Her Beşer Doğar Ama Kaçı İnsan Olur?
Yusuf Tosun yazdı...
Hakikatin Peşinde
İnsan bazen gözünün önündeki hakikatten, ayağının dibindeki hazineden bihaber diyar diyar dolaşır. Şayet hasbelkader o hakikate gözü değer, hazineye de rast gelirse geçmişine, geçirmiş olduğu boş vakitlere hayıflanır. Tabii o zaman da vakit artık çok geç olabilir. Demem o ki; çevremizde yaşayan bazı değerlerin kıymetini vaktinde yeterince anlamıyor, hakikati çoğu kere apaçık göremiyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Üsküdar sahilinde ilk defa kapılarını kitapseverlere açan Üsküdar Kitap Fuarı'nda bir hazineyi keşfeder gibi böylesi bir hakikatle yeniden aydınlandım. Kitabın kokusuyla dost, sözüyle sırdaş oldum. Eski dostlarla ayaküstü hasret giderip yeni kitap dostlarıyla tanış oldum. Hakikat bizi orta yerde birçok dostla buluşturdu. Bu hazinelerden biri de yeterince farkında olmadığımız kıymetli bir değerimiz Hüseyin Şahin oldu. Daha doğrusu onun Babıali Kültür Yayınları'ndan yeni çıkan "Yeni Çağda İnsan Kalmak" kitabı vesile oldu. İşin doğrusu bu yazı da böylesi bir ihtiyaçtan doğdu zaten.
Mütevazı Bir Değer: Hüseyin Şahin
Söz konusu kitaptan önce Hüseyin Şahin'i biraz tanıyalım. Gerçi bu tür değerlerin tanınmaya, tanıtılmaya ihtiyacı yok hiç şüphesiz. Lakin bizim/bizlerin o insanlara çok ihtiyaçları var. Kronolojik hayat hikâyesine, ödüllerine, başarılarına… v.s. değil tabii. Bunlardan zaten fazlasıyla var. Ancak onlardan istifade edip feyizlenmeye, rol model olarak benimsemeye daha çok ihtiyacımız var. Özellikle de genç kuşakların…
Yazar/uzman psikolog/eğitimci Hüseyin Şahin, dost canlısı bir insan. Yıllardır yazdıklarına, yaşadıklarına şahit olduğum dik duruş sahibi mükemmel bir şahsiyet. Mesleği faaliyetini insanlığa adayan önemli bir sima. Sessiz ama derin bir yürüyüşü olan biri yani. Şimdiye kadar binlerce insana dokunup yüzlerce projeye imza atmış ama çok da insanların önüne çıkmamış/çıkmayı tercih etmemiş kıymetli bir değer.
İşte Hüseyin Şahin'in insanlığa adanmış bu mütevazı ama derin duruşu, 'Yeni Çağda İnsan Kalmak' adlı eserinde hayat buluyor. Şahin, modern dünyanın kaosunda insan olmanın anlamını sorgularken, inanç ve bilimle harmanlanmış bir yol haritası da sunuyor bize.
Kabul etmeliyiz ki günümüzde böyle insanlardan çok az var.
Peki, ne kadar bunun farkındayız?
Açıkçası yaşadığımız görünürlük çağında içinde bulunduğumuz sistem bu tür değerleri elimine edip kenara atıyor. Çünkü dünya gözüyle gördüğümüz her şey metre ile ölçülüp kilo ile tartılıyor. Mana âlemini ölçen makine yok! Bu da çağımızın içinde bulunduğu çıkmazın, yaşadığı çaresizliğin apaçık bir göstergesi olarak karşımıza duruyor. O nedenle bu çağda insan kalabilmek bir hayli zorlaşıyor.
Yeni Çağda İnsan Kalabilmek Üzerine
Evet, yeni çağda insan kalabilmenin, insan olarak yaşayabilmenin hele Müslümanca bir yaşam sürdürebilmenin zorlaştığı bir süreçten geçiyoruz. Çünkü bu çağ bunalım ve buhranlarla dolu kaotik bir çağ… Yazarın ifadesiyle; "Bugünün insanı pek çok sosyal, ruhsal, siyasal, ekonomik ve çevre sorunlarıyla karşı karşıyadır, farklı kriz durumları ve kitlesel travmalarla yüz yüzedir." İnsan bozumunun hızlandığı, dünyanın neredeyse yaşanılmaz hale geldiği bir dönemde bu tespit son derece kıymetli. Çünkü yeryüzünün şerefli varlığı olan insan, her geçen gün kendi asli vazifesinden uzaklaşarak başka bir şeye dönüşüyor. Çevresel koşullarla birlikte dünyanın yönlendiricileri de bu sürece elbirliğiyle destek veriyor, hızlandırıyorlar. Hal böyle olunca da insan olmak, insan kalabilmek zorlaşıyor. Lakin her şeye rağmen imkansız değil!...
