İki Dünyanın Birleşimi: Evlilik

Toplumsal eylem biçimleri makro ve mikro ölçekte zuhur eden, insanlar arasındaki etkileşimi arttıran, bir nevi etkileşimin de kaynağı olan hareketlenme biçimleridir. Bu hareketlenme biçimleri yaşadığımız dünyada bir gerekliliktir. Etkileşime geçtiğimiz kişi ve hareket alanını gerçekleştirdiğimiz mekân, sosyal bir varlık olarak bizleri çepeçevre sarar. Sarıldığımız bu evrende çeşitli örüntü biçimleriyle insan olduğumuzun sürekli hatırlatılmasıyla karşı karşıyayız. Eylemler çeşitli biçimlerde tanımlanmaktadır. Harold Garfinkel, Sosyolojik Bakış, Toplumsal Eylemin Genel Sebepleri isimi eserinde "önceden planlanmış olan yani önceden düşünülmüş bir projeye dayanan davranış, içsel ve dışsal olmasına bakılmaksızın" eylem demek gerektiğini belirtmiştir. Gerçekleştirme niyeti yoksa öngörülen içsel eylem "hayal kurma" olarak değerlendirilirken gerçekleşme niyeti varsa maksatlı bir eylem ve performanstan bahsetmek mümkün olmaktadır. Her eylem kendi iç dinamikleri açısından bireysel ve toplumsal yansımaları barındırır. Gerçekleşen eylemle farklı sosyallik formlarının izini sürerek eyleyenlerin farklı sistem alanlarında nasıl bir tutumla ve ne derece iştirak ederek bu eylemi gerçekleştirdiğinin izni sürmek mümkündür. Gerçekleştirilen eylemler farklı kültürel kodlar ve sosyallikler içerdiği için kimi zaman genele yayılan kimi zaman belirli bir grup tarafından onaylanan kimi zaman ise sadece bireyi ilgilendiren usullerde gerçekleşir. Geneli ilgilendiren ve tüm toplumlarda bir anlamı olan "evlilik" olgusu bu eylemlerden biridir.
Evlilik, insan hayatında doğumla başlayıp ölüme kadar devam eden sürecin en önemli aşamalarından biridir. İnsan neslinin devamı, evlilik olgusunun gerçekleşmesine ve aile çatısının kurulmasına bağlıdır. Bir yaradılış gereğidir evlilik. Neslin devamı, değerlerin aktarımı, bireysel ve toplumsal anlamda sürdürülebilirliğin istikrarı için evlilik bir zorunluluktur. Evlilik ile insan, kalesini kurmaktadır. Her toplum kendi kodlarıyla evlenme biçimleri kurgular. Bu biçimler, bireylerin doğmuş olduğu ve "habitus" olarak adlandırılan çevrenin "baskı unsurlarıyla" kurgulanır. Bununla birlikte toplumsal değişme sürecinde endüstrileşme, kentleşme, popüler kültür gibi etmenlerle evlilik biçimlerde farklılaşmalar/ayrışmalar oluşabilmektedir.
Evlilik, iki hayatın birleşmesi olarak tanımlanırken içerisinde birçok ritüeli barındırır. Evlilik usul olarak tüm toplumlarda benzer şekiller gösterse de ritüeller bakımından birçok farklılıklar taşımaktadır. İsteme merasiminden sonra "söz kesilmesi" ile bağlanan söz, nikâh ahdi (dini ve resmi) ile birbirine bağlanan çiftin bu birliktelikleri dinsel ve toplumsal olarak tanınmış olur. Evlilik öncesinde çeyiz, kına, ailelerin birbirini tanımasına yönelik ritüellerin hepsi tecrübi bilgiler dâhilinde edinilmiş bilgilerdir. Farklı şekillerde tevarüs etse de günümüzde de varlıklarını devam ettirmektedirler. Dünyada evlilik biçimlerine baktığımız zaman, evliliğe dair birçok ritüelin de evlilik ile birlikte yeni çiftlere aktarıldığı gözlemlenmektedir. Dinsel, geleneksel, kültürel öğelerle bürünmüş evlilik biçimlerini irdelemek toplumsal bir arkeolojiye girişmek olacaktır.
