bizi statü ve para kazanmaktan zor da olsa insan kazanmaya yönlenen, maddiyatçı bakışı düşe kalka maneviyatçılığa evrilen hırslı bir iş adamının zihninde dolaştırıyor.

Birkaç eksik ve birkaç fazla virgül dışında çeviri, dil ve düzeltme bakımlarından metin yine çok iyi. Kapak hikâyeyi diğer iki kitabınkiler kadar iyi betimleyemiyor; kitapların kapakları orijinal baskıların kapak tarzına bağlı kalınarak tasarlanmış olsa da yine tarz korunarak ikinci baskıda bu kitap için mutlaka daha iyi bir tertip düşünülmeli. Fabl boyutundan çıkan yazarımıza Büyükbaba Dev, Pierre, Shangun, Yuri dörtlüsünden veya Büyükbaba Dev-Songi ikilisinden mülhem, aralarındaki hüzünlü vefayı hissettiren bir kapak çok yakışırdı. İnsanî ilişkilerin saklı boyutlarını ve algılarımızın bir kesinliği olmadığını fark ettirmek açısından herkesin okumasını sağlamamız gereken bir kitap olarak kütüphanemin ve tavsiye listemin özel parçalarından biri oldu.

  • Sun-Mi Hwang, Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk, Çev.: Pınar Savaş, Genç Timaş Yayınları, 96 sayfa, 2022 Nisan / 11. Baskı
  • Sun-Mi Hwang, Hayal Kurmaya Cesaret Eden Köpek, Çev.: Sanem Üner, Genç Timaş Yayınları, 120 sayfa, 2021 Temmuz / 4. Baskı
  • Sun-Mi Hwang, Kiraz Tepesindeki Mucize, Çev.: Sanem Üner, Genç Timaş Yayınları, 176 sayfa, 2022 Nisan

Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 28.06.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 28.06.2022 11:17
1051

A. Erkan AKAY Hakkında

A. Erkan AKAY

1981 İstanbul doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. 2008 yılından bu yana Konya'da yaşamaktadır. İki evlat babası, iki evlat amcası, ikisinin de eniştesidir.

Spora, edebiyata ve küçükleri eğlemeye ilgisi çocukluğundan beri devam etmektedir. 2012-2020 yılları arasında Bilgin Atıcılık Spor Kulübü Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği, 2015-2020 yılları arasında Türkiye Atıcılık Federasyonu Teknik Kurul Başkanlığı, 2017-2020 yılları arasında Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezleri Atıcılık Komisyonu Üyeliği ve İl Branş Sorumluluğu görevlerini yürüterek ulusal ve uluslararası düzeyde başarıya ulaşmış birçok sporcunun yetişmesine katkıda bulunmuştur. Destek AFAD gönüllüsüdür.

2017 yılında, kardeşinin bir hayali olan “Hayallerin Karın Doyursun” isimli kitaba katkılarından sonra, hep arzuladığı çocuk kitapları yazımının önü açılmıştır. Yayımlanmış sekiz çocuk kitabı bulunmaktadır. “Edebistan”, “Eğitim Her Yerde”, “Dilhane” gibi çeşitli sanal dergilerde deneme, makale ve şiirleri yayımlanmıştır.

Farkındadır ki her yazılan okunmaz ama okunanlar da ancak yazılanlardır. Yaşadıkça anlamını kaybeden sonsuz sözler arasından zarurî olanlara tutunuyor.

Dualarınızı bekler.

A. Erkan AKAY ismine kayıtlı 140 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 9 kitap bulunmaktadır.