Atatürk İhtilali Üzerine Bir Kitap, Düşünce, Salih BORA

Atatürk İhtilali Üzerine Bir Kitap yazısını ve Salih BORA yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Atatürk İhtilali Üzerine Bir Kitap

27.01.2025 09:00 - Salih BORA
Atatürk İhtilali Üzerine Bir Kitap

Bütün darbeler, devrimler, ihtilaller Fransız ihtilaline dayanıyor dense yanlış olmaz. Bu cümleden sonra Fransa özgürlükler ülkesi değil demek daha bir doğru duruyor. Demokrasi beşiği olmadığı da aşikârdır. Fransa ve Fransızların armağanı "devrim"dir, "jakobenizm"dir, seçkinler yönetimidir. Bu mesele Cezayir'den Ruanda'ya dek gider. Biz bu cümleleri elbette bir amaca matuf olarak kurduk.

Merhum Ahmet KEKEÇ 30.01.2013 tarihli yazısında Mahmut Esat Bozkurt'tan bir cümle aktarmıştı: "Zamanımızın bir Alman tarihçisi, gerek nasyonal sosyalizmin ve gerek faşizmin Mustafa Kemal rejiminin az çok değiştirilmiş birer şeklinden başka bir şey olmadıklarını söylüyor. Çok doğru görüştür."[1]. Bu cümle elbette ilgili rejimden çok bu rejim üzerinden moda tabirle duyar gıdıklayan kesimlerle alakalı sorumluluklarına sahip çıkmaya çalışan ve az buçuk bir aydın olarak bizim de birkaç cümle kurmamızı gerektiriyor.

Mahmut Esat Bozkurt (1892- 1943) Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşlarındandır. 1892'de Kuşadası'nda doğdu. Babası Kuşadası'nın ileri gelen ailelerindendir. İki yıl İzmir İdadisinde okuduktan sonra, İstanbul'a gitti. 1911'de İstanbul Hukuk Mektebi'nden mezun olan Mahmut Esat, İsviçre'de Lozan ve Freiburg Üniversitelerinde eğitim gördü ve kapitülasyonlar konusunda doktora yaptı. İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinden sonra yurda döndü ve Ege Bölgesi'nde Kuvayı Milliye' ye katıldı. TBMM 1. Dönemi'nde İzmir'den milletvekili oldu. Sanırım ölene kadar vekillik, Atatürk ve İnönü dönemlerinde çeşitli bakanlıklar yaptı.

Cumhuriyet tarihinde Bozkurt-Lotus vakası olarak adlandırılan, Bozkurt adlı Türk gemisiyle Lotus adlı Fransız gemisinin 2 Ağustos 1926'da Ege Denizi'nde çarpışması nedeniyle iki ülke arasında çıkan anlaşmazlıkta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni Lahey Uluslararası Adalet Divanı'nda temsil etti. Bu davayı kazandı. (1927). Soyadı Кanunu'ndan sonra Bozkurt soyadı verildi. 1935'te Mason Localarının kapatılmasında büyük rolü vardır. Bu noktada anlatılan hoş bir hikâye de var. Ahmet Kekeç'ten yine: "Derler ki, bir tarihte Mason olmak için bir "Loca"ya başvurmuş, ret cevabı alınca "en şedit Mason düşmanı" kesilmiş. Hatta "kökü dışarıda" bu kuruluşların kapatılması için devlet ricaline birtakım telkinlerde bulunmuş."

"Atatürk İhtilali" kitabı, Kemalist topluluklar tarafından adeta kutsanır ve modernleşme sürecinin önemli bir kaynağı olarak kabul edilir. Mahmut Esat, Atatürk'ün liderlik yeteneklerini ve devrimci vizyonunu öne çıkarmaya çalışır kitapta. Dönemin siyasi ve sosyal bağlamını da düz bir algıyla ele alır. Atatürk İhtilali'nin toplumda ve devlet yapısında oluşan değişimleri ayrıntılı şekilde ele alır. Kitap 479 sayfa. Kitabın hacmi nasıl bir detaylar kumkuması olduğu konusunu açıklar nitelikte. Mahmut Esat'ın "Atatürk İhtilali" kitabı, Atatürk'ün siyasi, sosyal ve kültürel etkilerini detaylı bir şekilde inceler.