İşte Hüseyin Şahin geçtiğimiz aylarda (Temmuz 2025) Babıali Kültür Yayınları'ndan çıkan Yeni Çağda İnsan Kalmak kitabıyla bu meseleyi enine boyuna ele alıyor, tartışıyor, hal çareleri sunuyor. Bunu yaparken de gayet mütevazı bir şekilde; "…Asıl yapmak istediğim kendimle yüzleşmektir. Ve böyle bir yüzleşmenin akabinde insan olmanın gerektirdiği bazı özellik, vasıf, nitelik, yetkinlik ve erdemlerle insan kalmanın gerektirdiği duruş, duyarlılık ve yaşayış hakkında kendi okumalarıma göre bir şeyler söylemektir." diyor. Aslında Şahin yaşam tecrübesi, inanç değerleri ve meslek bilgisini harmanlayarak bize daha doğrusu insanlığa bir hatırlatmada bulunup yol haritası oluşturuyor bir bakıma. Samimi bir üslupla her yaştan kesime hitap eden Şahin, insan kalabilmenin, Müslümanca yaşayabilmenin önemini bize hatırlatıyor.
Kitabın Kalbi: İnanç, Ahlak ve Bilgelik
En başta hatırlatmakta fayda var: Şahin'in İnsan Kalmak kitabının odağında İslami bakış yer alıyor. Yazılarının mihenk taşı İslam olarak gözümüze çarpıyor. Bunu da içinden akan samimiyetle hem bilimsel veriler, hem de dini metinlerle destekliyor.
Şahin kitabında önce dünyanın genel görünümünün ve de gidişatının toplu bir fotoğrafını ortaya koyuyor. Daha sonra tek tek bu fotoğrafın detaylarını analiz edip gözümüzün önüne seriyor. Akabinde de önerilerde bulunuyor. Kitapta özenle seçilmiş epigraf/alıntılar yazarın düşüncelerini gerçekçi ve zengin kılıyor. Bir bakıma zengin bir kanaviçe de sunmuş oluyor okuyucuya. Özellikle de İslam dünyasının malum durumu, durağanlığı, sessizliği her bireyin kendine yöneltmesi gereken sorularla hatırlatılıyor. Ve aynı zamanda hayata dair bazı yanlış ezber, çıkarım ve inanışlarla insani yönümüz hatırlatılıyor bir bakıma.
Ne İfrat Ne de Tefrit
Hiç şüphesiz insan kalabilmenin en önemli yönü hayatı ölümle birlikte ele almaktır. Çünkü ölüm, dünyadaki en anlamlı şeydir. O nedenle ahiret-dünya dengesi insan kalabilmemizde önemli bir unsurdur. Bu ve diğer birçok hususta olduğu gibi mutedil olmak gerekir. Kısacası insan kalabilmenin önemli ölçütlerinden biri de; tüm işlerimizde orta yolu tutturabilmekten geçiyor. Ne ifrat, ne de tefrit yani…
Yeni kuşakları anlamamak ve huzuru yanlış yerlerde aramak günümüzde bireyi insan olmaktan uzaklaştırıyor. Çünkü eğri cetvelin doğru çizgisi olmaz hiçbir zaman.
Unutulmamalı ki, bütün sorunların kaynağı özümüzden, yaratılış gayemizden uzaklaşmakta yatıyor. Geçmişten ders alarak bugünü doğru okumak gerekir. Yani hem geçmişe hem de geleceğe objektif yaklaşmak önemli.
Günümüzde popüler kültür ve demokrasi gibi bazı kavramları doğru algılayamamak insani yanımızı törpülüyor hiç şüphesiz.
Yaşadığımız çağda insan kalmanın, Müslümanca yaşamanın önünde bir yığın engel mevcut. Özellikle de Müslüman camianın kendi arasındaki tefrika ve hizipleşmesi bunun başında yer alır. Yazar bu konuya da ince bir neşter vuruyor.
