Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Anıl Tortop, Söyleşi, A. Erkan AKAY

Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Anıl Tortop? yazısını ve A. Erkan AKAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilir

Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Anıl Tortop?

18.01.2023 09:00 - A. Erkan AKAY
Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Anıl Tortop?

Bilinçli, nitel, kayda değer, saklanmaya değer ilk çiziminizi hatırlıyor musunuz? Ne zaman, nerde, ne çizmiştiniz? Şimdi nerde, ona ne oldu?

Bu niteliklerin hepsini birden barındıran bir çizim hiç yaptım mı acaba? Mmm… Şimdi bu soruyu okuyunca eski çizimlerim saniyede 100 kare oynayarak gözümün önünden geçti. Taa lise (güzel sanatlar) ve üniversiteye hazırlık döneminde yaptığım karalamalar niyeyse birkaç milisaniye daha uzun oynadı.:) Üniversite sınavında (Güzel sanatlara giriş için olan yetenek sınavından bahsediyorum) "imgesel" diye adlandırdığımız bir bölüm vardı. Bir konu verilirdi, onu çizerdik. Kitap resimlemek gibi ama tek sayfa. Hazırlık kursundayken yaptığım bir "hamam" imgeseli vardı. Babam çok beğendiği için miydi bilmiyorum, unutmadığım bir çizim olmuş. Bazı ayrıntıları (burada otosansür yaptım) o zamanlar bize çok komik gelmişti. Şimdi muhtemelen toprağa karışmıştır. Keşke o eski karalamaları saklamaya değer bulsaymışım. Gerçekten güzeller miydi, onu bile bilmiyorum.

an1 Yeteneğinizi nasıl geliştirdiniz? Çocuk kitaplarına çizimlerinizle katılma fikri/fırsatı nasıl doğdu? Kendinizi bu piyasaya nasıl kabul ettirdiniz?

İyi çizdiğimi söyleyen orta okul resim öğretmenim ve ailemin desteğiyle güzel sanatlar lisesinde okudum. Macera o zaman başladı. Sonra üniversitede, animasyon bölümünde devam etti. Ama hiçbir zaman kitap resimlemeyi hayal etmemiştim. Animatördüm ve mutluydum. Taa ki bir yayınevinde sanat yönetmeni olan arkadaşım bir kitap resimlememi isteyene kadar… Sonra o yayınevinde tam zamanlı çizer olarak buldum kendimi. Bu ilk başlangıç çok kolaydı yani. Birkaç yıl sonra Avustralya'ya taşınıp buradaki yayınevleriyle iletişim kurmaya çalışırken farkettim ki, toplam 7 yıl eğitim, 6 yıl iş tecrübesi, onlarca kitap ve animasyon ürettikten sonra ancak bir arpa boyu yol alabilmiştim! Birkaç yıl kimse bana kitap resimletmek istemedi. Her şeye sıfırdan başladım sanki. "Çocuk kitabı" tanımı bile değişti gözümde. Bu ikinci başlangıçta kendimi buranın kültürüyle yeniden geliştirmem gerekti. Sonra çok ucuza bulabildiğim ufak tefek işlerin de katkısıyla hazırladığım portfolyomu bir konferansa gönderdim ve nihayet bir yayıncı gördü. O zamandan beri birkaç tel şehriye boyu daha yol katetmişimdir sanırım.

an10 Çizdiğiniz bir çocuk kitabını elinize aldığınızda kendinizi eserin neresinde hissedersiniz? Mesela kitabı bir film gibi düşünsek, rolünüzü nasıl tanımlarsınız?

Kimi zaman yönetmeni, kimi zaman başrol oyuncusu, kimi zaman makyözü, kimi zaman set temizlikçisi… Film gibi düşününce işler karıştı biraz galiba. Kitap gibi düşüneyim ben yine. En haz aldığım kitaplarım galiba hikaye anlatıcısı olmayı başardığım kitaplar.

Yöntemlerinizden ve prensiplerinizden biraz bahseder misiniz? Bir proje önünüze geldiğinde hangi şartları öne sürersiniz? Ya da size sunulduğunda kabul etmediğiniz şartlar nelerdir?

