Bir “Allotopya”: ASTAN, Edebiyat, A. Erkan AKAY

Bir “Allotopya”: ASTAN yazısını ve A. Erkan AKAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Bir “Allotopya”: ASTAN

08.08.2025 09:00 - A. Erkan AKAY
Bir “Allotopya”: ASTAN

Yaklaşık yüz yıldır edebiyatın iki köşesini tutan, film endüstrisinin desteğiyle son yirmi yılda zirve yapan ütopya ve distopyalardan sonra yeni bir türle karşı karşıyayız: Allotopya. Ya da şöyle diyelim: Yazar Bilal Ünal "başka bir dünya" anlatan romanı için yeni bir tanım yapıyor ve bu türdeki eserlere bir ad vermeyi deniyor. Allotopya, yazarın kitabın sonuna eklediği açıklamalarda verdiği bir terim. Kitabının, içinde bulunduğumuz dünyadan tamamen farklı, başka bir dünyada geçen ve o dünyada yaşayanlara yazılmış bir kitap olduğunu söylüyor. Hikâyesi boyunca tanımını ve niyetini korumakta başarılı olduğunu söylemeliyim. Zaman ve mesafe ölçü birimlerinde mevcuttan uzaklaşmak çok mümkün olmamışsa da yer, yiyecek, içecek, eşya, şehir, din, millet, kişi isimleri hiçbir çağrışıma mahal vermeyecek şekilde yaratılmış. İlaveten bölüm başlarında verilen özlü sözler, dipnotlarda yapılan eser atıfları, hikâye içinde kullanılan tarihî bilgiler gibi sıradan bir romanda olabilecek her detay da dünyamızdan tamamen bağımsız, o başka dünyaya ait, yani daha açık söylemek gerekirse bizim hiç bilmediğimiz verilere dayandırılmış. Dolayısıyla kitap bu anlamda tutarlı bir seyir izliyor.

"Doğru yaşamasını istediğiniz çocuklarınıza doğru isimler koyun. Siz ölünce, onları yaptıkları kötülük için isimleri ayıplasın." Nava'dan (S. 249) (Nava kim olduğunu bilmediğimiz bir bilge ve bu söz de ondan aktarılmış bir atasözü.)

Dipnot 20: Çeviride ana dile elimden geldiğince sadık kaldım. Kaybolacak kimi anlam ve duygular için affınıza sığınıyorum. (S. 188) (Bu dipnotunda yazar zaten olmayan bir dilden bahsediyor. Bu örneği, kitabın dipnotlarının da kurgunun bir parçası olduğunu belirtmek için verdim.)

Astan'ın hikâyesi bir "akimes" bulmasıyla ve onu sahibine ulaştırma çabasına girişmesiyle başlıyor. Hemen akimes nedir sorusu zihninizde uyanmış olmalı. O da hikâyenin geçtiği o başka dünyaya ait bir eşya ve ne olduğunun kitap okununca anlaşılması gerekiyor. Dolayısıyla açıklamaya girişmeden devam ediyorum. Akimesin içindeki mesajın gösterdiği hedefe doğru, kahramanın dünyasının toplumsal ve bireysel çatışmalarıyla, insan ilişkileriyle ilerleyen bir yürüyüş Astan'ınki. Hikâyenin seyri aslında pek dolambaçlı değil. Küçük zaman geçişleriyle geçmişten ve gelecekten izdüşümler kullanılmış olsa da genel olarak doğrusal bir seyirde ilerleyen, karmaşık olmayan bir akış var. Kısa ek bölümüyle birlikte dört yüz sayfaya yaklaşan bu allotopik romanın ağırlığı allotopya oluşuna dayanıyor. Din, milliyetçilik, özgürlük temelli toplumsal meselesi ve önce darbe, sonra siyasî iktidar hedefli örgüt tasarımı aşina olduklarımızdan azade değil ancak doğrudan bir bağlantı kuracak veya tarafgirlik üretecek kadar da bizimkilerle örtüşmüyor. Bunları demokrasiye dair genel sorunlara birer temas olarak algılayabiliriz. Yazar bu konulara değinirken karakterlerinin farklı bakış açılarına sahip değerlendirmelerini kullanarak olabildiğince nesnel ve doğruyu arayan bir üst yapı kurmaya çalışıyor. Anlatıcının başka bir dünyanın okurlarına seslendiğini de tekrar hatırlatalım. Yazarın samimiyetini esas alabilir, muhatabı olmadığımız bir kitabı okuduğumuz için herhangi bir söylemi üzerimize alınmamızın gerekmediğini rahatlıkla düşünebiliriz. Diğer yandan en az beş altı kez üstümüze alınabileceğimiz ve çok güzel ifade edilmiş tespit ve öğütlerle karşılaştığımı da belirtmeliyim.

