Dağılan Dikkatleri Toplayan Kitaplar, A. Erkan AKAY, Çocuk

Dağılan Dikkatleri Toplayan Kitaplar yazısını ve A. Erkan AKAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Dağılan Dikkatleri Toplayan Kitaplar

31.10.2025 09:43 - A. Erkan AKAY -
Dağılan Dikkatleri Toplayan Kitaplar

İlkokula yeni başlayan çocuk ebeveyni olanların çoğu bilir, bildiğine bin pişman olur: Okumak zor iştir! Hele bir de dikkatler dağınık, zihinler hoppa zıppa ise okumamak için yapılanlar fasikül fasikül yazılabilir, literatüre girer. Literatür iyidir, üzerinde çalışılır durulur ama evde çekilenleri, özellikle annenin derdini kimse hakkıyla anlatamaz, anlayamaz, kolay kolay çözüm de bulamaz. "Hadi" kelimesi tekrarlanmaktan anlamını yitirir. Bir süre sonra kendinizi tavana boş gözlerle bakarken, ağzınızdan çıkan bu kelimenin etimolojisi ya da bizzat kendinizin ontolojisi üzerine düşünürken bulabilirsiniz. Çocuk o sırada çoktan yeni bir oyuna başlamış ya da bir ekranın başına geçmiş olabilir. İşte bu tür dağınıklıklar oda dağınıklığına benzemez. Toplayıp kurtulamazsınız, parayla toplatamazsınız. Dikkati kontrol etmeyi öğretmek zorundasınızdır ve bu her zaman bir eğitim işi de değildir; bazen tedavi gerektirir.

Çağın sorunu olan ve bulaşıcı bir hastalık olmasa da tüm çocuklara bulaşıyor gibi görünen DEHB ile mücadele dört bir yanda sürüyor. Doktorlar, eğitimciler, anne-babalar seferber olmuş durumda. Dolayısıyla çocuk edebiyatı dünyasının da bu konuya uzak kalması mümkün değil. Onlarca kitap, sayfalar ve kelimeler karşısında kendi sabırsızlıklarıyla mücadele eden çocukları bir hikâyenin içinde tutmak için çırpınıyor. Bugün elimde iki tanesi var. İlki Gökçe İspi Turan'ın 5-9 yaş grubuna hitap eden kitabı Hoppi'nin Hop Hop Zihni ve ikincisi de Salih Erayabakan'ın 8-12 yaş grubuna hitap eden kitabı Dikkat Bakanlığı.

