Camus’nün Yabancı’sı, Edebiyat, Faik ÖCAL

Camus’nün Yabancı’sı yazısını ve Faik ÖCAL yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Camus’nün Yabancı’sı

19.05.2023 09:00 - Faik ÖCAL
Camus’nün Yabancı’sı

Hayatın anlamı kalmayınca dışarıda özgür olmak ile içeride mahpus olmak arasında bir fark kalır mı? Belki de Yabancı'daki Meursault karakteri bunu bize söylemek istemektedir Camus. Her kes ve her şeye Yabancı olunca hayat yaşanmaya değmez, anlamsız bir hal alır. İçinden ne özgürlük şarkıları okumak gelir ne de dışarıdaki saçmalıkları görürsün. Kendi içine kapanırsın ve kendi içinde de bir görmezsin. Artık kör karanlık bir noktadır insan, şarkısını yitirmiş yaşamaktır hayat.

Meursault'ın bir Yabancı'nın ölümünden bahseder gibi "Bugün anne öldü" demesine şaşırmamak gerekir. Çünkü içindeki çocuk çoktan ölmüştür, dışarıdaki evlat öksüz kalmıştır. İki bedenin gölgesinde iki insan karanlığın kalbine gömülmüştür. Bunun sebebi kimdir? Başkası mıdır yoksa kendi mi buna sebep olmuştur? Ateist olan Meursault'a göre bunun sebebi dünyaya nedensiz gelmiş olmasıdır. Bu yüzden her kese ve her şeye, en başta da kendine Yabancı'dır Meursault. Meursault ne yapıyor? Bu durumu kabulleniyor. Hiçbir şeye itiraz etmiyor. Meursault'ın en çok kullandığı söz şu oluyor: "Benim için fark etmez." O her şeyi olduğu gibi kabul etmiştir ve hiçbir şeye aykırı bir görüşü yoktur. İşte aykırı görüşü olmaması, Meursault'un egzistansiyalist felsefesidir. Madem istemeden bu dünyaya Düştük, madem Sisifos gibi Kader Taşı'nı sonsuza dek taşımak zorundayız, o halde yapmamız gereken durumu olduğu gibi kabul etmektir.

Pekiyi bu durum Yabancı'yı mutlu ediyor mu? Camus şunu söylüyor: İstemediğim bir hayata karşı istediğim bir ölümle karşılık veririm. Asıl mutluluk budur. Tabi bu haliyle intihar etmek, bir tercih olarak görülmektedir, intihar etmek meşru görülmektedir. Bu cevap beni insan yapar, insan kılar. Başkaldıran İnsan'ın da anlamı budur. Varoluşunu gerçekleştiren insan, var olan duruma Başkaldıran İnsan'dır. Camus'nün Yabancı'sındaki Meursault karakterinin idama mahkum edilmesine şaşırmamak gerekir. Meursault idam olunarak diğer insanların hayatını, var oluş nedenlerini yanlışlıyor, idamıyla varoluşunu kemale erdiriyor.

Sevgi nedir? Sevginin bu varoluşta bir yeri ve anlamı var mıdır? Camus için asıl mesele var olmaktır. Bu yüzden varoluş özden de, sevginden de önce gelir. İnsan varoluşunu gerçekleştirdikten sonra sevgi gelir. Zaten Meursault için sevgi önce gelseydi, vefat eden annesi için "anne" demezdi, "annem" derdi. Ama aralarında samimi ve gerçek bir anne-evlat ilişkisi olmadığı için, ölen kadın Yabancı bir insan gibidir.

"Ne de olsa insan her zaman için biraz suçludur" diye düşünür Meursault. Suçumuz irademiz dışında dünyaya gelmiş olmak mı? Yoksa salt insan olmak mı? Belki de en büyük suçumuz yaşamak, yaşamaya hükümlü olmak. "Hepimizin sırtında Kader Taşları'mız ve bir başkasının sırtındaki görünmez dağlarda çıkarıp indirmeliyiz" diye düşünür Meursault. Bir kalp taşımanın değeri yoktur. Kalbimizin yerinde taş da olabilirdi. Yeter ki nefes alıp veren bir şey olsundu. Pekiyi taşlar nefes alıp verir mi Bay Meursault? Ağlayan taşlar olduğunu biliriz. Sonra çatlayan taşlar. Nefes alıp veren taşları duymadık daha. Oysa taş olmak istediğini biliriz, Bay Meursault. Oysa taş değilsin, insansın. Ne olmak istiyorsan o olursun. İstersen varlığını, cennetini ve cehennemini taşa nakşedersin, istersen de insan olarak kalır fıtratını haklı çıkarırsın. Şunu da söyleyelim Bay Meurcault: Ne yaparsanız da ne etseniz de geriye insanlığından izler kalacak hep. Taş insan kalacak bir parçan, insandaki taşları anımsatan. Unutma Bay Meurcault: Şeytan içimizdedir, ancak içimizden çıkardığımız taşlarla şeytanı taşlayabiliriz, hedefimizi vurabiliriz.

