Savaşlar Çağında Osmanlı
Barut'un ve silahlı ateşlerin keşfiyle ortaya çıkan silah sanayi gücü, askerî, siyasi, idari ve mali vb. gibi alanlarda Devletlerin temel mekanizması haline gelmiştir. Devletlerin gelişmesinde askeri, idari ve mali alanının içeresine giren Silah Sanayisi ve Teknolojisi, diğer devletlerle kurulan rekabet savaşını meydana getirmiştir. Barut'un keşfi hızlı bir şekilde yayılarak (Arap, Yunan ve Avrupa) ateşli silahların ve teknolojisinin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Barutun keşfi ve ateşli silahlar hakkında yazar, okurlara eserinde şu şekilde yer vermiştir: ''Barut -güherçile, kükürt ve odun kömürünün bir karışımı- ilk önce MS. 7 veya 8. Yüzyılda Çin'de üretildi ve ilk gerçek ateşli silahlar da 1280'lerden itibaren imal edildi.''[1] Aynı zamanda silahlı aletlerin ve barutun farklı bölgelerde ve hızlıca yaygınlaşıp kullanım sonucunda ''Barut Çağı'' olarak isimlendirilerek üstün askeri sınıfın oluşumunda etkili olmuştur
Çin'de üretilen barut ve ateşli silahların kullanımı en erken Osmanlı Devleti'nin Kuruluş evresinde gerçekleştirildiği dönemin tarihçileri tarafından kabul görülmektedir. Osmanlıların Barut ve Ateşli Silahların kullanımı hakkında yazar, eserinde okurlara şu şekilde paylaşmıştır: ''Muteber delillerin işaret ettiği üzere Osmanlılar barut ile 1380'lerde, yani ateşli silahların Batı Avrupa kuşatmalarında zuhur etmesinden yaklaşık altmış yıl sonra tanışmış olabilirler. Ragusa' da (Dubrovnik) ateşli silahlara ilk kez 1351 yılında değinilmektedir.''[2]
Avrupalılar tarafından ''Korku İmparatorluğu'' olarak adlandırılan Osmanlı Devleti'nin en temel gücü askerî alandaki devrimleridir. ''Barut, Top ve Tüfek: Osmanlı İmparatorluğu'nda Askerî Güç ve Silah Sanayisi'' adlı eseri kaleme alan Gabor Agoston, Askeri İmparator olan Osmanlı Devleti'nin sadece askeri gücünü incelemekle yetinmediğini ve Osmanlı'nın silah imal üretim merkezleri hakkında detaylı araştırmalar yapması sonucunda okura renkli bir çalışma sunmuştur. Orta Avrupa topraklarına kadar amansızın mücadelelerde bulunan Osmanlı Devleti, aynı zamanda deniz gücünün de kuvvetli olduğunu yazar, eserinde belirttiğine göre şu şekilde ifadeye yer vermektedir: ''Osmanlılar Akdeniz'de kadırgalı hasımlarıyla başa çıkabilmişlerse denizcilikte ve askerî teknolojideki yeniliklerin yayılmasında kendilerine yer bulmayı sürdürdükleri içindi. Bu süreçte Babıali'ye tabi olan Mağrip korsanları kadar mühtediler ve Hıristiyan maceraperestler de önemli roller oynadılar.''[3] Ayrıca eser, 7 ayrı başlıktan meydana geldiğini ve 1 ekler bölümü barındırmaktadır.
- Giriş: Ateşli Silahlar ve Silah Sanayisi
- Barut Teknolojisi ve Osmanlılar
- Mühimmat ve Top Döküm Sanayileri
- Sonuç: Ateşli Silahlar ve İmparatorluk
Büyük ve İhtişamlı İmparatorluğun askeri gücü zamanla geride kalması hakkında yazar, eserde Osmanlı'nın askeri gücünü ve durumunu okura şu şekilde aktarmaktadır: ''Mevcut kanıtlara göre 17.yüzyılın sonunda yaşanan ilk ciddi askerî başarısızlıklar ile 18.yüzyılın ikinci yarısında Ruslar karşısında uğranılan felaketli ve küçük düşürücü yenilgiler ne askerî teknolojideki ''gerilik'' ne de silah üretimindeki sözde kusurlardan kaynaklanmıştı.'' [4] Ayrıca bu eser, askerî ve mali alanında kendini geliştirmek isteyenlere bir rehber niteliğindedir. Yazar, aynı zamanda bu eserin yazılma sebebini okura şu şekilde aktarmaktadır: ''Bu kitap, Osmanlı silah teknolojisi ve savaş sanayisinin olanaklarını karşılaştırmalı bir çerçeve içinde anlarsak hem Osmanlı İmparatorluğu'nun hem de Avrupalı ve Ortadoğulu hasımlarının güçlü ve zayıf yanlarını çok daha isabetli değerlendirebileceğimizi öne sürmektedir.''[5] Sonuç olarak ''Askeri İmparatorluğun Askeri ve Barut Devrimi'' olarak nitelendirilen Osmanlı Devleti; büyük, ihtişamlı ve cesaretli askeri gücü ve silah sanayisi aracılığıyla düşmanlarını muharebelerde yenen bir Türk devletidir.
Gabor Agoston
Barut, Top ve Tüfek: Osmanlı İmparatorluğu'nda Askerî Güç ve Silah Sanayisi
Ketebe Yayınları
1.Baskı Şubat 2023
442 s.
[1] Gabor Agoston, Barut, Top ve Tüfek. Osmanlı İmparatorluğu'nda Askerî Güç ve Silah Sanayisi, Ketebe Yayınları, 1. Baskı Şubat 2023, İstanbul, s.29.
[2] A.g.e., s.56.
[3] A.g.e., s.119.
[4] A.g.e., s.349.
[5] A.g.e., s.49.
Yazar: Umut İdiz - Yayın Tarihi: 12.11.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 12.11.2025 11:36