İşin tüm romantizmi kaçacak ama ilk şartım genellikle ödeme oluyor. Ne kadar emek harcayıp karşılığında - maddi ya da manevi - ne kazanacağımı tartıyorum. Bazen sırf maddi doyum için, bazen de zarar edeceğimi bilsem de sevdiğim bir ekiple çalışma şansı için kabul edebilirim bir projeyi. Her projeyi kendi içinde değerlendiriyorum, o yüzden çok siyah-beyaz prensiplerden bahsedemem. Ama mesela "elimizde şöyle bir kitap projesi var, resimlerinin de dün bitmesi gerekiyor" diye gelenleri (artık) geri çeviriyorum. Ya da "bu kitap acayip ses getirecek, resimlerinizi bütün kitabistan alemine gösterme şansınız olacak, hem de tam 3 çikolata vereceğiz!" diyenleri… Evet, ucunda çikolata bile olsa!

an11 Yazarak derdini anlatanlara çizerek destek veriyorsunuz. Yaptığınız iş kimi zaman hayali somutlaştırmak, kimi zaman gerçeği soyutlaştırmak. İlk adımıysa sanırım görünmeyeni görebilmek. Dolayısıyla çocuk edebiyatına baktığınızda bizim göremediğimiz ama sizin gördüğünüz sorunlar var mıdır diye merak ediyorum. Gerek okur açısından, gerek yazar veya çizer açısından sizce neler iyi gidiyor, nerelerde aksıyoruz?

Şimdi sizin neyi görüp neyi görmediğinizi bilmiyorum tabii ki. Sorunları hepimiz kendi baktığımız yerden görürüz. Okur mesela, kitapların pahalı olduğundan yakınırken, kitabı yapan ekip ucuz olduğunu düşünebilir. İkisi de haklı. Aksaklıkları listelemek istersek kocaman bir zincirin her halkasında bolca sorun bulabiliriz. Ben 13 yıldır yaşadığım yer dolayısıyla, doğal olarak Türkiye-Avustralya kıyaslaması yapıyorum zaman zaman. "Biz yurt dışında bu işi böyle yapıyoruz, ve çok güzel oluyor. Türkiye çok geri kalmış. Bütün yurt dışları çok şahane!" gibi şeyler söylemeyeceğim elbette. Her iki ülkede de birbirine kıyasla (bence) daha güzel olan şeyler var. Daha spesifik sorunları daha spesifik söyleşilerde deşebiliriz. Özet geçmeye ya da örnek vermeye çalışınca işin içinden çıkamayacağım kadar uzayacak sanırım. Kitap yaptığımız ve keyifle tüketildiğimiz sürece iyiyiz galiba ama.

an12

Yazarlarla aranız nasıl? Çizimini yaptığınız eserin sahibi ile hangi düzeyde bir iletişim kurarsınız? Hangi kafa yapısındaki yazarlarla çalışmak kolay, hangileriyle çalışmak zordur?

Bir noktada ense-tokat olduklarım da var, hiç iletişim kurmadıklarım da. Öncelikle, eğer bir yayınevi ile çalışıyorsam, yazarla kitap bitene kadar hiç konuşmamayı tercih ediyorum. Editör, sanat yönetmeni, yayıncı aramızda köprü olduğu sürece işler tıkır tıkır ilerliyor genellikle. Kitap bitince ama, sanal ya da gerçek, bir şekilde kucaklaşıyoruz. Avustralya'da yayıncılarla genel olarak böyle çalışıyoruz zaten. Onlar da bu şekilde tercih ediyor.

an13
Ben ayrıca self-publisher denilen, kendi kitabını kendi yayınlayan yazarlarla da bolca çalışıyorum. Eşimle berabar self-publisher'lara (Türkçesini bulamadım bu terimin, kusura bakmayın) hizmet verdiğimiz bir şirket yürütüyoruz. Başka çizerlerle de çalışıyoruz. Orada bazen çizer, bazen proje yöneticisi, bazen sanat yönetmeni oluyorum yerine göre. Çizer şapkamı çıkarıp diğer tarafa geçtiğim zaman, yazarla çizerin arasında bir köprü olmanın ne kadar gerekli olduğunu her seferinde tekrar anlıyorum.

Gerçekten de kimileriyle çok kolay ilerliyor süreç, kimileri biraz daha uğraştırıyor. Ben de zaman içinde kiminle nasıl çalışmam gerektiğini öğrendim. Doğru iletişimle her şey çözülüyor. Biraz kaçamak cevap verdiğimin farkındayım. Yazarlarımın/yayıncılarımın çoğu Türkçe bilmiyor olsa da kafa yapısı ayrıntılarına girip onları işaret ediyormuş gibi görünmek istemem. Süreç içinde zaten epey iletişim kuruyoruz. Sonuçtan mutlu olmayan bir yazarım ya da yayıncım olmadı şimdiye kadar. (Ya da o kadar tatlılar ki, memnuniyetsizliklerini bana belli etmiyorlar!)

an14

Yayınevleri ile aranız nasıl? Muhatabınızdan ne bekler, ona ne avantajlar sunarsınız?