O nedenle olayları doğru anlamak, okuyup analiz etmek önemlidir.
İnsan Kalabilmenin Bedeli
Evet, sıkıntılı bir dünyada yaşıyoruz, şartlar bir hayli zor lakin Zygmun Bouman'ın ifade ettiği gibi; "en zor mücadele insanlık dışı koşullarda insan kalabilmekte" yatıyor. Tıpkı bu dönemde olduğu gibi… Bu durum da bireyin ve toplumun zor koşullarda daha dirençli olmasını sağlıyor. Örneğin Gazze'de yaşanan soykırıma, vahşete, insanlık dışı muameleye rağmen oradaki insanların direnci, tevekkülü, sabrı hepimizi hayretler içerisinde bırakmıyor mu?
Yaşadığımız çağ İbn-i Haldun'un tanımlamasıyla; "cahil ve fasık şehirleri" üretti. Ve bizler şimdilerde bu şehirlerin esaretini soluyoruz. Ancak bu şehirleri faziletli şehirler haline getirmek de elimizde. Onun da bir bedeli var şüphesiz. Çünkü W. Lake'nin ifadesiyle; "Bütün insanlar 'orijinal' olarak doğarlar ancak birçoğu 'kopya' olarak ölürler."
Temiz bir fıtrat üzere doğan bireyler ve bu bireylerden müteşekkil topluluklar kendi yaşamlarını olumlu-olumsuz kendi elleriyle şekillendirirler.
Yeniden İnsan Olmak
Ahmet Hamdi Tanpınar; "Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu bunun çaresi yoktur." ifadesiyle insanın bozulmasının çaresi olmadığının altını çizerken bize bir gerçekliği de hatırlatmış oluyor: Her şeye sahip olabilirsiniz. Malınız, mülkünüz, paranız… çok olabilir. Gün gelir bunları kaybedebilirsiniz de. Ancak bunların hepsini sonradan edinebilirsiniz. Lakin insanlığınızı kaybettiniz mi, işte bunu tekrar elde etmek çok zor, hatta imkansız!...
Bu nedenle tarihin her devrinde çabuk bozulan birey ve toplumları uyaran, hatırlatmalarda bulunan uyarıcı ve müjdeleyici küçük topluluklar olagelmiştir. İşte Hüseyin Şahin de bu çalışmasıyla bir bakıma çürüyen dünyaya, bozulan insanlığa hal çareleri öneren küçük bir topluğun gerekliliğini hatırlatıyor bir bakıma. Ve tabii bozulan dünyanın yeniden inşa ve ihyası için bunun gerekliliğini vurgulamış oluyor. Çünkü sadece üzülmek, ah-vah etmek, sitemde bulunmak yetmiyor. Bir şeyler de yapmak lazım. Yani her şeye üzülen ama hiçbir şeyle ilgilenmeyen, hiçbir şey yapmayan insanlar gibi olmamaya davet ediyor bizleri.
Son Söz: Her İnsan Doğar, Ama Herkes İnsan Kalmaz
Sonuç olarak insan kalabilmek için Şahin'in de önemle altını çizdiği; sabırlı olmayı bilmek, umutsuzluğa kapılmamak, ihtimamlı olmak, paylaşmak, infak etmek, samimi olmak, iyi örnek olmak, kendine hâkim olup kontrol edebilmek, ruhsal taarruzlardan ve bilgi kirliliğinden uzak durmak, doğru yolu seçmek ve bu yolda ilerlemek, inancının gereğini yapmak, bozgunculuğa fırsat vermemek, doğru kaynaktan beslenmek ve refere olmak, inandığını yaşamak ve yaşatmak, güven ve umut olmak, haksızlığa karşı durmak… gibi hasletlere sahip olmak son derece önemlidir.
Sön sözü Hüseyin Şahin'e bırakalım:
"Her insan, insan olarak doğar yani fıtrat üzere doğar. İnsan kalmak ise her kişinin değil, er kişinin harcıdır."
Yeni Çağda İnsan Kalmak
Hüseyin Şahin
Babıali Kültür Yayınları
376 s.
2025 İstanbul
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 10.11.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 29.10.2025 19:22

Konusu mükemmel günümüz insanlığı nereye gidiyor, çok zor bir dönemde yaşiyoruz Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın inşallah