Dünyanın En Yalnız Beyni ile Büluğ Devrim, Düşünce, A. Erkan AKAY

Dünyanın En Yalnız Beyni ile Büluğ Devrim yazısını ve A. Erkan AKAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Dünyanın En Yalnız Beyni ile Büluğ Devrim

05.04.2024 09:00 - A. Erkan AKAY
Dünyanın En Yalnız Beyni ile Büluğ Devrim

Ekranlarda eskisi kadar rastlayamadığımız sinirbilimci Serkan Karaismailoğlu'nun yeni kitabı "Dünyanın En Yalnız Beyni" yayımlanmasının üzerinden altı ay geçmeden altıncı baskısına ulaştı bile. Karaismailoğlu bu çalışmasında beyin gelişim süreci içindeki zorlu bir evrede olan ergen beyninin durumunu ve yetişkin beyninden farklarını ele alarak ergenin yaşadığı sorunlarla ilişkilendiriyor ve onun yıpratıcı yalnızlığına çare olmaya çalışıyor. "Büluğ devrim" kavramı üzerine temellendirdiği kitabında doğrudan ergeni muhatap almış ve hatta "büluğ" kelimesinin çağrışımıyla ona bir de isim koymuş; Mavi. Mavi'ye, tüm Mavilere yazılmış bu kitabın editörlerinden biri de 16,5 yaşında bir Mavi.

Kitabın ilk bölümlerinde, sanayi devrimiyle birlikte "enerjisi yüksek küçük insanlar" olarak görülüp işçi olarak kullanılan çocukların, 1929 buhranından sonra işten çıkartılmalarıyla boşta kaldıklarını ve onları okul ile oyalama ihtiyacının doğduğunu öğreniyoruz. Bu sırada onların çok iyi birer tüketici olabilecekleri de görülmüş ki duygularının ve heyecanlarının sömürülmesine zemin hazırlayan bir ergen hayatı kurgulanmış. Günümüz çocuğunun ve gencinin ister istemez itildiği alanı anlayabilmemiz açısından bu farkındalık önemli. İlaveten bugüne kadar kendilerine pazarlanan marka ve ürünlere ek olarak artık onlara kimlikler de pazarlandığını ve kurguya bir boyut daha eklenerek onlardan başlı başına bir pazar olmaları beklendiğini de fark ediyoruz. Yazar sayesinde konuya bir sinirbilimcinin gözünden baktığımızda tüketici konumundaki bu gençleri sistem açısından benzersiz kılanın onların beyinlerinde henüz baskın durumda olan Limbik sistemleri olduğu anlaşılıyor. Duygulara kulak veren, risk alan, hazzı önceleyen limbik sistem aslında yetişkinliğe geçmek üzere olan insan tekini yerinden kaldırmak, kendisine hedefler edinmesini, dış dünyaya açılmasını sağlamak için tasarlanmış. Rahat alanından (kitapta da kullanılan ve moda olan tabiriyle "konfor alanı") çıkıp bir amaca yönelme dürtüsünü oluşturan bu donanım, rahat alanından vaz geçmeden yapay risk ve özgürlüklere yönelen günümüz ergeni için bir eğlence itkisinden ibaret hâle gelebiliyor. Karaismailoğlu bu dürtünün nasıl doğru yönlendirilebileceğini, gelişimini tamamlamış yetişkin beyinlerinde baskın olan ve mantıklı düşünmeyi sağlayan prefrontal lobla ergenlerdeki limbik sistemin iletişiminin nasıl kurulabileceğini, her iki tarafı da (ergen-yetişkin) irdeleyerek anlatmaya çalışmış. Maviler karşısında şaşkınlık-korku-öfke-ruhsal tükeniş aşamalarından oluşan sıkıntılı bir döneme giren ebeveynlerin hem kendilerini hem ergenleri nasıl rahatlatabileceğine, ergenlerin de bu ayrılma sürecini sağlıklı bir şekilde nasıl yürütülebileceğine dair ılımlı öneriler sunuyor.