Netlik beklerim. Sözleşme diye çok kıymetli bir olgu var. Kimin kimden ne beklemesi gerektiği açıkça yazdığı, ve herkes rolüne sadık kaldığı sürece, aramızın iyi olmamasını gerektirecek hiçbir şey olmaz. Avantaj sunmaktan kastınız ne bilmiyorum ama "bir kitap çizdirene bir kitap da benden" gibi bir kampanyamız yok tabi.:) İşimi zamanında teslim ederim. Süreç boyunca görüşlerini alırım. İsteklerini dinlerim. Önerilerimi saygılı bir şekilde iletirim. Bunları sunduğum avantajlar olarak listelemek istemem çünkü karşılıklı iş yapan herkesin uyması gereken temel prensipler bunlar.

an15 Çocuklarla aranız nasıl? Onlardan fikir alır mısınız?

Fikir almıyorum. Uzak durduğum bir şey değil ama pek fırsatım olmadı aslında. Genellikle uzaktan seviyorum kendilerini.:) Etrafımda da çok fazla çocuk yok. Ama 2,5 yıldır ben de bir anneyim. Sanırım yakında en büyük eleştirmenim o olacak.

Bir çocuk kitabını çizerken hedefiniz nedir, hangi konularda kendinizi sorumlu hissedersiniz?

an2 Metni kopyalayan değil de, genellikle yeni bir katman katan resimler yapmak hedefim. Evet, yazar bir hikaye yazmış ve bu kitaptaki sözcükleri okuyunca onu duyacağız. Peki resimlere bakınca ne duyacağız? Yazanlarla tamamen aynıysa o kitap benim için tam olmamıştır. Eğer çocuk kitabı okumayı bitirince tekrar okumak isterse ve bu seferki tecrübesi bir öncekinden farklı olduysa bu benim için bir başarıdır. Genellikle arkaplanlara küçük karakterler serpiştirip onlar için minik hikayeler uydurmaya çalışıyorum bu yüzden. Bunlar tabi resim-kitap dediğimiz bol resimli kitaplar için geçerli.

İyi bir okur musunuz? Çizime başlamadan önce metni nasıl okursunuz? Sonrasında işiniz bitene kadar, kaç defa daha okursunuz? Bu işi yapıyor olmak okuma alışkanlıklarınızı etkiledi mi?

Zaman zaman iyi bir okurum, zaman zaman epey kötü. Ama resimleyeceğim kitabı ıncık cıncık okurum. Kafamdaki resimlerle tekrar okurum, onları değiştirip tekrar okurum. Storyboard yaparken okurum. Eskiz yaparken okurum. Her şey bitince yine okurum: O da ne?! Burada köpek balığı yokmuş ki, balina çizmem gerekiyormuş!!! Şaka şaka, bu başıma gelmedi ama defalarca okuduğum halde gözümden kaçan şeyler oldu bazen. Belki o kadar da iyi okumuyormuşum.

an3

Bu işi yapıyor olmakla ilgili olabilir, emin değilim, bazen kitap okurken zihnimde sadece resimler dönüyor. Beynimin bir tarafı kitabı okumaya devam ederken, diğer tarafı 3 sayfa önce okuduğu bir cümlenin etkisiyle başka dünyalara gitmiş oluyor. Sonra hooop geri dönüp baştan okuyorum. Bazen aynı sayfaları defalarca! Resim-kitap okurkense bazen okuduğumu zannedip aslında sadece resimlere bakarken buluyorum kendimi.

Çocuk kitaplarını çizerken sizi en çok zorlayan nedir? Tıkandığınız olur mu, sizi neler besler?

Beni neyin besleyeceğini de neyin tıkayacağını da asla kestiremiyorum. Tıkandığım oluyor elbette. Sonra yapmaya çalıştığım şeyi bırakıp başka bir projeyle ya da bambaşka bir şeyle ilgileniyorum. Geri döndüğümde genellikle çözülmüş oluyorum.

an4 Beni zorlayan şey her seferinde bir öncekinden daha iyi bir iş çıkarmaya çalışmak, ve bunun birçok zaman olamadığını görmek olabilir. Bir de zamanın çok hızlı akıp geçmesi ve her bir kitaba istediğim kadar vakit ayıramıyor olmak. Zaman içinde tecrübem arttıkça hızlanırım diye düşünüyordum ama hiç de öyle değilmiş. Gözüm geliştikçe ellerime daha çok iş çıkarıyor. Hain gözler!