Kavramlar Tarihi'nde Reinthart Koselleckt, evliliği tanımlarken insanlığın bütün tarihinde çok farklı çeşitlerde ortaya çıkan kültürel fenomen olarak duran bir kurumdur. Bu kurum, sosyal tarih açısından farklılıkları barındırmaktadır. Örneğin kırsal bölgedeki evlilik ve düğünler ile kentlerdeki evlilik ve düğünler birbirinden ayrışabilmektedir. Modern toplum ile geleneksel toplum biçimlerinde de farklılaşmalar görünmektedir. Evlilik birçok topluma göre kuralar ve yorum kalıplarıyla insanların bu sürece dâhil oldukları, bir zaruriyet, bir zorunluluk, fıtratın neticesi, huzurun ve saadetin kaynağı olarak görülmüş, her daim teşvik edilen bir eylem biçimi olmuştur.
Tüm evlilikler öncelikli olarak iki tarafın beğenisine göre şekillenir. Beğeni ölçütleri de toplumsal olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Düğün biçimlerinin değişiklik göstermesi gibi beğeni ölçütlerinin de değişkenlik göstermesi "evlilik" olgusunun eylem alanda yoğun bir ilişki ağıyla birlikte birçok ilişkisel yaklaşımı gerekli kıldığı gerçekliği söz konusudur. Özellikle Türkiye gibi coğrafya açısından birçok kültürün kesişim yerinde olan ve uzun bir tarihsel mirası olan toplumlar açısından evlilik, evlilikle birlikte sayısını kestiremediğimiz olguları yeni nesillere taşımaktadır. Türkiye'de evlilikler diğer toplumlara göre farklılaştığı gibi kendi arasında da farklılaşmaktadır. İtalya'daki evlilik biçimiyle Türkiye'deki evlilik biçimi farklı olduğu gibi benzerlikler de mevcuttur. Yine Türkiye'deki Edirne ilindeki evlilik usulleriyle Kars'daki evlilik usulleri arasında benzerlikler olsa da farklılıklar da yoğun bir biçimde gözlemlenebilir keza bu durumda bölgesel durumlar da etkili olmaktadır.
Aile, sosyoloji literatüründe üzerinde en çok durulan temel kurumlardan biridir. Toplumun sahip olduğu tüm değer yargıları, normatif kurallar aile kurumu içinde ortaya çıkar. Aile, toplumun temeli, sosyalizasyonun en yoğun gerçekleştiği kurumdur. Aile sosyolojisinin temel olarak irdelediği aile konusu, evlilik biçimleri ve tipleri toplumu tanıma noktasında bir referans kaynağıdır. Evlilik eylemi, kendisiyle birlikte birçok kavramın da konuşulmasını sağlamıştır. Evlilik dolayısıyla ortaya çıkan kavramlar tematik bir sözlük ortaya koyabilecek kadar geniştir. Monogami, poligami, matrilokal, egzogami, endogami, kepir, cali gibi evlilik türleri toplumdan topluma değişen ve toplumun ihtiyaç biçimlerine göre şekillenen evliliğin zaman içinde özde aynı usul ve uygulamalarda farklılıkların oluştuğunu ortaya koymaktadır. Burada asıl olan evliliğin sürdürülmesi, insan hayatı için önemli bir eylem olduğu, zor şartlar altında da gerçekleştirilebilir olduğunu göstermek olarak da okunabilmektedir.
