Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Merve Yurtsever, Söyleşi, A. Erkan AKAY

Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Merve Yurtsever yazısını ve A. Erkan AKAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsi

Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Merve Yurtsever

07.12.2022 09:00 - A. Erkan AKAY
Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Merve Yurtsever

Sizi çocuklar için yazmaya yönelten nedir?

Disleksinin Sesi kitabımla disleksili çocukların ve ailelerinin yalnız olmadıklarını hissettirmek, yaşatılanların onların üzerindeki etkilerini sunmak, sesleri olarak anlaşılmalarını sağlamak amacıyla çıktım yola. Ben disleksili çocuklar için yazıyor gibi gözüksem de aslında tüm çocukların birbirlerini anlayabilmesini, farklı olanı dışladıkları takdirde onun iç dünyasında yaşadıkları hakkında empati yapabilmelerini, hayatı sadece kendileri için yaşamaktansa ötekileştirilmiş çocukların yüzlerinde oluşturacakları gülümsemeyle yaşamın çok daha huzur verici olduğunu hissetmelerini istiyorum.

Çocuklar için yazmanın yetişkinler için yazmaktan daha zor olduğuna inanıyor musunuz?

Evet inanıyorum. Çocuklar için yazarken çok daha hassas çok daha detaylı düşünmek gerekiyor. Ancak ben yazarken zorlanmadım çünkü benim oğlum da disleksi tanılı. Hangi durumda neler hissedeceklerini birebir yaşadığım için biliyorum. Onların anlaşılacağı umuduyla yazmak benim motivasyon kaynağımdı. Bu yüzdenden de zorlanmadım.

Çocuklara hitap eden metinlerinizde "olmazsa olmaz"ınız nedir? Sizce yazma sürecinizde bu ölçütünüz değişebilir mi?

Benim olmazsa olmazım yalnız değilim hissini vermek oldu. Beni anlayan insanlar var diyebilmelerini istedim. Disleksili çocuklar için yazdığım sürece değişeceğini sanmıyorum. Önceliğim her zaman onların kısık olan seslerini yükseltebilmek ve anlaşılmalarını sağlamak olacak.

Çocuk edebiyatının ülkemizde ve dünyadaki gelişimini takip ediyor musunuz? Diğer yazarları okur musunuz? Gidişat nasıl?

Bire bir çocuk edebiyatının içindeyim diyemem. Disleksili çocuklar için yazıyorum ve onların temel sorunlarından biri okuma güçlüğü olduğundan dolayı disleksiye uygun kitapları belirlemek için elimden geldiğince takip ediyorum. Okumaya çalışıyorum. Bu kadar çok dijital dış uyaranlarla çevrelenmiş çocuklara kitabı mecburiyetler dışında nasıl cezbedici kılabiliriz derdiyle bakılması gerektiğini düşünüyorum.

Yazarken edebî kurgu ve dile mi yoksa öğreticiliğe mi ağırlık veriyorsunuz? Sanat mı eğitim mi?

Edebi dil bana lezzet veriyor. Ve evet çoğu insanımızın bilmediği disleksi diye bir gerçek var. Bunun bilinmesini ama adından çok anlamının kavranmasını arzuladığım için ben daha çok anlaşılır olmayı hedef alıyorum.

Çocuk edebiyatı hakkında genel kabul görmüş ama katılmadığınız klişeler var mı? Rahat olabilirsiniz biz bizeyiz.

kitap

Kitaphaber gibi büyük bir platformda biz bize olmak güzelJ Hepimizin okuyarak büyüdüğü çocuk klasiklerini bugünün bilinciyle eleştirebilirim. Bu konuda Fırat Pürselim Gazete Kadıköy'de baba bana masal anlatma diyerek güzel bir yazı serisi yayınlıyor.

Çocuk kitapları yayıncılığında sizce en büyük eksiğimiz nedir? Bilgisayarda açtığınız boş dosyadan kitabınız okurun eline ulaşana kadar hangi basamak sizi en çok zorlar?

Benim yaşadığım en büyük sorunum ulaşılabilirlik oldu. Bir de hayal ettiğim bazı noktaları gerçeğe dönüştüremedim. Elimde tuttuğum gözümde canlananla aynı değildi. Bu noktada yayınevine bir şey diyemem tabiikî. Artan maliyetler engeldi.