content_dagilan-dikkatleri-toplayan-kitaplar_swgbl

İlk kitabımızda Sincap Hoppi'nin düşünceleri bir karahindiba tohumu gibi etrafa dağılıyor. Aklına sürekli ilginç sorular geliyor. Bu sorular sayesinde aslında yerinde duramayan beyinlerin toplum için ne kadar önemli olduğunu, onların insanlığın üretmeye ve yeniliklere açılan pencereleri olduklarını anlıyoruz. Hemen sonrasında Yazar, hem ilk kitabı Salyangoz ve Sobeleme Makinesi'ne bir atıf yapıyor hem de salyangoz karakteri üzerinden sözü her çocuğun farklı bir hızı olduğuna getiriyor. Hemen sonra kahramanımız Hoppi "yün beresine rengarenk çiçekler ve yapraklar takmış bir kız" ile karşılaşıyor. Bu kız da ona bütün renklere, bütün sözlere, bütün kelimelere aynı anda değil de tek tek odaklanma taktiğini veriyor. Bir sonraki karşılaşmanın mesajı "yeniliklerde korkacak bir şey yok" ve "yüksek sesle tekrar tekrar okumak" sözlerinde saklı. Bu kısa kitabın son mesajı da okuruna okuduklarını ve yaşadıklarını yazmayı öğütlüyor. Ben bu kitabı DEHB'li bir baba olarak DEHB'li oğlumla birlikte okurken bu konuda işimize yarayacak iki taktik daha keşfettik. Yeni okurlar için; sesli olsun içinden olsun, okurken yaşanan en büyük zorluklardan biri tonlamadır. Tonlamayı doğru yapamadığında cümle anlamını bulamaz. Bir sonraki cümle de sakat başlar. Bu metin hasarını ortadan kaldırmak için "yıldırım bakış" isimli bir taktik icat ettik. Önce okumaya başlayacağımız cümlenin sonuna doğru, noktanın yerini görecek saliselik bir bakış atıyoruz. Cümlenin sonunun nerede olduğunu görünce tonlamamızı oraya göre ayarlıyoruz. Böylelikle başı sonu belli olan cümle, kabına sığıyor, yerine cuk oturuyor. Bunu ilk kez deneyen oğlum hemen, daha ilk cümlelerde tonlama sıkıntısını aştı ve o cümleleri daha kolay anladığını söyledi. İkinci taktiğimizse şöyle: Bir cümleyi okuduğumuzda sonrakine geçmeden önce orada anlatılanı gözümüzün önüne getirmek için birkaç saniye mola veriyoruz. Merak etmeyin bu kısa zaman kaybı hiç anlaşılmamış bir metni tekrar tekrar okumaktan daha fazlası değil. Zihnimizde canlandıra canlandıra gittiğimizde anlaşılmayan bir şey kalmıyor. "Okunanın anlaşılmaması" aslında tek bir kavram gibi algılanıyor. Oysa ben sık sık okuduğunu anlamayan biri olarak şunun farkındayım: çocuk için okumak bir eylem, anlamak ise başka bir eylem. Okumak bir iş, anlamaksa başka bir iş! Bu cümleyi basite almayın ve üzerine düşünün. Bir işi ilk kez yapıyorsanız ve zorlanıyorsanız, henüz onunla baş edemiyorsanız, aynı anda ikinci bir işe kalkışır mısınız? Örneğin bisiklete binmeyi öğreniyorsunuz ve henüz dengeyi bulamadınız ya da araba sürmeyi öğreniyorsunuz ve henüz tedirginliği atamadınız; bir taraftan da etrafı seyredeyim diyebilir misiniz? Bütün dikkatiniz direksiyonda ve pedallarda olur. Okumak da böyle. Yeni okurun bütün dikkati şifreyi çözmekte ve kelimeleri doğru seslendirmekte; dolayısıyla anlamaya henüz takati yok. Bu gayet doğal. Önce hızlanacak, dengeyi bulacak, yoldaki engelleri kolaylıkla aşabileceğinden emin olacak, ellerini kaldırıp direksiyonu bırakabildiğini size heyecanla gösterecek, sonra etrafı seyretmeye başlayacak. Sonra da okumak bisiklet sürmek kadar zevkli ve heyecanlı olacak. Tabii bunun için çocuktan önce ebeveynin sakin olması ve ona zaman vermesi gerekiyor. Hiç acele etmeyin. Emin olun herkes okumayı ve okuduğunu anlamayı er ya da geç öğrenir ve en geç öğrenen bile hiçbir şey kaybetmiş değil. Geçenlerde bir ilkokul arkadaşımla konuştum. Adım gibi hatırlıyorum ki 5. sınıftayken bile heceleyerek okuyordu. Şimdi bir şirketin finans müdürü olmuş ve asıl önemli nokta şu ki gayet mutlu. Çocuğu zorlayarak elde edebileceğimiz tek şey onun mutsuzluğu ama doğru taktiklerle, ağır aksak da olsa ölçülü bir mutluluğa ulaşmak mümkün.

Hoppi'nin Hop Hop Zihni, beyaz fon üzerinde siyah yazılarıyla ve Gizem Karagöz'ün yormayan, yumuşak renkli çizimleriyle, hitap ettiği okur kitlesinin işini kolaylaştıran bir görünümde. Metin-Resim dengesi %60-40 dolaylarında. Kırmızı Kedi Çocuk Yayınları'ndan yeni çıkmış.

Gelelim ikinci kitabımıza: Genç Hayat yayınlarından çıkan Dikkat Bakanlığı'nda sevimli öğretmen Salih Erayabakan'ın hikâyesi Osman Büyükmutlu'nun matrak karikatürize çizimleriyle hayat bulmuş. Kapak ilgi çekici. Önce şunu bir netleştirelim: Bütün gününü çocuklarla geçiren bir öğretmen, çocuk kitapları yazıp söyleşilerde ve fuarlarda da çocuklarla birlikte olmak istiyorsa çocukları da mesleğini de çok seviyor demektir. Lamı cimi yok, sınıfta fırlama diyebileceğimiz DEHB'li iki çocuk olsa ki bu çocukların toplum içindeki oranı %5'e yakın olduğu için her sınıfta bir tane mutlaka olur, günün sonunda çocuk göresiniz kalmaz yahu. Hafta sonlarını uzayda geçirmek istersiniz. Dolayısıyla öncelikle yazarımız Salih Öğretmen ve oğlumun sınıf öğretmeni Zakire Yılmaz Hanım olmak üzere bu çocukları gözden çıkarmayan, elini taşın altına koyan bütün öğretmenleri gönülden kutluyor, mesleğe kutsiyet kazandıran kişiler olduklarını ifade etmek istiyorum.