Ergen karşısında disiplin ve otorite mi yoksa arkadaşça yaklaşım mı?

Bu konunun meşhur "çift yarık deneyi" üzerinden anlatımı oldukça ilgi çekici. Gözlemci ebeveyn olmakla arkadaş tipi ebeveyn olmak arasındaki farkı idrak etmemiz ancak bununla da yetinmememiz gerekiyor. Çünkü sorunun yanıtı her ikisi de değil; daha ince bir çizgi üzerinde ilerleyen, samimi, sevecen ve sürekli bir ilgiyi ergeninden esirgemeyen ebeveynler onlar için en iyisini yapıyor. Bu ebeveynleri iyi yapan özellikleriyse bıkmak usanmaksızın anlama ve anlaşılma çabası içinde olmaları gibi görünüyor. Çaba demek zorundayız çünkü ortadaki dert her iki taraf için de tamama erdirilebilecek, "çözdük, hallettik" denebilecek gibi bir dert değil. Sürekli olarak geçmişten dem vuran, eskiye özlem duyan yetişkinlerin yeniye uyum sağlamaları, onu beğenmeleri ya da takdir etmeleri çok zor görünüyor. Kitapta bu geçmiş özleminin de pek sandığımız kadar gerçekçi olmadığını, güzel olanın geçmiş zamanlar değil, o zamanlarda sahip olduğumuz reseptörlerimiz olduğunu öğreniyoruz. Daha derinlemesine hislere sahip olduğumuz dönemleri o dönemler daha güzel olduğu için değil biz etrafımızdaki her şeyi daha iyi hissedebildiğimiz, daha fazla tat alarak yaşadığımız, alıcılarımız tamamen açıkken, duyulması mümkün olan uyaranlar arasından en fazlasını duyabildiğimiz için bugünün gençlerine ballandıra ballandıra anlatmak istiyoruz. Oysa onlar da şu anda reseptörlerinin en iyi çalıştığı, yediklerinden içtiklerinden, duyduklarından, gördüklerinden maksimum haz aldıkları dönemdeler.

Karaismailoğlu'nun çalışmasında vücutlarımızla, beyinlerimizle ilgili öğrendiğimiz şaşırtıcı bilgiler ardı ardına geliyor. Bunlardan biri de "Rekonsolidasyon". Hatırlamakla ilgili bu tıbbi terim yerine "kendi gençliğini olduğu gibi hatırlayamayan ebeveyn sorunu" diyebiliriz. Şöyle ki anılarımızı hatırlarken onları depolamamızı sağlayan protein zincirlerini yıkıp yeniden üretiyormuşuz ve bu yeniden üretim sırasında yaş itibarıyla kaybetmiş olduğumuz bazı proteinleri zincire ekleyemediğimizde anılarımız biz farkında olmadan değişiyormuş. Yani biraz daha açacak olursam, gençlere nasihat vermek, ibret olmak niyetleriyle anlattıklarımızın içinde aslında üstünü örttüğümüz yanlışlarımız, eksiklerimiz hatta kabahatlerimiz bile olabilir.