Bu vakada öğrendiğim, önderlikte yetkinin sorumluluktan önce geldiğidir. Yani her gün elde tutulan yetkinin sarhoşluğunun, arada bir gösterilmesi gereken sorumluluğu unutturmasına izin vermemektir. (S. 289)

Hikâyenin son çeyreğine kadar akış gayet yavaş, anlatıcı kendi evreni ile ilgili zaruri açılımları yapa yapa ilerliyor. Yazar detayları hiç sakınmadan vermiş, aceleci okuru kitapta tutmak gibi bir kaygı taşımamış. Metnin teknik yönüne bakılacak olursa oldukça uzun, birkaç durumu bir arada vermeye çalışan cümleler dikkat çekiyor. Kendimden biliyorum, bu, zekâsına güvenen yazarların aldığı büyük bir risk ve bu güdünün mümkün olduğunca törpülenmesi gerekiyor. Çünkü iç içe geçirilmiş, birkaç yönlü, karmaşık cümleler teknik olarak doğru kurulmuş olsalar dahi okuru zorlayan, bir yerden sonra yormaya başlayan, anlaşılmazlığı artıran bir hâl alabiliyor. Diğer yandan üst üste kurulan uzun cümleler aslında yazarın zihnini de yoruyor ve dikkatsizlik hatalarına zemin hazırlıyor. Bilal Ünal'ın kurduğu uzun cümlelerin çoğu teknik olarak sorunlu değil ancak bazıları oldukça yorucu. Buna yorgun zihnin parmaklarla bağlantısının zayıflaması neticesinde ortaya çıkan imla hataları da eklenince metnin bazı bölümleri sorunlu hâle geliyor. Düşük cümleler, unutulan iyelik ekleri, eksik ya da fazla tırnak işaretleri, virgülsüz birbirine bağlanmış sıralı cümleler gibi durumlar olmuş ve bunlar redaktör/editör gözünden de kaçmış.

Adamın kapıyı bir anahtarla mı yoksa başka bir gizli yöntemle mi açtı açmıştı? Bunu görememişti. (S. 127)

Astan tüm bu kurgu içinde Bay Tupsa'nın Okrounu'yu sorguya çekmesine gidecek yolların kapısının kapalı kalması için azami özen göstermiş belirli konulara girmekten özellikle sakınmıştı. (S. 170)

Astan merdivenin birinci basamağında, ileri de geri de gidemez bir halde öylece donakalmıştı." (S. 255)

Bu mesafede İşportacı, Astan'ın yüzüne bakabilmek için kafasını epey kaldırması gerekiyordu. (S. 130)

Çoğunda böyle birinin onlara katılacağı düşüncesi, istek ve korkunun oranlarının sürekli değiştiği bir duyguya sebep olması muhtemeldi. (S. 140)

İşportacı karşısında kafasını koltuğa yaslamış şekilde uyuyordu. (S. 128)

Hayal kırıklığına uğramış bir hâlde olan Astan'ın, günün geri kalanı için akimesi İşportacı'dan nasıl geri alacağını düşünmekten yapacak başka bir şeyi kalmamıştı.

(S. 133)

Bu insanın hiç başaramayacağı bir şeyse de bu ona her hitap edişimde gayretini hatırlamak istedim. (S. 141)

Mutlaka olmasını dilediğim ikinci baskıda bunlara benzer hatalar giderildikten sonra uzun cümleler konusunda da ciddi bir sadeleştirmeye gidilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Diğerlerine göre pek de uzun olmayan bir tanesi seçip örnek olarak vereyim:

Bayan Kayola'dan parayı almayı, paranın tamamını değil orada hızlıca yaptığı bir hesap sonucu ihtiyacı olan miktar olarak belirlediği miktar kadarını borç olarak almak şartıyla kabul etti. (S. 255)

cümlesi şöyle düzenlenebilir:

Bayan Kayola'dan paranın tamamını değil ama oracıkta hızlıca yaptığı hesapla belirlediği ihtiyacı kadarını borç olarak almayı kabul etti.