0002191845001-1

Dikkat Bakanlığı'nda Fuat bize doğumundan başlayarak hayatını anlatıyor. Bu hareketli hayatı mizahî bir kurgu içerisinde takip ederken dikkat dağınıklığıyla yaşayan Fuat'ın öğrencilikte çektiği sıkıntıları çözümlüyor, detaylı biçimde irdeliyoruz. Fuat anlatırken daldan dala atlıyor. Ben de aynı kafada olduğumdan mıdır bilmem, bu çeşitlilik bana eğlenceli geliyor. Metni durağanlıktan ve sıkıcılıktan alıkoyduğunu, okuru diri tuttuğunu düşünüyorum. Metnin içerisinde farklı yazı tipleri ve renklerle yazılan cümleler dağılan dikkatleri toplamayı, bazı bağlamların kurulmasını kolaylaştırmayı hedeflemiş. Yapı kurulduktan ve meseleye hareketli bir giriş yaptıktan sonra Yazar konuyu DEHB'e getiriyor ve Dünya'nın En Harika Bitirimi nasıl hizaya getirilir sorusuna cevap arıyor. Tam da bu noktada konuyu bu soruya cevap aramayı reddeden bitirim ebeveynlerine getireyim. Doktorlarımızın birçoğundan bu yakınmayı duyuyoruz. Özellikle babalar, bazen de anneler, çocuklarına bu teşhisin konmasını kabullenmek istemiyorlar. Çok tuhaf! Çünkü birçokları da tam tersine çocuklarına konmuş bir teşhis yokken "bizim çocuk hiperaktif" demeye bayılıyor. Bunların ikisi de bilinçsizlikten ve yanılgıdan ibaret. İlk garip tip ebeveynler için şu rahatlatıcı bilgiyi verelim; DEHB'li çocuklar çok zeki ve yetenekli olabilir, DEHB bir eksiklik, zayıflık değil. İkinci garip tip ebeveyn için şu dizginleyici bilgiyi verelim; her hareketli çocuk DEHB değil, çocukların çoğu hareketli, bu da tek başına bir üstünlük değil. DEHB; dikkat eksikliği, odaklanamama, dürtüsellik, aşırı hareketlilik gibi kollardan ilerleyen tatlı küçük bir sorun. Bu sorun karşısında kişinin öncelikle kendisi ve sonra da etrafı için yapabileceği en iyi şey, kendisinde dengeli davranış modelini yerleştirebilmesidir. Bunu sağlamak için de çocuğunuza ya da kendinize konacak bir teşhisi sağ duyuyla değerlendirmeniz, emin olamıyorsanız birkaç doktordan teyit ettirmeniz, emin olduğunuzda ise gereken tedaviyi almanız doğru hareket olacaktır. Aksi hâlde çocuğunuz etrafına sıkıntı veren biri olarak yetişir, belki siz de hem kendinize hem de etrafınıza sıkıntı veren bir yetişkinsinizdir de farkında değilsinizdir. Çünkü bu durum büyük ölçüde genetik, yani çocuğunuzda varsa büyük ihtimalle sizde ya da eşinizde az ya da çok dışa vurumları olabilir. Siz bir yetişkin olduğunuz için iradenizi mücadeleye dahil ederek dürtüsel davranışlarınıza karşı avantaj sağlıyorken çocuğunuz bu avantajdan henüz mahrum olduğu için sizin DEHB destekli sinirlerinizi daha fazla bozuyor olabilir. İşte Salih Öğretmen hikâyesinde bu konuya doğru yaklaşımın çocuk algısındaki karşılığını işliyor ve her çocuk kitabında olduğu gibi hem çocuk okuruna hem de yetişkin okura hitap ediyor. Akışın detaylarına gizlenmiş belirteçler mühim. Ani duygu durumu değişiklikleri, birden düşen birden yükselen motivasyon, eşikleri aşmada zorlanmak ama eşiği aştıktan sonra işi çok kolay şekilde yapabilmek, yeni ilişkilerde iletişim problemi yaşamak, dikkat eksikliğinden şikayet ederken doğru ilgi alanını bulduğunda aşırı odaklanabilmek... Yazar, bu göstergelerle ortaya çıkan DEHB'e karşı oturtulması gereken yaşam biçimine ve psikolojik desteğe yoğunlaşmış. Haz/Tatmin çağının estetik ameliyatlar ve selfie düşkünlüğü gibi olumsuz çıktılarına eleştiriler getirmiş. Doğru beslenme, ekran süresini azaltma gibi kritik noktalara değinmiş. Doğru teşviklerin bu tür çocuklarda iyi çalıştığını bilerek Fuat'ı ve arkadaşlarını tam isabetli teşviklerle şevke getirmiş, gidişatı bir başarı hikâyesine dönüştürmüş. Özellikle düşük özgüvenle birleşen bir DEHB "yapamıyorum, beceremiyorum, istemiyorum" söylemlerini beraberinde getirir. Bu noktada, pasif kalmayı tercih eden çocuğu, yapamadığını düşündüğü işte zorlamak yerine ilgi duyarak yaptığı bir işte teşvik etmek daha verimli olabilir. Hikâyenin bütününde işlenen ama son bölümünde iyice vurgulanan bir konu da bu mücadelenin bireysel bir mücadele olmaktan öte, aile ve arkadaşlarla birlikte yürütülecek bir takım çalışması olduğu. Bu vesileyle bir kez daha ebeveyn, geniş aile, öğretmen, doktor iş birliğinin önemine dikkat çekelim ve yazımızı okuyan her bir paydaşı payına düşeni yapmaya davet edelim.