Onun kitapla ilgili ya da kitaptaki en önemli iddiası Türkiye'nin kuruluşu ve sonrasında yaşananların devrim veya İnkılap olmadığı, aslında bir ihtilal olduğudur. Çeşitli örneklerle biteviye bunu anlatır. Dünyada yaşanan başarılı ve başarısız ihtilal örneklerini inceler kitapta. Fransız İhtilali, Bismarck'ın Alman devletçiklerini birleştirmesi, Hitler'in çıkışı gibi başarılı ihtilallerden söz eder. Spartaküs vb. başarısız ihtilal denemelerini de ele alır. Atatürk'ün sisteminin bir tür devlet sosyalizmi olabileceğini anlatır. Aynı zamanda trend o olan komünizm, Nazizm, Faşizm gibi ideolojiler ile olan benzerliklere değinerek farklarını da gösterir. Hatta Şeyh Bedrettin, Kabakçı Mustafa, Patrona Halil olaylarını da Osmanlıdaki ihtilaller olarak inceler. Lenin ve Atatürk'ün benzer yönlerini ortaya koyar. Atatürk devrimlerinin, Koca Ragıp Paşaya ve Mithat Paşaya dayandığına değinir. Laikliğin olgusal öneminden söz ederken bir anda hilafet ve Yavuz Sultan Selim'e getirir sözü. Onun hakkı olmadığını ima ve iddia eder. Hilafetin en başından yok hükmünde olduğu fikrine gider. "Fatih ve Selim" şeklinde hitap ederek takdir ediyor görüntüsü ile kendince küçültmeye çalışır. Diğer sultanları zaten hiç takdir etmez. Cümleleri derinleştirirken Fatımi, Abbasi ve Emevi halifelerine dek uzanır ama bağlamsız. Divan edebiyatının yasaklanması gerektiğini de söyler. Kazım Karabekir ve Rauf Orbay'ı laiklik ve cumhuriyetle ilgili bazı beyanatlarını temel alarak rahatsız edici bulur.

Merhum Ahmet Kekeç Mahmut Esat'la ilgili şunları da yazmıştı: "Büyük Türk hukukçusu ve aynı zamanda Cumhuriyetimizin azgın savunucusu Mahmut Esat Bozkurt şöyle diyordu: Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!" (İlginçtir, ilerici sosyalist devrimcilerimiz bu adamı çok sevdiler...")[2]. Reşat Nuri'de ve Falih Rıfkı'da görülen inanç düşmanlığının farklı ve faşist bir varyantı Mahmut Esat'ta da vardır. Hatta bunu çoğu kez dini argümanların içini boşaltarak ve o cümlelere kendi cümlelerini benzeterek yapar. Mesela "İhtilalde hayat vardır. Miskinlikte ölüm vardır." Bu hem "kısasta hayat vardır" ayetini değiştirmektir hem de peygamberimizin sahabesinden Ebu Dücane'nin kılıcında yazan "Korkaklıkta zillet ve utanç; ileri atılmakta, izzet ve şeref vardır." Cümlesinden çalıntıdır. Aynı minvalde aşağıdaki alıntılarda da münafıklık değinisi göreceksiniz. Dini bir kavramın cumhuriyet ideolojisi için kullanımı ilginç. Cumhuriyeti de din gibi düşündüğü görülüyor Mahmut Esat'ın. Yine diğer inkılap borazanlarında görüldüğü şekilde cumhuriyetin en iyisi olduğu ama halkın buna layık olmayan cahiller olduğu anlatılır. Buna koşut olarak demokrasiye hastayım ama seçim olmasa anlamına gelecek cümleler..: "Milletlerin seviyesi en ileri, en güzel liderlere müsait ve lâyıktır. Yeter ki, bunlara zorla engel olunmasın. Ve yeter ki, idare edenler yüksek seviyeli olsun." Bu kişi o kadar ileri götürür ki işi "Bizim resmi dinimiz Hristiyanlık olsun" diye bir önerge verir meclise? Milletinden ve değerlerinden bu kadar uzak olan Esat oğlu Mahmut hakkında ve yazdığı kitapla ilgili başka söze gerek olduğuna inanmıyorum. İlgisi çekilen varsa nette özellikle Kekeç'in bu Esat oğlu Mahmut ile ilgili yazılarına bakabilir.