Marie'yi asıl yaralayan sizin sevgisizliğinizdi Bay Meurcault. Bunu umursamadınız. Sevgisizliği bir hayat felsefesi yaptınız. Sevgiyi umursamayan felsefe insani değildir. İçinde sevgi olmayan felsefenin hiçbir değeri yoktur Bat Meurcault. İçinizdeki nehirler hiç birbirine kavuşmadı. İçinizdeki yollarda yolculuk yapmadınız. İçinizdeki ovalarda koşmadınız. İçinizdeki kuşlarla şarkı söylemediniz. İçinizdeki atlarla hiç yarışmadınız. İçinizdeki çocuğu ölüme terk ettiniz ve onu gömme zahmetine bile girmediniz.

"Umutsuzluğu umut yaptım" diyorsunuz Bay Meurcault. Umutsuzluk sonsuzluktan vaz geçmek midir Bay Meurcault? Sonsuzluk nerede? Bu dünyada bütün bir benliğimizle sonsuza dek kalabilir miyiz? Kendimiz bunu yapabilir miyiz? Değişen, dönüşen ve kontrolümüz dışında olan bu dünyada, bütün bunları gerçekten yapabilir misiniz Bay Meurcault?

Ruha da inanmıyorsunuz Bay Meurcault. Sonsuzluğu özleyen ruhtur, desem. Aynı yerde durmuyoruz. Aynı mekanda hiç bulunmadık. Ben hür atlarımı hep ötelere sürdüm, siz varoluş atlarını burada koşturdunuz hep. Bir gün gelir çatlamaz mı sandınız varoluş atlarınız. O da taşın çatlamasından daha dehşetli, daha korkunç. Varoluş atlarınız çatlar ve siz de altında kalakalırsınız Bay Meurcault. Yine de "benim için fark etmez" mi diyeceksiniz?

Belki hayatımız boyunca hep aynı şarkıyı okuruz kuşlarımızla. Değişen sadece zamandır. Kelimelerin taşıdığı yük aynıdır. Cümlelere aynı mahzun gözlerle bakarız hep. Vurgularımızda hep vurulan bizizdir. Sonra yaşam ağacından kuş ölüleri dökülür Bay Meurcault. Göz çukurlarımızda sakladığımız fotoğraf albümlerinin haddi hesabı yoktur. Kuş ölülerini kime adayacağını bilemezsin Bay Meurcault. Kuş ölülerinin altında kalakalırsınız. Belki bu da sizin için fark etmez ama kuş ölülerinin altında olmak ile olmamak, sonlu olmak ve sonsuz olmak kadar birbirinden farklıdır Bay Meurcault. Belki de asıl sorun birileriyle konuşacak bir sözün olmamasıydı Bay Meurcault. Sözünüz bitmiştir, kelamın hükmü kalmamıştır. Dehşetli bir suskunluğun esiri olmuşsunuzdur, farkında olsanız da olmasanız da.

Yabancı

Albert Camus

Çev. Ayça Sezen

Can Yayınları

110 sayfa

İstanbul, 2020


Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 19.05.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 02.03.2023 00:17
1274
Yorumlar
  • Şifanur ÖZÇELİK ŞİRİN 2023.06.13 18:09

    Yazınız, Camus'un "Yabancı"sına dair yazılmış en güzel yazılardan biri bence. Tebrik ediyorum. Kaleminiz daim olsun.

Faik ÖCAL Hakkında

Faik ÖCAL

2000’de Cumhuriyet Üniversitesi Sosyoloji mezunu... 2004 yılında Franz Kafka’nın Romanlarında Birey ve Devlet İlişkisi üzerine yaptığı tez ile yüksek lisansını yaptı.

Çeşitli sitelerde ve dergilerde yazıları çıkmakla birlikte 2008’den beri düzenli olarak Yolcu Dergisi’nde yazılar yazmaktadır.

 

Yayımlanmış Kitapları:

Yitik Anılar Şehri, Erguvan Yayınları, 2008.
Aziz ve Aciz Emanetçi, Erguvan Yayınları, 2008.
Dört Mevsim Beş Vakit Hüzün, Roza Yayınları, 2012.
Uzaktaki, Az Kitap, 2021.
101 Kürtçe Roman 1. Cild, Sitav Yayınları, 2022.
Beyaz Hüzün, Az Kitap, 2022
Yeni Bir Aydınlanma Felsefesi, Zilan Akademi, 2023
Deprem Günlüğü, KDY, 2023 

Faik ÖCAL ismine kayıtlı 88 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 8 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitapyurdu.com