Modernizm Karşısında İslamcılığın Dinamikleri ve Yol Haritası

Modernizm, sadece bir teknoloji veya sanayi hamlesi değil; insanı, toplumu, bilgi sistemlerini ve değerleri temelden dönüştüren bütüncül bir sistemdir. Bu sistem, üç temel iddia üzerinde yükselmiştir:
Aklın mutlak egemenliği: Vahiy, inanç ve gelenek ikinci plana itilmiş, insan aklı kendi başına evrensel hakikatin kaynağı olarak görülmüştür.
Sekülerleşme: Din, bireysel vicdan alanına hapsedilmiş; siyaset, ekonomi, eğitim gibi alanlar tamamen dünyevileştirilmiştir.
İlerleme miti: İnsanlık tarihi, sürekli yukarı doğru giden bir çizgi olarak sunulmuş, geçmiş küçümsenmiş ve kutsala dayalı hafıza tasfiye edilmiştir.
Bu süreçte modernizm, sadece Batı toplumlarını değil, sömürgecilik aracılığıyla İslam dünyasını da epistemolojik ve sosyolojik bir travma içine sokmuştur. İslam toplumu, özgünlüğünü koruyamamış, modernliğe benzeyebilme hızını ölçüt edinmeye başlamış; kendi bilgi, siyaset ve kültür sistemlerine yabancılaşmıştır.
İslamcılık, modernizme karşı ortaya çıkmış yapay bir refleks değil, vahiy temelli özgün bir inşa iradesidir. İslamcılığın modernizm karşısındaki gücü, sadece tepkisinde değil, aynı zamanda alternatif bir dünya kurabilme cesaretindedir.
İslamcılık, modernizmin şu temel dayanaklarını sorgular:
Seküler devlet anlayışı yerine vahiy merkezli adalet düzeni,
Bireyci özgürlük tanımı yerine sorumluluk bilinci ve kulluk şuuru,
Kapitalist başarı ölçütü yerine hayra matuf üretim ve paylaşım,
Bilgi tekelciliği yerine vahiy, akıl ve hikmeti meczeden bir epistemoloji.
İslamcılık modernizmin:
İnsan fıtratını inkâr eden yapay kimlik üretimini,
Toplumun çözülmesine neden olan sekülerleşmeyi,
Din ile dünya arasındaki ayrışmayı,
Bilgiyi araçsallaştırarak hakikatten koparmasını teşhis eder. Bu teşhis, salt eleştiri değil; bir uyanış ve bilinçlenme çağrısıdır. Müslümanlar, modernliğe eklemlenerek değil, onun zihin ve hayat tasavvurunu çözümleyerek terakki gösterebilirler.
İslamcılık, sadece karşı çıkmaz; aynı zamanda teklif eder. Bir kısım tekliflerini şöyle sıralayabiliriz:
Yeni bir insan modeli: Kul, halife, sorumlu ve ahlaki bir özne,
Yeni bir toplum modeli: Ümmet, dayanışma, adalet, ahlak merkezli birlik,
Yeni bir siyaset anlayışı: Şura, emaneti ehline verme, adaletin tesisi,
Yeni bir bilgi sistemi: Vahiy merkezli, hikmetli, akli, bütüncül epistemoloji.
İslamcılığın modernizme karşı mücadele ve inşa süreci; yalnızca teorik değil, aynı zamanda kurumsal, kültürel, eğitimsel ve siyasi bir yol haritası gerektirir. Bu sürecin aşamalarını şöyle sıralayabiliriz:
Zihni temizlik ve tevhidi zihin yeniden inşa edilmeli. Seküler kategorilerle düşünmeyi bırakmak ilk adım olacaktır. Fıtri – islami düşünme modeli ile düşünme süreci başlamalıdır. Buna kavramsal olarak "Müslümanca Düşünme Sistemi" diyebiliriz.
Kavramlarımızı yeniden inşa etmeliyiz. Özgürlük, ilerleme, bilgi, hakikat, modernizm, terakki gibi terimleri vahiy merkezli tanımlamalar yapmalıyız. Felsefe, sosyal bilimler, sanat, edebiyat ve medyada tevhidi kavramlar üretmek islamcılığın en önemli ödevlerinden biri.
Modern, nötr, ideolojik eğitim sistemlerinin dışına çıkmanın yolları bulunmalı. Vahiy merkezli, fıtrata uygun, ahlak temelli bir İslami eğitim paradigması geliştirilmeli, Kaliteli müslümanlar yetiştirme sisteminden müfredata kadar köklü bir dönüşüm hedeflenmelidir.
İslamcılık, bireyin gündelik ahlakını kuşatmalıdır. Doğruluk, emanet, tevazu, israf karşıtlığı, mahremiyet bilinci gibi değerler hayata geçirilmeli. Ahlakileşme, sadece vaaz kürsüsünde değil, ticarette, sanatta, siyasette görünür olmalıdır.
Modernizme entegre kurumlar değil, ona alternatif kurumlar inşa edilmelidir. İslami eğitim kurumları (medreseler, akademiler), faizsiz ve dayanışmacı finans kurumları, İslami medya, yayıncılık ve sanat merkezleri kurulmalıdır.
Modern ulus-devletin sınırlayıcı mantığına karşı, ümmet eksenli siyasal bilinç inşa edilmeli. Küresel ölçekte İslami hareketler arasında ittifak ve dayanışma teşvik edilmelidir.
Modernizmin en etkili silahı olan medya, algoritma ve dijital kültür karşısında Müslüman zihin pasif savunmadan çıkmalı, özgün dijital içerik üretimi ve kültürel alternatifler geliştirmelidir. Sinema, müzik, sosyal medya, grafik, görsel estetik alanlarında tevhidi kültür yeniden inşa edilmelidir.
Modernizm karşısında İslamcılık, sadece bir reddiye değil; bir direniş medeniyeti, bir imani seferberlik ve bir hakikat tasavvuru olarak görülmelidir. Modernizmin insandan, toplumdan ve tabiatla ilişkiden kopardığı anlamı; ancak tevhid, vahiy ve adalet eksenli bir yeniden doğuş telafi edebilir.
Bu, sadece bir düşünsel hamle değil; aynı zamanda yeni nesiller için bir hayat tarzı, bir mücadele ve bir davet çağrısıdır. Müslümanlar ya kendi medeniyet yollarını yeniden açacak ya da modernliğin asfaltında kaybolmaya mahkum olacaklardır.
Yazar: Ferhat ÖZBADEM - Yayın Tarihi: 26.09.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 12.08.2025 14:38