Alıntılar

"İcabında Türk'ün en küçük şerefi, namusu, Türk ilinin bir çakıl taşı için milyonla Türk feda olalım. Fakat Yemen çölleri için, amansız idealist hilâfet kurumu için değil, bütün bir dünya için dahi tek bir Türk gencinin burnunun kanamasına millî rıza yoktur. Ve olmayacaktır. Bütün bir dünya, tek bir Türk delikanlısının burnunun kanamasına değmez."

"Durmak; ölmek demektir!"

"Kundaklı çocuklar, çarıklı genç analar, aksakallı, yırtık pırtık elbiseli, elleri değnekli ihtiyarlar tek bir yolun yolcuları idi. Hürriyet ve istiklal yollarının..."

"Atatürk ve devrim düşmanları... Bunları da iki bölümde toplamak mümkündür: a. Şeriatçılar, hilafetçiler ve nurcular. Bunlar tutarlıdırlar. Fırsat ve imkân buldukça düşmanlıklarını açıkça ortaya koyarlar. b. Münafıklar; Bunlar hem Atatürk'e ve hem de onun devrimlerine düşman oldukları halde, yalınkat, dondurulmuş Atatürkçülüğe karşı kendilerini gerçek Atatürkçü gibi gösterirler."

"Cumhuriyet!... Bu şüphe yok ki çok güzel bir şey. En ileri bir rejim. Fakat böyle bir idareye lâyık bir millet olmak için seviye çok yüksek olmalıdır."

"Rus ihtilalini yapan, Lenin'ler, Troçki'ler değil mi?! Türk ihtilallerini yapanlar, Koca Reşit'ler, Mithat'lar, Talat'lar, Enver'ler ve en sonra en büyüğünü başaranlar Atatürk'ler, İnönü'ler değil mi? Tarih büyük adamların özgeçmişidir."

"Atatürk ne buldu? Ve ne yaptı? Atatürk bir şey bulmadı. Düşmana batıracak bir iğne, hukuk bakımından bağımsızlığına sahip bir vatan bile bulmadı. Vatanın 'Sevr'le bağımsızlığı yok edilmişti. Atatürk, bir şey buldu ki, bunu, öğüne öğüne her vakit söylerdi: Bu, Türk milleti, Atatürk'ün kanını taşıdığı millet idi. Atatürk yalnız Türk milletine güvendi. Milletin davasını, millete dayanarak açtı."

"İhtilalde hayat vardır. Miskinlikte ölüm vardır."

"Atalar sözüdür: "Ölüme tükürürler, dirime tükürtmem!" Türk böyledir. Onu demirlere de vursalar, onun için teslim olmak yoktur. Teslim almak vardır."

"1876 Mithat Paşa Kanunu Esasisi ve bunun neticesi olarak 1878'e kadar süren Osmanlı parlamento rejimi politik bir ihtilâl sayılır. Fakat bu, rejimi kurmak için zora ve silaha başvurulmamıştır. Bunun aksi olarak 1908 Osmanlı İhtilâli zorla ve silah gücüyle başarılmıştır."

"Din, kaytaklığın elinde bir silahtı."

"Türk ve Rus ihtilallerinde olduğu gibi, Atatürk'ün medeniyet dünyası önünde, bin yıl geri kalmış bir milleti, Türk milletini bir hamlede bin yıl ileri götürmesinin sebepleri içinde onun büyük feragatini anmak bir gerekliliktir. O, aç kaldı. Ölüme mahkûm oldu. Fakat milletini düşündü. Yalnız onu, açlığı ve ölümü değil." Şu sözler de ona aittir: "Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!"

[1] https://www.hurhaber.com/ahmet-kekec/kacma-bu-senin-tarihindir/yazi-14614

[2] https://www.haber7.com/yazarlar/ahmet-kekec/1441236-senin-de-mahmuttan-farkin-yok-birader


Yazar: Salih BORA - Yayın Tarihi: 27.01.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.12.2024 10:27
2.104

Salih BORA Hakkında

Salih BORA

Yazar, Eleştirmen, Dergici

Salih BORA ismine kayıtlı 50 yazı bulunmaktadır.