Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Melek Özlem Sezer
Sizi çocuklar için yazmaya yönelten nedir?
Çocukluğun özünü sevmem ve çocuk edebiyatından çok zevk almam.
Çocuklar için yazmanın yetişkinler için yazmaktan daha zor olduğuna inanıyor musunuz?
Kesinlikle. Bütün bir hayat çocukluk üzerine inşa ediliyor. O nedenle sözümüzü kırk imbikten geçirmek zorundayız. Ayrıca çocuğa uyun olabilmesi için teknik olarak kimi zorluklar içeriyor.
Çocuklara hitap eden metinlerinizde "olmazsa olmaz"ınız nedir? Sizce yazma sürecinizde bu ölçütünüz değişebilir mi?
Benim için en önemlisi zevk vermesi. Ve bu ölçüt asla değişmez. Çünkü zevk alınmadığı takdirde söyleyeceğimiz hiçbir şey adresine ulaşmaz.
Çocuk edebiyatının ülkemizde ve dünyadaki gelişimini takip ediyor musunuz? Diğer yazarları okur musunuz? Gidişat nasıl?
Elden geldiğince. Özellikle hayran olduğum Picture booklar için. Gidişat ise büyüleyici. Dünyanın geliştiği hissini bir tek bu kitaplarda böyle coşkuyla yaşıyorum.
Yazarken edebî kurgu ve dile mi yoksa öğreticiliğe mi ağırlık veriyorsunuz? Sanat mı eğitim mi?
Her şey denge ve doz içinde olmalı. Bütün öğelere ayrı ayrı çok uğraşıyorum.
Çocuk edebiyatı hakkında genel kabul görmüş ama katılmadığınız klişeler var mı? Rahat olabilirsiniz biz bizeyiz.
Ana karakter özelliklerine baktığımızda, çocuk edebiyatını klişeleri yıkma dinamikleri nedeniyle çok seviyorum. Öte yandan klişenin dibini görmüş o kadar çok çocuk kitabı var ki. İşte ben zaten çocuk edebiyatının o klişelerden çıktıktan sonra başladığını düşünüyorum. Seslenilen kitlenin özel konumu nedeniyle, örneğin algılama düzeyleri ya da yaşam deneyimleri gibi açılardan çocuklara yazmanın benim de sağlıklı bulduğum pek çok yasası var. Bunlardan bir tek yaş grubuyla olan kriterin kişiye göre değiştiğine inanıyorum.
Çocuk kitapları yayıncılığında sizce en büyük eksiğimiz nedir? Bilgisayarda açtığınız boş dosyadan kitabınız okurun eline ulaşana kadar hangi basamak sizi en çok zorlar?
En önemli sorun yayın alanında yetkin insanların azlığı. Yayınevinde sağlam bir ekip varsa, zaten doğru olan yerini bulacaktır.
Yazdıklarınızla çocuklara erişebilmenin bir ön şartı var mıdır? Çocuk sevmek, çocuk sahibi olmak, çocuklarla iyi anlaşmak gibi.
Ben çocukluğun özünü sevdiğim için yazıyorum en çok. Ama evet çocuk sevmek önemli ama daha da önemli bir şey var, çocukları yazarlıktan elde edeceğin çıkarlardan ve egondan daha çok sevmek.
Çocuk kitaplarında ne görürseniz sizi rahatsız eder? Çocuk hayatının da gerçeklerinden olan olumsuzluklarla kitabınızın içeriği arasındaki dengeyi nasıl belirlersiniz?
Tüm yapay, ayrımcı, didaktik, basma kalıp, özensiz, taklit öğeler beni çıldırtıyor.
Okuyan çocuğun daha iyi bir insan olacağına dair elimizdeki dayanak nedir?
"İyi insan olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır." diye bir laf var ki bence de çok doğru. Okumak, hayata daha geniş bir perspektiften bakmayı ve başkalarının hikayelerini de anlamayı içerdiği için adalet duyarlılığı sağlıyor kanımca. En azından öyle olmasını umut ediyoruz.
Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuk okumalarına katkısı gerekli veya yeterli mi? Çocuk bu konuda yönlendirilmeli mi, nasıl yönlendirilmeli, kitap nasıl seçilmeli ve okunmalı?
Elbette. Yoksa çocuk kitaba nasıl ulaşacak?
Okurlarınızla buluşuyorsunuzdur. Hangi çocuk sizi heyecanlandırır? Çocuklardan beklentiniz nedir?
Çocuk ya da yetişkin fark etmez ki ben sıcakkanlı, neşeli, doğal ve açık yürekli insanları seviyorum.
Modern pedagojiyle aranız nasıl? Geleneksel yöntemlerle modern pedagoji arasında nerede duruyorsunuz? Yazdıklarınızda hangisinin ağırlığı daha fazladır?
Psikanalizle çok yakından ilgileniyorum ki tüm analizlerde dönüp dolaşıp geldiğimiz yer çocukluk oluyor. Modern pedagojinin yanı sıra yetişkin travmalarının çocukluktaki kaynaklarına bakmak da sorumluluklarım açısından beni etkiliyor.
Bugünün yazarları kalıcı eserler bırakabilecek mi? Sizce çağdaşlarınızdan kim yüz yıl (yüz çok olduysa elli diyelim) sonra da okunur?
Her her zaman her dönemde kalıcı yazarlar çıkmıştır. Diğerleri elenip gittiği için sanki geçmişte az yazar varmış yanılgısına kapılıyoruz. Bugünden yarına da aynı eleme olacak tabii. Ama bu konudaki kehanetlerimi kendime saklamak istiyorum.
Yetişkin bir yazarın bugünkü çocuğun diline, düşüncesine sahip olması mümkün müdür, gerekli midir? Farklı kuşakların bağını koruyabilmek için dünyalararası bir köprüye mi yoksa tek dünyalaşmaya mı ihtiyaç var?
Çocuk diline sahip olması gerekmiyor, çocuğa görelik ilkesine göre yazma becerilerine ve çocuk dünyasını hissetmesi hatta zaten içinde yaşatıyor olması gerekiyor bence.
Günün şartları ve çocuk edebiyatının ticarîleşmesi sizi korkutuyor mu? Okumak bir lüks, yazarlar marka, okurlar müşteri olmaya doğru mu gidiyor? Giderse ne olur?
Beni asıl bilgisayar ve telefonun rekabeti korkutuyor. Ekonominin gidişatı ise yalnızca okuma değil tüm insani ihtiyaçlar açısından korkutucu. Markete gittiğimizde distopyanın içine düşmüş gibi hissediyoruz.
Sosyal medyada binlerce kitap değerlendirme hesabı var. Bunlar sizce okurları doğru yönlendiriyor mu, işe yarıyor mu? Kitap incelemeleri, değerlendirmeleri, eleştirileri noktasında neredeyiz? Takip ettiğiniz, çocuk kitaplarını değerlendiren bir mecra var mı?
Yüz binlerce takipçisi olan okuyan anne hesabı var instagramda. Benim rastladıklarım oldukça özenliydi ve bu ilgiyi umut verici buluyorum. İyi Kitap dergisini takip ediyorum ama beni en çok güvendiğim arkadaşlarımın önerileri heyecanlandırıyor.
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 21.09.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 09.08.2022 23:49