Sıradışı Bir Kasaba;  Alberobello, Kara Tahta, Pelin YİĞİT

Sıradışı Bir Kasaba;  Alberobello yazısını ve Pelin YİĞİT yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Sıradışı Bir Kasaba;  Alberobello

05.12.2022 09:00 - Pelin YİĞİT
Sıradışı Bir Kasaba;  Alberobello

Bari'ye gelmeden önce araştırma yapınca şehre yakın, ilginç evleriyle ünlü bir yerin olduğunu öğrenmiştim. Mutlaka buraya gidip görmeliydik. Sadece bir saat uzaklıkta olduğunu öğrendiğimiz Trulli enen evleriyle meşhur Alberobello kasabasıydı burası.

Üç tarafı denizle çevresi Puglia bölgesinde 60 milyon zeytin ağacı olduğu söyleniyor. Bari'de konaklarken gezmek için bir günümüzü de bu şirin kasabaya ayırdık. Ama gün olarak da Pazar olduğundan Alberobello'ya gitmek bizim için zorlu bir ulaşım oldu. Buraya ulaşım için Bari merkez gardan treni kullanabiliyorsunuz. Kendinize uygun saat seçerek yola çıkabilirsiniz. Ne yazık ki pazar tren hiç yok. Tren garının hemen arkasında bir durak var.

Normalde durak da gözükmüyor ama kalabalık insanları görünce anlıyorsunuz buradan bir aracın kalktığını. Bilet içinde orada bulunan markete gidiyorsunuz. Belirli saatlerde ulaşım var. İnternette yolun bir saat sürdüğünü okumuştuk ama bu otobüsle yolculuk 2 saat sürdü.

Otobüslerde bazılarında klima yok ve sıcak havalarda mahvolarak oraya varıyorsunuz. Çünkü otobüsün uğramadığı, girmediği köy, kasaba kalmıyor.

Uzun uğraşlardan sonra geldiğiniz kasaba masal şehri gibi. Kapadokya gibi farklı büyüsü var. Yolda çok yoruluyorsunuz ama kasabaya gelince kendinizi farklı bir zaman diliminde buluyorsunuz. Onca yorgunluğa değiyor.

Beyaz badanalı evler sıra sıra ve gri çatıları koni şeklinde. Bölgenin kireç taşlarını harç kullanmadan üst üste dizerek yapıyorlarmış. Sayıları yaklaşık 1500'ü bulan evler, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde. 13'üncü yüzyılın sonlarında kral izinsiz yerleşim kurmayı yasaklamış. Yeni yerleşimler daha yüksek vergi verecekmiş. Dük Girolamo vergi ödememek için halka Trulli şeklinde evler yapmaları şartını koymuş. Vergi memurları geldiğinde yığma taş evlerin çatısı kolayca yıkılabilecekmiş. Koni şeklinde çevrilmiş, çatısız yapılar evden sayılmıyor, halk da vergi ödemekten kurtuluyormuş. Halk yıllarca vergi ödemeden yaşamış. Alberobello'daki tüm yapıların çatısında harç kullanılmaması, sadece yığma kireç taşı olması gelenek haline gelmiş. 11 bin nüfuslu kasabanın adı "güzel ağaç" anlamına geliyor. İlk dikkatimi çeken evlerin çatısındaki işaretlerdi. Hıristiyan veya şaman semboller ev halkını kötülüklerden koruması için yapılan tılsımlı işaretler olarak kabul ediliyor. Ayrıca ev sahibinin etnik kökenini de belirtiyor. Kalp sembollü evi görmenizi tavsiye ederim. Köyün tepesindeki St. Antony Kilisesi'ne de mutlaka çıkın. Hem yapı çok şirin hem de manzarası güzel.

Kasabanın beyaz badanalı, koni çatılı minik evlerinin dar sokaklarında gezmek, hediyelik eşya dükkanlarına girip çıkmak, arada bir kahve içmek için soluklanmakla geçen günümüz sonunda tekrar Bari'ye dönmüştük.

LECCE

Film platformu gibi bir kasaba olan Lecce'ye de başka bir gün gidelim dedik Şehir merkezinde bulunan trene atladık rahat yolculuk yapıp Lecce'ye vardık. Ferhan Özpetek filmlerinden adını duyduğumuz bir yerdi burası. Mine Vaganti adlı filmin birçok sahnesi bu kasabada çekilmiş. Tatil planınızı yaparken Lecce'nin ünlü koruyucu azizini anmak için 24-26 Ağustos tarihlerinde gerçekleşen, Fiera di Sant'Oronzo Festivalini göz önünde bulundurmalısınız.

Lecce şehri genellikle düzlük bir arazi olan "Salento Ovası"nın ortasında bulunuyor. Çok geniş ve düzlük bir alan olan Salento Ovası'nın kuzeyinde "Mürge platosu" ve güneyinde "Salento Serre" platosu bulunuyor. Coğrafi olarak, yarımadanın güney doğu kısmının en ucunda yer alıyor ve Adriyatik ve İyon denizleri ile çevrili Lecce sahilleri ve güzel plajları meşhur.

Biz gittiğimizde hava oldukça sıcaktı ve şehir içinde ortalıkta fazla kimse yoktu. Çoğunlukla insanlar o harika plajlara gidiyorlarmış. Tertemiz sokaklarda, dükkanlara gire çıka gezdik uzun süre. Lecce de Puglia'daki diğer şehirler gibi nüfusu 95 bin olan küçük bir şehir. 2000 yıllık tarihi var. Mimarisi barok ağırlıklı. Şehirdeki sanat eserlerinin çokluğundan dolayı Güneyin Floransa'sı diye biliniyor. Sarı taşlı binaları, dar sokakları insanı kendine hayran bırakıyor.

SANTA CROCE BAZİLİKASI; Barok tarzda bir kilise. Yapımı 1695'te tamamlanmış. Lecce'de Türk izlerinin en belirgin olduğu yer burası. Dış cephesindeki süslemelerde, 1571 yılında yapılan İnebahtı (Lepanto) Deniz Muhaberesi'nde Haçlı donanmaları tarafından esir alınan Osmanlı askerleri de işlenmiş.

SANT'ORONZO MEYDANI;Şehrin ana meydanı burası. Biz öğle saatlerinde gezdiğimiz için fazla insan yoktu ama meydandan ara sokaklara girerek serinlemeye çalıştık, kızıl duvarlar arasında dolaştık, ilginç mimariye tanık olduk. Meydanda dikkatinizi çekecek ilk şey ise meydana da adını veren Aziz Oronzo Sütunu.

Bari şehrine yakın birçok kasaba bulunuyor. Kaldığımız gün sayısı kısıtlı olduğundan sadece buraları gezdik İtalya'nın çizmesinin topuğunda. Sonra ki seyahatlerimizde farklı bölgelerine gittik. Bir daha ki yazımda İtalya'nın batısına gideceğiz…

buket


Yazar: Pelin YİĞİT - Yayın Tarihi: 05.12.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 07.12.2022 13:06
1479
Yorumlar
  • Nihan Mavilale 2022.12.11 16:33

    Nasıl güzel ve keyifli bir yazı. Bir çırpıda okudum Kalemine sağlık...

Pelin YİĞİT Hakkında

Pelin YİĞİT

1973 Kocaeli doğumlu. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü mezunu. 29 yıldır MEB'de okul öncesi öğretmenliğine devam ediyor.

Pelin YİĞİT ismine kayıtlı 17 yazı bulunmaktadır.

YouTube Kişisel