Okuyup çizmemeye karar verdiğiniz ya da istemeyerek çizdiğiniz metinler oldu mu? Olduysa size bunu hissettiren neydi?

Evet, ikisi de oldu. Paraya ihtiyacım olduğu dönemlerde hikayesini hiç sevmeden resimlediğim kitaplar var. Hatta adımın yazmadığı, portfolyomda görmeyeceğiniz, sırf bir an önce bitsin diye motor takıp resimlediğim kitaplarım var. İstemediğim için geri çevirdiklerim de oldu. Genellikle dini içerikli kitaplardı bunlar. Din kavramından, felsefesinden, ya da bütün dinlerden bahsederse pek sorun yok, ama herhangi bir dinin güzellemesini yapan kitapların çocuklar için uygun olmadığını düşünüyorum.

an5 Bugüne kadarki en iyi işinizi görmek istesek bize hangi kitabın ismini verirsiniz?

Kararsızım aslında ama yakın zamanda Türkçe'ye çevrildiği için "Her Şeyin İlki" diyeceğim. Resimler metinlerin tam zıttını anlattığı için eğlenceli buluyorum. Yaptığım en iyi resimler değil belki ama resimlerle hikayeye en çok katkıda bulunduklarımdan biri olabilir.

Hayalinizdeki proje/iş ya da mesleğinize dair en büyük hayaliniz nedir? "Ben yapsaydım" dediğiniz işler oldu mu? Hadi aksini de düşünelim; işinizin geleceğine dair endişeleriniz var mı?

En büyük hayalim ellerim kalem tutamayacak kadar yaşlandığımda gelen teliflerle geçimimi rahatça sürdürebilmek. Onun dışında, her kitap bittiğinde bir sonraki kitabımı çok çok çok sevmeyi hayal ediyorum. Sonra yine normal seviyorum.

an6 Okuduğum hemen her kitaba "ben yapsaydım" diyebiliyorum. Ama yani ne çizgim onlara uyar, ne de aslında yapılmış versiyonlarından şikayetçiyim. Roald Dahl kitaplarını Quentin Blake'den kıskanmak mesela!:) Ya da Olivier Jeffers'ın ya da Jon Klassen'in…. Bir dakika! Gizli kıskançlıklarımı sormamışsınız ki!

İşimin geleceğine dair endişelerim oluyor tabi. Bir gün unutulup gideceğim, kimse bana kitap resimletmek istemeyecek gibi hissediyorum. Belki de bir gün AI teknolojileri hepimizin yerini alacak, ve mesleğimiz toptan yok olacak! Bir an önce köşeyi dönmenin yolunu bulmalıyım! J

an7

an8 an9


Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 18.01.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 01.02.2023 19:46
1027

A. Erkan AKAY Hakkında

A. Erkan AKAY

1981 İstanbul doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. 2008 yılından bu yana Konya'da yaşamaktadır. İki evlat babası, iki evlat amcası, ikisinin de eniştesidir.

Spora, edebiyata ve küçükleri eğlemeye ilgisi çocukluğundan beri devam etmektedir. 2012-2020 yılları arasında Bilgin Atıcılık Spor Kulübü Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği, 2015-2020 yılları arasında Türkiye Atıcılık Federasyonu Teknik Kurul Başkanlığı, 2017-2020 yılları arasında Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezleri Atıcılık Komisyonu Üyeliği ve İl Branş Sorumluluğu görevlerini yürüterek ulusal ve uluslararası düzeyde başarıya ulaşmış birçok sporcunun yetişmesine katkıda bulunmuştur. Destek AFAD gönüllüsüdür.

2017 yılında, kardeşinin bir hayali olan “Hayallerin Karın Doyursun” isimli kitaba katkılarından sonra, hep arzuladığı çocuk kitapları yazımının önü açılmıştır. Yayımlanmış 14 kitabı bulunmaktadır. Edebistan, Eğitim Her Yerde, Dilhane, Masal Dergisi gibi çeşitli sanal dergilerde, Hece ve MEB Özel Eğitim Çocuk Dergisi gibi matbu dergilerde deneme, makale ve şiirleri yayımlanmıştır.

Farkındadır ki her yazılan okunmaz ama okunanlar da ancak yazılanlardır. Yaşadıkça anlamını kaybeden sonsuz sözler arasından zarurî olanlara tutunuyor.

Dualarınızı bekler.

A. Erkan AKAY ismine kayıtlı 147 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 10 kitap bulunmaktadır.

Twitter Facebook Instagram mastodon/Threads LinkedIn YouTube Kişisel Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com