Lal Olmuş Şiirler
Bir şiir kitabı okudum. Sade tasarlanmış kapağıyla kitabın ismi: "Lal". Kitap Soner Güvendir imzasını taşıyor. Lacivert rengiyle adındaki A harfinin ortasına monte edilmiş X işaretine benzeyen yasaklama mı, lal olmanın gereği mi, konuşmaya çalışan bir dili kapatmaya çalışan iki el mi olduğunu kestiremediğim işaretle dikkat çekici bir kapağı var. Arkasını çevirdim, arka kapak boş. Yoo pardon boş diyemeyiz. "Bir metin yok" demek daha uygun olur zira yazara ait olduğunu düşündüğüm siyah beyaz hatta silik denecek kadar renksiz kurgulanmış ve tüm arka kapağı kaplayan bir fotoğraf var. Yazar hakkında bilgi edinebilmek için kapağını çevirdim, yok. Sayfada olan ise "Yazı Dükkânı" isimli yayınevi tarafından yazılmış yayınevini tanıtıcı bir yazı. Yazardan da bir parça bahsedilmiş esasında fakat bir okur olarak hakkında somut bilgiler okumayı isterdim doğrusu.
Kitabın sayfalarını çevirmeye başladım. "İçindekiler" bölümüyle yüz yüze geldiğimde kitapta 110 adet şiir bulunduğun gördüm. "Madem yazar hakkında bilgi yok ben de şiir isimlerine bakarak fikir sahibi olmaya çalışırım." dedim kendi kendime. Şiir isimlerini okurken yazar hakkında kendimce bir öngörüde bulunmaya gayret ettim. Eskiler bilir, radyonun çok dinlendiği yıllarda şarkılardan fal tutmak diye bir gerçek vardı. Radyoda sıralanan şarkıları dinlerken "sonraki senin olsun" "iki şarkı sonraki filanın olsun" gibi dileklerle şarkılarda anlatılan duygu ve düşüncelerle ruh hali avutulurdu. Benimkisi de öyleydi sanki. Şiir isimlerinden bir çıkarımda bulunmaya çalışıyordum. Bu esnada ilk gözüme çarpan arda arda sıralanan "Giderim Uzaklara", "Gidelim" ve "Gittiğimde" isimli şiirlerdeki "gitmek" fiilinin ön planda oluşuydu. Hemen iki satır altındaysa "Geleceğim" sonrasındaysa "Ben Geldim" ve "Geliriz" isimli bir şiir isimleriyle gitse de geri dönen bir profil çizilmekteydi. Sonrasında belli belirsiz bir öfke sinyali veren "Sizin Olsun", "Sizin Gibi" adlı şiir isimlerini gördüğümde; "Tahminde bulunmak için uğraşma da şiirleri oku hele." diyerek sayfaları çevirmeye devam ettim.
İlk şiir adını vermişti kitaba: Lal. 2018 yılına tarihlenen bu şiir üç mısradan oluşuyordu:
"Kelimeleri gömüp yüreğimize,
Lal olup susmamız,
Büyü bozulmasın diyedir."
İlk şiirin kısa oluşuyla diğer şiirlerin de öyle olacağı tahmini beni yanıltmakla birlikte devam eden sayfaların bazılarında iki sayfaya yayılan uzunlukta şiirlerin kaleme alındığını gördüm.
Şiirler ve Şiirlerin Dilindekiler
Soner Güvendir şiirlerinde mevsimlerden, çiçeklerden ve kuşlardan sıklıkla bahsederken doğanın rutin olaylarından destekler alarak anlatmıştı anlatmak istediğini. "Filizlensin diye", "yeşerir yeniden" şeklindeki anlatımlarında rengi yeşil olan bir umudu görünüyordu.
Çiçekler de nasiplenmişti şiirlerinden; Sümbül ve karanfil bunlardan sadece iki tanesiydi.
Gözyaşını bir dezenfektan yahut can suyu olarak gördüğü de izlenen şiirlerin yanı sıra "Sevdamı Yele Yazdım" isimli şiirdeki kafiyeler oldukça kayda değerdi. "Yele Yazdım", "sele yazdım", "küle yazdım", "güle yazdım", "dile yazdım" derken sevdasını her yere yazan bir aşık çıkmaktaydı okurun karşısına.
"Bu şehir", "şehrin ışıkları" diye bahsettiği şehirden kaçıp uzaklaşma isteği dile gelse de şiirlerde kaçmak fiili tek ve son çare olarak anlatılsa da geri dönüş hep vardı.
"Umut ol yarınlara çocuk" derken bir haykırış sesi çalınır gibi olmakta kulaklara. Yeni nesilden beklentiyi anlatan "çocuk" kelimesi şiirlerin birçoğunda ve şiir başlıklarında göze çarpmaktadır.
"Sokup bir şişeye,
Denize atsam yüreğimi"
derken ıssız bir adada mahsur kalan deniz yolcusunu anlatan Hollywood filme sahnesiyle metaforlaşma belirir zihinlerde.
Yeni başlangıçlar okunur satır aralarında. Gün doğumunu güzel ve aydınlık başlangıçlarla özdeşleştirmiştir şair.
Çiçekler kadar kuşlar da vardır. Turna ve kartal gibi elle tutulup gözle görülen kadar masallarda yer alan anka kuşu bunlardan birkaçıdır. Beyaz güvercin ise tüm dünyada yaygın anlamıyla barış ve kardeşliği simgelemektedir.
Yazarın bir meselesi vardır hayatla. Hayata kızgın hatta bir parça hırçın. "Gel gör ki ne yaptığını bilmez biriyim" mırrasıyla kendini sorgulayan, yaptıklarını anlamlandırma çabasında olan biridir.
Kurtuluş Savaşının kahraman kadınlarına" notuyla kitapta yer alan "Sessiz Kahramanlar" isimli şiirin şu dörtlüğünü yazmadan edemeyeceğim ise benim şu anki gerçeğimdir:
"Anadolu kadınıyız biz,
Güneşten önce doğarız güne,
Alnımızda kızıl gelincik açtı,
Vurulduk cephede en önde."
Sonuç
Şiirlerin bazılarında tarihleme mevcut iken bazılarında bulunmamaktadır. Bu durum, kitapta derlenen şiirlerin uzun zaman içinde yazıldığını, tarih bulunmayanların yazıldığı zamanın not alınma istikrarı dışında kaldığını fısıldamaktadır. Buna ek olarak; bazı şiirlerdeki tarihlerin ise şiirin anlattığı konuya ait ülke gündemine atıfta bulunduğu açık seçik görülmektedir. Bazı şiirlerin içeriği eleştirel hatta protest iken çaresizlik içindeki sevda şiirleriyle harmanlanmış oluşları, şairin etrafında olup bitene karşı duyarlı olduğunun göstergesidir.
Düzene isyan eden, gözyaşıyla dünyanın temizlenecek oluşunu dile getiren, yüreğinde "deli dalgalar" çarpan şairin sonraki eserlerini raflarda görmek temennisiyle.
Soner Güvendir
Lal
Yazı Dükkânı Yayınevi
110 sayfa
Yazar: Necla DURSUN - Yayın Tarihi: 25.07.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 21.07.2022 23:53
Bu şiir kitabını okuyan şanslı kişilerden biriyim.. çok beğendim.. duygu romantik ve aynı zamanda aşı isyankar sevdalar var...