Böylelikle uzun cümleler silsilesinin doğuracağı karışıklıklar, zaman ve zihin kayıpları en aza iner.

Son olarak yazarın birikiminden biraz bahsetmek gerekirse Bilal Ünal İngilizce ve Japoncaya hâkim, daha önce Japoncadan edebî bir çevirisi de olan, felsefe ve sosyoloji eğitimleri sonrasında çalışan ilişkilerine dayalı bir iş hayatıyla insanı irdeleme imkânı bulmuş bir yazar ve bu ilk eserini olgun bir yaşında vermiş. Bundan sonraki eserlerinde dil becerisi sergileme hırsından sıyrılacak bir Bilal Ünal, hikâyeyi roman yapacak dolguları üretmekteki maharetiyle ve satır aralarına yerleştirebileceği bilgelik emareleriyle edebiyatımız için umut vadediyor. Redaktör, editör, son okuma gibi destekleri tam ve özenli bir şekilde alabildiğinde yüksek kalitede eserler ortaya çıkarabilir.

Astan
Başka Bir Dünyada Düş İle Direniş Arasında
Bilal Ünal
İskenderiye Kitap
2025 Haziran
381 Sayfa


Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 08.08.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 05.09.2025 17:28
4.287
Yorumlar
  • Hayri 2025.08.08 12:53

    Fazlası var eksiği yok, bir inceleme olmuş.

  • Mustafa M 2025.08.09 12:58

    Masallah guzel bir aciklama olmus.

A. Erkan AKAY Hakkında

A. Erkan AKAY

1981 İstanbul doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. 2008 yılından bu yana Konya'da yaşamaktadır. İki evlat babası, iki evlat amcası, ikisinin de eniştesidir.

Spora, edebiyata ve küçükleri eğlemeye ilgisi çocukluğundan beri devam etmektedir. 2012-2020 yılları arasında Bilgin Atıcılık Spor Kulübü Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği, 2015-2020 yılları arasında Türkiye Atıcılık Federasyonu Teknik Kurul Başkanlığı, 2017-2020 yılları arasında Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezleri Atıcılık Komisyonu Üyeliği ve İl Branş Sorumluluğu görevlerini yürüterek ulusal ve uluslararası düzeyde başarıya ulaşmış birçok sporcunun yetişmesine katkıda bulunmuştur. Destek AFAD gönüllüsüdür.

2017 yılında, kardeşinin bir hayali olan “Hayallerin Karın Doyursun” isimli kitaba katkılarından sonra, hep arzuladığı çocuk kitapları yazımının önü açılmıştır. Yayımlanmış 14 kitabı bulunmaktadır. Edebistan, Eğitim Her Yerde, Dilhane, Masal Dergisi gibi çeşitli sanal dergilerde, Hece ve MEB Özel Eğitim Çocuk Dergisi gibi matbu dergilerde deneme, makale ve şiirleri yayımlanmıştır.

Farkındadır ki her yazılan okunmaz ama okunanlar da ancak yazılanlardır. Yaşadıkça anlamını kaybeden sonsuz sözler arasından zarurî olanlara tutunuyor.

Dualarınızı bekler.

Yayınlanmış Kitapları

- Göksu, Tulu Kitap, 2025
- Yüzyılın Nefesi, Tulu Kitap, 2024
- Sundarban, Tulu Kitap, 2023
- Perdem Yelken Olsa, TDV Yayınları, 2023
- Bambaşka Bir Sabah, TDV Yayınları, 2023
- Sıfır Atık, TDV Yayınları, 2023
- Helalühoş, Tıfıl Kitap, 2021
- Sağlıklı Beslenme Hikayeleri Seti (5 Kitap), Hayy Kitap, 2020
- Kara Kapan, 2019, Morena Yayınları
- II. Abdulhamidʼin Hafiyeleri, Hayy Kitap, 2018
- Hayallerin Karın Doyursun, Çizgi Kitabevi, 2017

A. Erkan AKAY ismine kayıtlı 174 yazı bulunmaktadır.

Twitter Facebook Instagram mastodon/Threads LinkedIn YouTube Kişisel Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com