Yitiksöz Dergisiʼnin 22. Sayısı Yayımlandı, Dergi, Dergihaber

"deniz de gök de kadir bilir
her biri rabbin ayeti
her şey onun aydınlığının güneşi"

Ali Haydar Haksal

Sanat, edebiyat ve düşünce dergisi Yitiksöz, 2024 yılı Mart-Nisan sayısıyla bahar tazeliğini yansıtan bir ön kapakla okura yeniden merhaba diyor. Ön ve arka kapak fotoğrafları Yasin Mortaş'a ait. Şair Mustafa Köneçoğlu'nun "İki Güzel Yalan" şiiri de arka kapakta yer almakta. Derginin 22.sayısının dosya konusu ise Ali Haydar Haksal. Yedi İklim dergisinin sahibi, şair ve yazar Ali Haydar Haksal ve eserleri onu tanıyanlar tarafından değerlendiriliyor. Böylece Yitiksöz, yaşayan sanatçılara karşı taşıdığı vefa duygusunu okurua bir kez daha gösteriyor. Osman Koca "Çağın Münzevi Anlatısı Ali Haydar Haksal Öykücülüğü" adlı yazısında; "Öyle ya da böyle Ali Haydar Haksal öykülerinde karakter bulmak zordur. Çünkü kişiyi, eşyanın ardına gizler ve hakikat ona göre eşyanın "back-raundunda" gizlenmiştir. Aramak lazımdır. Bu arayış kâh İbrahimî, kâh Davudî, kâh Muhammedî olacaktır. Arayış ritüelleri her ne kadar değişkenlik arz etse de aslolan arayışın hikâyesi Hz. Âdem ile başlayıp kıyamete kadar devam edecektir. Bunun bilinci ve sorumluluğu içinde olan yazarımızın kaleminde dünya başlı başına bir hikâyedir... " cümleleriyle Haksal'ın öykülerinin insanlık hikâyesinden izler taşıdığını dile getiriyor.

Ümit Zeynep Kayabaş ise "Ali Haydar Haksal'la Öykücünün Dünyası Üzerine" başlıklı söyleşide yazarın öykü yolculuğunu okura aktarıyor. Günümüz dünyasına ilişkin sorulara da cevap aranan söyleşide "Duruş anına dua, geliş anına dua, var olma anına dua, gidiş anına dua, öteler ötesine dua" diyen Ali Haydar Haksal'ın edebiyat dünyasındaki duruşunun bir minyatürünü sunuyor âdeta.

Arif Ay, Ali Haydar Haksal'ın Hece Yayınları arasında çıkan Gül Işığına Tutulmuş Şiirler başlıklı yazısında "Ali Haydar Haksal'ın şiiri bir zikir hâlidir." diye tanımlıyor şairin şiirlerini.

"Ali Haydar Haksal'ın Batı Edebiyatındaki Din ve İslam Algısını Yoklama Çabaları" adlı yazısıyla Osman Bayraktar, Ali Haydar Haksal'ın "Doğu Büyüsü Ah Kudüs1","Doğu Işığı I Endülüs, İspanya, Girit" ve "Doğu Işığı II Rusya" adlı eserleri hakkında geniş bir yazı kaleme alıyor. Haksal'ın bu üç eserinde incelediği yazarlar ise Cervantes, Andre Gide, Oscar Wilde, Kazancakis, Dostoyevski, Tolstoy ve Goytisolo olarak sıralanıyor.

"Ali Haydar Haksal Romancılığı" üzerine yazan Mehmet Özger, Haksal'ın romanlarını inceliyor. Yazarın 6 romanını 7 maddede tasnif eden Özger, yazarın romanlarını tek tek değerlendirdiği yazısında "Ali Haydar Haksal romanlarında kurgudan ziyade kişilik tahlilleri, durağan çatışmalar, psikolojik durumlar derinlemesine işlenir." diyerek yazarın romancılığı hakkında okuru aydınlatıyor.

Ömer Hatunoğlu da "Güncelden Büyük Gündeme Ali Haydar Haksal'ın Düşünsel Tutumu" başlıklı yazısında, "Ali Haydar Haksal; öykü, deneme, şiir, inceleme gibi edebî türlerde kırk senedir eser vermekle birlikte gerek gazete yazıları ve gerekse dergilerdeki yazılarıyla günceli takip etmekten, güncel hakkında fikir beyan etmekten çekinmiyor. " diyor.

Necip Evlice ise "Ali Haydar Haksal ve Nuri Pakdil Mektuplaşması"nı bizlere örnekler üzerinden sunuyor. 9 Temmuz 1997'de yazılmış bir mektupta Ali Haydar Haksal, Nuri Pakdil'e, "Hasretinizi ne zaman gidereceksiniz? Sizleri bekliyoruz. Bağışlayınız lütfen. Cüretkârlığımızı.. Bu, bizim de özlemimiz. İSTANBUL. Sizinle daha bir güzel olacak. Bizim için." diyerek ona olan sevgisini ve saygısını mektup aracılığıyla dile getiriyor.