Yazdıklarınızla çocuklara erişebilmenin bir ön şartı var mıdır? Çocuk sevmek, çocuk sahibi olmak, çocuklarla iyi anlaşmak gibi.

Evet, özel bir konuda yazdığım için kesinlikle bir bağ olduğunu düşünüyorum. İyi bir gözlemci ve dinleyiciyimdir. Bunu avantaj olarak kullanıyorum. Onlarla sohbet etmek, neye nasıl tepki verip, neden yaptıklarını keşfetmek beni yazmaya daha çok itiyor.

Çocuk kitaplarında ne görürseniz sizi rahatsız eder? Çocuk hayatının da gerçeklerinden olan olumsuzluklarla kitabınızın içeriği arasındaki dengeyi nasıl belirlersiniz?

İçeriğinde istismar olan hiçbir şeye tahammül edemiyorum. Korkuyu, endişeyi tertemiz yüreklere ekenlere de çok sinirleniyorum. Aslında benim kitabımın içeriği kurmacadan uzak, birçok kısmı da hayatın olumsuz gerçeklerinden oluşuyor. Gerçekte yaşananları kaleme aldım. Dezavantajlı bir gurup ve seslerinin duyulmasına ihtiyaçları var. Acı ama bilinmesi gerekenler var. Dengeyi ise olumsuz olanı nasıl olumluya çevirebilirizi sunarak kurmaya çalıştım.

Okuyan çocuğun daha iyi bir insan olacağına dair elimizdeki dayanak nedir?

Şüphesiz okudukları her insanı şekillendirir. Okunan her kitap çocuğu daha iyi insan yapar diyemem. Ne okuduğuna bağlı diyebilirim.

Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuk okumalarına katkısı gerekli veya yeterli mi? Çocuk bu konuda yönlendirilmeli mi, nasıl yönlendirilmeli, kitap nasıl seçilmeli ve okunmalı?

Gerekli ve evet yönlendirilmeli. Çocuk bildiği kelime sayısı kadar düşünebilir. Düşünce yapısını geliştirebilmek için yeni, farklı kelimelerle muhatap olmalıdır. Bu ayrımı çocuk tek başına yapamaz. Ve doğal olarak her zaman kolay olana yönelir. Oysa gelişimi için zorlanmaya ihtiyacı vardır. Ben kitapçılarda, kütüphanelerde çocukları dolaştırıyor ve nelere ilgileri olduğunu uzaktan gözlemliyorum. İlgisini çekmeyen bir kitabı çocuğa sunmak okumaya olan bağının uzaklaşmasını sağlar ancak. Ergenlik dönemine giren çocukların da okumalarının çeşitlenmesi gerektiğine inanıyorum. O vakte kadar okuma alışkanlığı ve sevgisinin oturmuş olması gerekiyor zaten. Bu alışkanlık da farklı alanları daha kolay kabul etmesini sağlıyor.

Okurlarınızla buluşuyorsunuzdur. Hangi çocuk sizi heyecanlandırır? Çocuklardan beklentiniz nedir?

Okurlarımla buluşmak beni daha çok yazmaya itiyor. Benim kitabım çocuklar tarafından da yetişkinler tarafından da okunduğu için her ikisi de beni ayrı heyecanlandırıyor. Çocuk okurlarımdan disleksi tanısı alanlar oluyor. Hemen hepsi "Beni anlatmışsınız. Bunları sadece ben yaşamıyormuşum." diyor. Gözlerindeki ışıltı ve fark edilir olduklarını hissetmeleri beni derinden etkiliyor.

Modern pedagojiyle aranız nasıl? Geleneksel yöntemlerle modern pedagoji arasında nerede duruyorsunuz? Yazdıklarınızda hangisinin ağırlığı daha fazladır?

Her ikisinin de payı var muhakkak. İkisinin ortasında durmaya çalışıyor ve doğru olanın bu olduğuna inanıyorum.

Bugünün yazarları kalıcı eserler bırakabilecek mi? Sizce çağdaşlarınızdan kim yüz yıl (yüz çok olduysa elli diyelim) sonra da okunur?

Bırakacaktır tabiikî. Geçmiş, kendi dönemlerinde çok fark edilmeyen ama bugünün önde gelen isimlerinden oluşan sanatçılarla dolu. İsim olarak elbette birçok kişi vardır ama Abdullah Harmancı, Melih Tuğtağ geliyor şu an aklıma.