Metne bir katkıda bulunmak gerekirse bu konunun psikiyatrik çözümleri olduğunu da hatırlatmak isterim. Ve bu çözümler sanılanın aksine antidepresan ya da sakinleştirici ilaçlarla yapılan tedaviler değil. Hastalığın oldukça etkili, yan etkisiz, geçici süreyle başvurulan bir ilaç tedavisi bulunuyor; ilaveten pek bilinmeyen bir vitamin takviyesi de oldukça işe yarıyor. Detaylar için lütfen doktorunuza başvurunuz.

Dikkat Bakanlığı diliyle ve çizimleriyle eğlenceli, dizgi-düzelti-son okuma açısından temiz bir kitap. 65. sayfada küçük bir eş anlamlı-eş sesli karmaşası yaşanmış. İkinci baskıdan önce bu kısımda bir düzenleme yapılabilir.

Dikkati dağınıklara keyifli toparlanmalar.


Hoppi'nin Hop Hop Zihni

Gökçe İspi Turan

Res: Gizem Karagöz

Kırmızı Kedi Çocuk

2025 Eylül

29 sayfa


Dikkat Bakanlığı

Salih Erayabakan

Çiz: Osman Büyükmutlu

Genç Hayat

2025 Ekim

138 sayfa


Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 31.10.2025 09:43 - Güncelleme Tarihi: 31.10.2025 11:06
546

A. Erkan AKAY Hakkında

A. Erkan AKAY

1981 İstanbul doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. 2008 yılından bu yana Konya'da yaşamaktadır. İki evlat babası, iki evlat amcası, ikisinin de eniştesidir.

Spora, edebiyata ve küçükleri eğlemeye ilgisi çocukluğundan beri devam etmektedir. 2012-2020 yılları arasında Bilgin Atıcılık Spor Kulübü Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği, 2015-2020 yılları arasında Türkiye Atıcılık Federasyonu Teknik Kurul Başkanlığı, 2017-2020 yılları arasında Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezleri Atıcılık Komisyonu Üyeliği ve İl Branş Sorumluluğu görevlerini yürüterek ulusal ve uluslararası düzeyde başarıya ulaşmış birçok sporcunun yetişmesine katkıda bulunmuştur. Destek AFAD gönüllüsüdür.

2017 yılında, kardeşinin bir hayali olan “Hayallerin Karın Doyursun” isimli kitaba katkılarından sonra, hep arzuladığı çocuk kitapları yazımının önü açılmıştır. Yayımlanmış 14 kitabı bulunmaktadır. Edebistan, Eğitim Her Yerde, Dilhane, Masal Dergisi gibi çeşitli sanal dergilerde, Hece ve MEB Özel Eğitim Çocuk Dergisi gibi matbu dergilerde deneme, makale ve şiirleri yayımlanmıştır.

Farkındadır ki her yazılan okunmaz ama okunanlar da ancak yazılanlardır. Yaşadıkça anlamını kaybeden sonsuz sözler arasından zarurî olanlara tutunuyor.

Dualarınızı bekler.

Yayınlanmış Kitapları

- Göksu, Tulu Kitap, 2025
- Yüzyılın Nefesi, Tulu Kitap, 2024
- Sundarban, Tulu Kitap, 2023
- Perdem Yelken Olsa, TDV Yayınları, 2023
- Bambaşka Bir Sabah, TDV Yayınları, 2023
- Sıfır Atık, TDV Yayınları, 2023
- Helalühoş, Tıfıl Kitap, 2021
- Sağlıklı Beslenme Hikayeleri Seti (5 Kitap), Hayy Kitap, 2020
- Kara Kapan, 2019, Morena Yayınları
- II. Abdulhamidʼin Hafiyeleri, Hayy Kitap, 2018
- Hayallerin Karın Doyursun, Çizgi Kitabevi, 2017

A. Erkan AKAY ismine kayıtlı 176 yazı bulunmaktadır.

Twitter Facebook Instagram mastodon/Threads LinkedIn YouTube Kişisel Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com