Yitiksöz ilk sayfalarını her zamanki gibi şiire ayırıyor. İlk şiir Cahit Koytak'tan. 'Shopping Fest' ya da 'Alış Veriş Cenneti'nde bilgece dizelerle örülü, soluksuz okunan bir şiirin lezzetine varıyor okuyucu. "Ah bu, hayata benzeyen ölüm! /Ah bu, ölümü unutturan sarhoşluk!/Ah bu cezbe, bu orji, /Bu yerlere saçılmış gök!/Her şey var, her şey burada!/Her şey uygun fiyata!/Cennet de parayla pazarda,/Cehennem de parayla!" şiirin son kısmını oluşturan dizeler olarak karşımıza çıkıyor.

Yitiksöz'ün 22. sayısında; Mehmet Aycı "Et", Yasin Mortaş "Kâbus", Suavi kemal Yazgıç "Bir Papağan Uçuşu", Ali Sali "Kalbimizin Ortasında Harfler", Hüseyin Çolak "Sesimin Bir Islığı Var", Cahit Küçük "Benim Eylenmemsin Ey Buzul", İnci okumuş "Kalem Yarası", Mustafa Gök "kurgulanan bir gece" şiiriyle dergide yer alıyor. Abdülhamit Tokgöz "Geçmiş Zamanlı Çocuk" şiirini depremde ölen bir çocuğa ithaf ediyor. Sinem Bozhöyük "Kulun Kula Değdiği Zamanlar" şiirini kaleme alırken Zeynep Yıldırım "Şeyler Kaporta" şiiriyle dergide var oluyor. Yeni şiir kitabı çıkan Ekrem Elmas ise "En Yeşil Mavi" şiiriyle Yitiksöz okuruna sesleniyor: "Bir çay ocağında bir çaycının/Kaç defa kül tablası değiştirmeye geldiğini/Dört köşeli küçük masama/Durup durup neden/Bir unutulmuş nilüfer/Ve tam karşısına bakıp sol elini havaya kaldıran bir veda çizdiğimi/Kâğıtlara/Bulutlara/Duvarlara"

Şiirlerin ardından düz yazılarla devam eden dergide ilk nesir Cihan Aktaş'tan. "Kar Gibi Patiskalar" adlı öyküsüyle bizi Miyase'nin dünyasına dâhil eden yazar, yaşlı bir kadın olan Miyase'nin kuruması için sokağa astığı ter bezlerinden ve onun gizemli dünyasından bahsediyor.

Ali Galip Yener "Enformatif Denetim Çağında Edebiyatta Başlangıç Kavramına Yaklaşmak" adlı yazısında başlamak konusunda Edward Said'in "Başlangıçlar- Niyet ve Yöntem" isimli kitabı üzerinden eleştirel ve bilgilendirici bir deneme kaleme alıyor.

Âtıf Bedir ise Maraşlı şair-yazar rahmetli Kâmil Aydoğan'ı anlatıyor. Onun yazarlığından, şairliğinden, eserlerinden bahsedilen yazıda ayrıca Maraş'ın edebî geçmişinde çok önemli bir yere sahip olan Andırın Postası'ndan da söz ediliyor. "Kâmil Aydoğan" başlıklı yazıda "Maraş'ın bir dağ köyünde, yaz günü, bir ardıç ağacının altında doğdum." diyen Aydoğan'ın hayatı okurun dikkatine sunuluyor. Çağdaş Kazak edebiyatından Şärbanuw Qonaqbayqızı Beysenova, "Binlerce Resimden Biri" adlı öyküsünde annesiyle beraber yaşayan küçük Murat'ın okula başlamak için çektirdiği fotoğrafın gelişini dört gözle bekleyişini, gelmeyince de duyduğu derin üzüntüyü anlatıyor. Kazak Türkçesiyle kaleme alınan öykü, Aşur Özdemir tarafından günümüz Türkçesine aktarılarak okuyucuya Türk dilinin çeşitliliğini göstermek suretiyle Türkçenin lezzetine vardırıyor.

Hasan Keklikci, "Merve'nin Altınları" başlıklı öyküsünde asrın felaketi olarak tarihe geçen Maraş depremini konu ediniyor. Yeni nişan töreni yapılan Merve'nin Maraş'taki Gülbike Apartmanı'nın enkazından çıkan cansız bedenini ve nice ölenleri 'kurban' imgesiyle anlattığı öyküsünü "Tanpınar'ın 'Ölüm aslında pahalı bir şeydi. Fakat bazen ucuzlar, herkesin olurdu.' diyor, A. Tanpınar. Bugün ölüm bedava… " cümleleriyle tamamlıyor.

Ahmet Şevki Şakalar, "Stepne Kraliçe" adlı öyküsünde iki kadınla yaşayan seksenlik bir ihtiyarın kadınlarla olan ilişkisini ve kahraman anlatıcının Bursa'daki bir tekkeye girme isteğini anlatıyor.

Aliye Uslu Üstten ise "Modern Bir Mersiye: Hayat Ağır, Ölüm Hafif" başlıklı yazısında Hüseyin Su'nun son çıkan öykü kitabı "Hayat Ağır, Ölüm Hafif" e dair bir inceleme yazısı kaleme alıyor. Eserdeki öyküler için "Bir kaybın ardından duyulan çaresizliğin ağıtıdır." tanımlaması yapıyor.

22. sayısıyla yayınına devam eden Yitiksöz, genel yayın yönetmeni Yitiksöz imzalı yazıda dile getirildiği gibi "Birbirini bütünleyenlerin adresi olma çabasından ödün vermeyenlerin toparlanma yeri oluyor." Nice sayılara ulaşması dileğiyle...