Evlilik, geçmişten günümüze değin hep olumlanan bir olgu olarak tavsiye edilmiş, dinimiz tarafından da önemli bir kurum olarak "kale" olarak adlandırılmıştır. Fakat son dönemde kötü niyetlilerce alanı işgal edilmeye başlanan bir saha olmuştur. Küresel güçlerin kötü emellerine kurban edilmek istenen "aile kurumu", birçok açıdan saldırı altındadır. Düşünce ve bilim alanından popüler kültüre değin, bilinçli bir şekilde "aile" olgusu kötülenmekte yahut farklı aile modelleri ile bu olgu değersizleştirilmeye çalışılmaktadır. Mustafa Merter, Hekaton'la Son Tango eserinde küresel güçlerin aileyi ifsad/yok etme, insanlığı yeniden yapılandırma projesini açıkça ortaya koyarak, aile üzerine yapılan kötü emelleri çalışmaların ne durumunda olduğu hususunda dikkatleri tekrardan "aile" üzerine çekmiştir. Küresel çapta aileye yönelik olumsuzlama çalışmaları ve aileyi ifsad projesi Merter'e göre beş ana maddede incelenebilir. Birinci cephe terbiyenin ortadan kalkması, ikinci cephe kadınların erkekleştirilmesi-anneliğin ortadan kaldırılması, üçüncü cephe baba otoritesinin/figürünün ortadan kaldırılması, dördüncüsü cinsel sapıklıkların teşviki, beşincisi cinsiyetsiz toplum. Tüm bu aşamalar birbirine bağlı olarak gelişmekte, birbirinin sağlamasını yapmakta, birbirine eklemlenerek zehir gücünü yükseltmektedir. 2025 yılında ülkemizde "Aile Yılı" ilan edilmesi hasebiyle ailenin öneminin sadece konuşmalarla veya yazılarla kalmaması, aileye her yönüyle destek verilmesi yönünde politikaların geliştirilerek uygulamaya konulması gerekmektedir.
Evliliğin kökenlerine dair girişilen açıklamalar evliliğin neliği üzerine büyük veriler sunacaktır. Toplumların evliliğe dair yaklaşımları, evlilik ile kurduğu anlam dünyasında gözlemlenebilmektedir. Bunun için de bir anlama çabası sözlükler üzerinden yürütülebilir. Türkçe'de bir araştırmaya göre evlilik ile ilgili altmış bir madde başlıklı sözcük-söz öbeği bulunmaktadır.
Tdk Türkçe Sözlük'te yer alan evlilik kavramına ilişkin adlar eylemler taranarak yapılan çalışmada 581 ad ve eylem geçtiği görülmektedir. (Bunun için örneğin ev, evdeş, evdeşlik, evlenilme, hatun, birader, evlat, ayvaz, refik, refika, zevce, sultan, alyans, erkekevi, kaynata…) Sözlüklerdeki "evlilik" ile ilgili sözler, anlamlar bir milletin o kavrama-olguya dair önemini de göstermekte, onunla kurduğu ilişkinin, anlam boyutunun durumunu da gözler önüne sermektedir. Evlilik insan fıtratını bir gereği olarak sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve dini bir değer olarak her daim önemle vurgulanan bir kurumdur. Günümüzde aileyi ifsad etme projelerinde hedef alınan bu kurum, nikâhla bir araya gelen kadın ve erkeğin hem açık hem de gizli bir anlaşması, hem bireysel hem de toplumsal uzlaşılarının sonucudur. Evlilik her ne kadar kadın ve erkek arasında geçse de bu birleşmenin ardında; din, ahlak, hukuk, örf, adet gibi sosyo-kültürel ve sosyo –ekonomik olgular etkilidir. Evlilik çoğu toplumda iki akrabalık grubuyla ilişkilidir. Karşılıklı iş bölümü, iş birliğini zorunlu kılar. Bu nedenden dolayı evlilik sadece erkek ve kadının birlikte bir hayat kurması değil, onların ailesi ve akrabaları ile de bir tür birliktelikler kurma biçimidir. Aile bir eğitim kurumu, sağlıklı, erdemli bir toplumun kaynağı. Toplumun iyiliği ailede başlar. Ailede erdemli, ahlaklı bir nesil yetiştirmek, direkt olarak topluma etki eder. Evlilik, aile kurma, toplumsal eylem biçimleri arasında birçok unsuru bir arada taşıyan makro bir çalışma alanı olacak olgular arasındadır.
Not: Bu yazı daha önce Mostar Dergisi'nin Nisan 2025 sayısında yayınlanmıştır.
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 27.04.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 21.04.2025 10:51