Gece Yarısı Kütüphanesi’ne Gazzali ile Bakmak, Edebiyat, Misafir Köşesi

Gece Yarısı Kütüphanesi’ne Gazzali ile Bakmak yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Gece Yarısı Kütüphanesi’ne Gazzali ile Bakmak

13.11.2023 09:00 - Misafir Köşesi
Gece Yarısı Kütüphanesi’ne Gazzali ile Bakmak

F. Zehra Aydemir yazdı...

11.yüzyılda şu an bile adından söz ettirebilecek ve tıpkı 21. yüzyılda Batı medeniyetlerinin birinde fantastik olarak kaleme alınmış roman türünden bir eserle dahi ilişki kurulabilecek derecede aklî ilimlerde ilerleyen Doğulu bir âlim olan Gazzâlî, sadece aklî ilimlerde değil, İslam âlimlerinin âdeti üzere önce nakli ilimlerde Nizâmiye Medrese'sinde müderris olacak seviyede derinleşmiştir. Onun hayatının neredeyse her anı bir yazının konusu olma potansiyeline sahiptir. Zamanının ilimlerinde eser ortaya çıkaracak kadar zekâ ve kavrayış sahibi olsa da, bunlardan öte olarak bu yazının konusu Gazzâlî'nin felsefesi özelinde kötülük teodisesi altında ortaya atmış olduğu bir düşünce olacaktır: İmkânda var olandan daha mükemmeli yoktur. Gazzâlî ne bu düşünceyi ilk ortaya atandır, ne de bu düşünce onunla birlikte son bulmuştur. Bununla birlikte gerek İslami ilimlere olan hâkimiyeti ve gerekse konuyu daha sistematik biçimde ele almasından dolayı onun düşüncesinden yola çıkmayı uygun gördüm.

Hocası Cüveynî'nin "derin bir deniz" olarak ifade ettiği Gazzâlî'nin teodisesine, dolayısıyla kötülük problemine bakmadan önce Gece Yarısı Kütüphanesi kitabının oluşumuna temel olduğunu düşündüğüm noktalara bir bakalım. Öncelikle bahsi geçen kitabın yazarı olan Matt Haig'in uzun yıllar boyu psikolojik rahatsızlıklar yaşadığını Gece Yarısı Kütüphanesi'nden sonra basılan, Rahatlama Kitabı olarak Türkçe'ye çevrilen kitabından anlıyoruz. Görünen o ki uzun yıllar anksiyete ve depresyon rahatsızlıklarından mustarip olan yazar, Gece Yarısı Kütüphanesi'nin temelinin felsefeye dayandırmıştır. Nitekim yazar kitabın pek çok yerinde felsefeye değinmiş. Ayrıca kitabın ana karakteri olan Nora Seed, olası hayatlarının birinde üniversitede felsefe dersleri veren bir akademisyen olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca bu hayatında evcil hayvanı olan köpeğe Platon adını vermesi de cabası. Bunun dışında yaşamakta olduğu hayatında ve Gece Yarısı Kütüphanesi'ne olan yolcuğunda da bir takım filozoflardan ve felsefe öğretilerinden iktibaslar görüyoruz.

Gelelim Haig'in kitabın ana karakteri olarak seçtiği Nora'ya. Pek çok kişi gibi Nora da hayatında farklı alanlara ilgi duymuş ve bir şans mı, yoksa şansızlık mı bilinmez, neredeyse tamamında da başarılı olmuştur. Pek çok şeye potansiyeli olan bir insanın seçim yapmakta zorlanması tanıdık gelmedi mi? İşte pek çok alanda başarılı olma potansiyeli olan Nora, bunlardan hiçbirini seçmemiş olmanın pişmanlığını yaşadığı bir anda intihar etmeye karar verir. Bir şekilde ölmez ve kendisini Gece Yarısı Kütüphanesi'nde, yaşamakta olduğu hayatından tanıdığı Elm Hanım'ın karşısında bulur. Bu özel kütüphanedeki her bir kitap, Nora'nın potansiyeli olup da yaşamadığı hayatları temsil etmektedir. Bunları imkânda var olma potansiyeli olan diğer yaşamlar olarak düşünebiliriz. Neticede Nora tercih etmediği için pişman olduğu hayatlara birer birer yolculuk yapar fakat hiçbiri, istediği hayat değildir. Hatta en ideal olduğunu düşündüğü hayatında dahi kendini huzurlu hissetmez ve nihayetinde intihar ettiği geceye geri döner. İntiharı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Her şey aynı gibi görünse de Nora değişmiştir ve imkân dâhilinde olan bütün hayatlarını gördükten sonra bu hayatının en iyisi olduğuna karar vermiştir: Yaşamakta olduğu hayatı olabilecek en mükemmel hayattır ve Nora eğer daha iyisini istiyorsa bedel ödeyip mücadele etmelidir.