Yetişkin bir yazarın bugünkü çocuğun diline, düşüncesine sahip olması mümkün müdür, gerekli midir? Farklı kuşakların bağını koruyabilmek için dünyalararası bir köprüye mi yoksa tek dünyalaşmaya mı ihtiyaç var?

Mümkün ve gereklidir. Çocuklar en çok okurken güldüren kitapları seviyor. Bunu sağlıklı bir şekilde sağlayabilmek için onların düşünce yapısına hâkim olmak gerek. Ve kuşaklar arası bağın kopmadan devam etmesi gerektiğine inanıyorum.

Günün şartları ve çocuk edebiyatının ticarîleşmesi sizi korkutuyor mu? Okumak bir lüks, yazarlar marka, okurlar müşteri olmaya doğru mu gidiyor? Giderse ne olur?

Günümüz şartlarında her şey ticarileşti maalesef. Okumak bir lüks değil ihtiyaç. Bu bakış açısı olan herkes alım gücü olmasa da kütüphaneleri etkin olarak kullanmayı bilir. Yazarların marka olmaya gittiğini görebiliyorum. Tanınır olan isimlere her platformda öncelik verilmesi bunun kanıtı gibi. Bir insanın her yaptığı mükemmel olamaz. Kusursuz olarak sunuluyorsa marka olarak görüldüğü ortada bence. Okurların müşteri olma meselesi ise hayatın gerçeği. Geçmişte de bu böyleydi, gelecekte de böyle olacak. Ama mesele öncelik konusuysa, günümüzde çoğu yazar ve yayın evinin neyin daha çok satacağı hesabını ilk sıraya koyduğuna şahit oluyorum. Yayın evlerini bir nebze anlayabilirim ancak yazarın bu düşünce yapısı çok acı.

Sosyal medyada binlerce kitap değerlendirme hesabı var. Bunlar sizce okurları doğru yönlendiriyor mu, işe yarıyor mu? Kitap incelemeleri, değerlendirmeleri, eleştirileri noktasında neredeyiz? Takip ettiğiniz, çocuk kitaplarını değerlendiren bir mecra var mı?

Özellikle çocuk edebiyatı için değerlendirme yapan takip ettiğim bir mecra yok. Beğendiğim yazarları ve takdir ettiğim insanları takip ediyor ve onların tavsiyelerine göz atıyorum.


Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 07.12.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 17.10.2022 23:16
763

A. Erkan AKAY Hakkında

A. Erkan AKAY

1981 İstanbul doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. 2008 yılından bu yana Konya'da yaşamaktadır. İki evlat babası, iki evlat amcası, ikisinin de eniştesidir.

Spora, edebiyata ve küçükleri eğlemeye ilgisi çocukluğundan beri devam etmektedir. 2012-2020 yılları arasında Bilgin Atıcılık Spor Kulübü Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği, 2015-2020 yılları arasında Türkiye Atıcılık Federasyonu Teknik Kurul Başkanlığı, 2017-2020 yılları arasında Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezleri Atıcılık Komisyonu Üyeliği ve İl Branş Sorumluluğu görevlerini yürüterek ulusal ve uluslararası düzeyde başarıya ulaşmış birçok sporcunun yetişmesine katkıda bulunmuştur. Destek AFAD gönüllüsüdür.

2017 yılında, kardeşinin bir hayali olan “Hayallerin Karın Doyursun” isimli kitaba katkılarından sonra, hep arzuladığı çocuk kitapları yazımının önü açılmıştır. Yayımlanmış 14 kitabı bulunmaktadır. Edebistan, Eğitim Her Yerde, Dilhane, Masal Dergisi gibi çeşitli sanal dergilerde, Hece ve MEB Özel Eğitim Çocuk Dergisi gibi matbu dergilerde deneme, makale ve şiirleri yayımlanmıştır.

Farkındadır ki her yazılan okunmaz ama okunanlar da ancak yazılanlardır. Yaşadıkça anlamını kaybeden sonsuz sözler arasından zarurî olanlara tutunuyor.

Dualarınızı bekler.

A. Erkan AKAY ismine kayıtlı 147 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 10 kitap bulunmaktadır.

Twitter Facebook Instagram mastodon/Threads LinkedIn YouTube Kişisel Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com