Tehlikeler ve Uyarılar

Kitabın ikinci yarısında gençler için önemli üç soruna; uykuya, sigara-alkol-uyuşturucu üzerinden bağımlılıklara ve strese dair bilgilendirmeler yer alıyor. Ergen uyku düzeninin yetişkin düzeninden farklı olduğunu ve olması gerektiğini, bağımlılıkların alt yapısını, ergenlere hiç gereği olmadığı hâlde yaşatılan stres faktörlerini öğreniyor ve onlarca yıldır yanlışlığını bildiğimiz ancak değiştirmek üzere harekete geçemediğimiz yerleşmiş düzeni bir kez daha detaylıca önümüzde buluyoruz. Yazar özellikle öğrenme ve lise üzerine, bu konularda insanlığın takındığı yanlış tutumu kıyasıya eleştiren bir bakış sergiliyor. Öğretme uygulamalarımızın ve lise kurgumuzun baştan aşağı yanlış olduğunu örneklerle açıklıyor. Bunlara hak vermemek hem mümkün değil hem de sonuçları zaten apaçık ortada. Karaismailoğlu, okula gidiş saatlerinin geçe alınması gibi somut ve keskin çözüm önerileri sunuyor, müfredatın gereksiz bilgi çöplüğü olmaktan, öğretme tekniğinin de ezbercilikten arındırılması gerektiği üzerinde duruyor hatta durmuyor, bağıra bağıra tepiniyor ama bunu bilen binlercemiz gibi sesini duyuramıyor.

İşte bu nedenle söylemek istediklerini, duymamakta inat edenler yerine kendisi için bir şeyleri değiştirmek isteyecek olan Mavilere söylüyor Karaismailoğlu. İrade kuvveti ile iyilikten yana seçimler yapmak, vücuduna yerleştirilmiş eşsiz donanımları doğru yönde kullanmak ve her daim geliştirmek, beden ve zihin sağlığına kasteden besinleri, kimyasalları, yayınları, söylemleri, kişi ve kurumları bertaraf etmek, tüketen değil üreten olmak yolunda onların yanında olacağını taahhüt ediyor ve bu kapsamda bir devam kitabının geleceğini de son bölümde haber veriyor. Hayatının kıymetini bilen, geçici bir süre sesini duyuramasa da günü geldiğinde dünyaya yön verecek olan bütün Mavilere ve onların yanında olmaya gayret edenlere selam ediyor, bu yolda başarı ve hayırlı yolculuk diliyoruz.

Dünyanın En Yalnız Beyni
Serkan Karaismailoğlu
Ortapia
Ocak 2024, 6. Baskı.
310 sayfa


Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 05.04.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 25.03.2024 19:01
790

A. Erkan AKAY Hakkında

A. Erkan AKAY

1981 İstanbul doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. 2008 yılından bu yana Konya'da yaşamaktadır. İki evlat babası, iki evlat amcası, ikisinin de eniştesidir.

Spora, edebiyata ve küçükleri eğlemeye ilgisi çocukluğundan beri devam etmektedir. 2012-2020 yılları arasında Bilgin Atıcılık Spor Kulübü Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği, 2015-2020 yılları arasında Türkiye Atıcılık Federasyonu Teknik Kurul Başkanlığı, 2017-2020 yılları arasında Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezleri Atıcılık Komisyonu Üyeliği ve İl Branş Sorumluluğu görevlerini yürüterek ulusal ve uluslararası düzeyde başarıya ulaşmış birçok sporcunun yetişmesine katkıda bulunmuştur. Destek AFAD gönüllüsüdür.

2017 yılında, kardeşinin bir hayali olan “Hayallerin Karın Doyursun” isimli kitaba katkılarından sonra, hep arzuladığı çocuk kitapları yazımının önü açılmıştır. Yayımlanmış 14 kitabı bulunmaktadır. Edebistan, Eğitim Her Yerde, Dilhane, Masal Dergisi gibi çeşitli sanal dergilerde, Hece ve MEB Özel Eğitim Çocuk Dergisi gibi matbu dergilerde deneme, makale ve şiirleri yayımlanmıştır.

Farkındadır ki her yazılan okunmaz ama okunanlar da ancak yazılanlardır. Yaşadıkça anlamını kaybeden sonsuz sözler arasından zarurî olanlara tutunuyor.

Dualarınızı bekler.

A. Erkan AKAY ismine kayıtlı 150 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 10 kitap bulunmaktadır.

Twitter Facebook Instagram mastodon/Threads LinkedIn YouTube Kişisel Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com