Şimdi tekrar imkânda var olandan daha mükemmeli yoktur düşüncesine dönelim. Bu düşünce; felsefe tarihi boyunca tartışılan ve kötülük probleminden hareketle yola çıkan bir teodisedir. Buna göre filozoflar şunu tartışmıştır: Her şeye gücü yeten Tanrı nasıl oluyor da kötülüğü yaratıyor veya olmasına izin veriyor? Buna göre ilk olarak kötülük nedir sorusunun cevabını açıklamak gerekmektedir.

Kötülük genel itibariyle acı veren her şeydir. Filozoflar kötülüğü doğal, ahlaki ve metafizik kötülük olarak sınıflandırmış ve bu şekilde açıklamışlardır. Gazzâlî ise konuya daha çok bütüncül olarak bakar. Şöyle ki Gazzâlî kötülük ve iyilik kavramlarının göreceli olduğunu ve kötülüğün de iyiliğe ve olması gerekene dâhil olduğunu savunur. Kötülüğün izafiliğini bir topluluğun topraklarını genişletmek için başka bir topluluğa saldırmasından örnek verebiliriz. Buna göre topraklarını genişletmek isteyen A toplumu, onların açısından bakıldığında iyi bir eylem gerçekleştirmektedir. Fakat sırf topraklarına toprak katmak için A toplumunun kendisine saldırdığı B toplumuna göre bu yapılan gerçekten çok kötüdür. Bu konuda örnekleri arttırmak mümkündür. Ya da ahlaki gelişim kuramlarında örnek olarak kullanılan Heinz dilemmasında, Heinz'in karısı için ilacı çalması bir takım açılardan iyi, bir takım açılardan ise kötü olarak değerlendirilebilir. Sonuç olarak Gazzâlî kötülüğün ve iyiliğin var olduğu, göreceli olduğu ve bunlara bütüncül bir açıdan bakmak gerektiği görüşündedir. Ona göre bir şeyin yaratılması, yaratılmamasından iyidir ve Allah'ın bizim anladığımız şekilde kötülüğü yaratması, iyiliğin anlam bulabilmesi için iyi ve gereklidir.

Gazzâlî'nin imkânda var olandan daha mükemmeli yoktur düşüncesindeki kötülük meselesine insanın özgürlüğü açısından da bir açıklaması vardır. Bazıları şöyle der: "Allah neden kötülüklerin işlenmesine engel olmuyor?" Daha önceden bahsettiğimiz gibi, kötülük olarak atfedilen eylem başkasının iyiliği de olabilir. Buna göre Allah'ın insanın iyi-kötü bütün eylemlerine engel olması gerekir ki bana göre bu, anlamsız bir paradokstur. Bununla birlikte Allah'ın salt kötü olan bir eyleme engel olması da, insanın özgür iradesini sınırlandırmak anlamına gelir ki bu da Allah'ın dünya için koyduğu kanunlara aykırıdır. Nitekim Allah insana akıl ve özgür irade vermiştir. İnsan için yakıcılık niteliği bulunan ateşi var etmiştir. İnsan bu ateşle ısınıp yiyeceğini mi pişirecek, yoksa başkalarının evlerini mi yakacak, kendi tercihidir. Bu durumda doğanın dengesini bozup bir takım afetlere yol açan veya öyle görünmese de bir kötülük silsilesine neden olan insanın bütün eylemlerini yaratıcıya bağlaması ve "Allah neden kötülüklerin olmasına izin veriyor?" demesi oldukça toydur. Ayrıca burada dikkat çekici bir nokta daha vardır: Şöyle ki insanın her şey yolunda giderken değil de bir takım sıkıntılar anında yaratıcının varlığını hatırlaması da, onun kötülüğü yaratıcıya isnat etme içgüdüsünü ortaya koymaktadır. Her ne kadar insanın özgür iradesi konusunda bir takım görüşler ve bu görüşlerden doğan bir takım mezhepler olsa da, genel olarak şu düşünce hâkimdir: Allah'ın kötüleri kötülükleri ile baş başa bırakmasına hızlân, iyilerin iyilikleri ile başarılı olması hakkındaki durumu ise tevfîk olarak açıklanmıştır. Kelam ve felsefe ilimlerinin konusu olan bu tartışmalar oldukça derindir, bilgi sahibi olmak isteyenler için pek çok kaynak mevcuttur.

Şimdi Gece Yarısı Kütüphanesine geri dönelim. Nora'nın yaşadığı kötülüklere, zorluklara; seçimlerinden dolayı duyduğu pişmanlığa hayatının tamamını içine alacak şekilde bütüncül olarak baktığımızda, bunların var olan en mükemmel hayatı için gerekli aşamalar olduğunu söyleyebiliriz. Zira bana kalırsa kitabın yazarı Matt Haig'in pek çok dile çevrilen ve çok satan romanlarını yazmasında, müstakil olarak bakıldığında kötü gibi görünen anksiyete ve depresyonun oldukça etkisi olmuştur, diyebiliriz. Yazarın Nora için var olma potansiyeli olan bütün o hayatları anlatmak için kullandığı kütüphane metaforunu da etkileyicidir. Nitekim dinlerde var olan kitap, yazgı gibi kavramları kullanan yazarın felsefe yanında dini kitaplardan etkilenip etkilenmediğini merak etmekteyim. Bana göre Matt Haig, eserinde başka felsefi öğretilerle birlikte imkânda var olandan daha mükemmeli olmadığı şeklindeki öğretiyi de işlemiştir. Onun felsefeye olan ilgisinden anlaşıldığı kadarıyla, Gazzâlî'den yüzyıllar sonra yaşamış ve bu fikri Batı'da savunmuş olan Leibniz'in "Mümkün dünyaların en iyisi" düşüncesinden etkilendiğini söylemek pek de isabetsiz olmaz. Hatta iyimserlik felsefesi olarak bilinen bu öğretiyi Platon'a dayandıranlar da mevcuttur.

Netice olarak yazarın psikolojik ve sair rahatsızlıklarından beslenen ve nihayetinde dünya çapında bir şöhret sağlayan bu eserin, Gece Yarısı Kütüphanesi/Nora Seed karakteriyle bir nevi kendisini anlatan Matt Haig için mümkün dünyalarının en iyisini sağladığını söylesek, yanılmış olur muyuz?

Gece Yarısı Kütüphanesi
Matt Haig
Çev.: Kıvanç Güney
Domingo Yayınevi
2022 Şubat
282 Sayfa


Yararlanılan Kaynaklar

  • Selahattin Akti/ Gazzâlî ve Leibniz Optimizminden Kant'ın Otantik Teodisesine Kötülük Sorunu
  • Uğur Ak/ Gazali'de Kötülük Problemi
  • Mehmet Fatih Elmas/ İyiyle Dönüşmek, İyiye Dönüşmek: Platon'da İyinin Yüksekliği Üzerine Bir İrdeleme

Video

  • Prof Dr Hasan Özalp/ Gazali Düşüncesinde İlahi Adalet (Mümkün Dünyalar Teodisesi)
  • Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün/ Allah Mutlak İyi İse Neden Dünyada Kötülüğe İzin Veriyor?
  • Prof. Dr. Ömer Türker/ Gazali: Kuşku, Yöntem ve Eleştiri

Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 13.11.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.11.2023 19:25
728

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1021 yazı bulunmaktadır.