Taşra’da Kalmış Bir Irmağın Şarkısı
Ercan Ata yazdı
Şair ve yazarlar için 2000'li yıllara kadar taşrada olmak bir dezavantaj idi. İnternet ve sosyal medya icat oldu, mertlik bozuldu. Artık dünyanın her yeri birbirine yakın mesafede. Tüm dünya parmaklarının ucunda insanın. Hâl böyleyken son zamanlarda taşrada olmak ciddi ciddi bir avantaj haline bile gelmeye başladı. Küçük şehirlerde yaşayanlar, hem metropollerin kahrını çekmiyor hem de gelişen teknoloji sayesinde istediği zaman istediği yerde olabiliyor.
Son yıllarda isimleri neredeyse yaşadığı şehirlerle özdeşleşen şair ve yazarlarımız var. Şairden şehre çıkılan veya şehirden şaire inilen… Tabii bunlara hikâye veya roman gibi diğer türlerde eser veren yazarlarımızı da ekleyebiliriz. Örneğin Ankara'da Necip Tosun, Konya'da Abdullah Harmancı, Balıkesir'de Metin Savaş, İzmir'de Veysel Çolak, Trabzon'da Nazan Bekiroğlu, Malatya'da Nilüfer Zontul Aktaş, Van'da Cihat Albayrak ve Müştehir Karakaya var. Derdim bu isimlerin ne kadar güçlü yazar olup olmadıklarını tartışmak değil elbette. Bir şehirle bir ismin özdeşleşebileceğini göstermek sadece. Ama Mustafa Uçurum ve Tokat birbirleriyle o kadar özdeşleşmişlerdir ki ayrılmaz bir bütünü oluşturmaktadırlar neredeyse. Öte yandan şiirin günlük hayatımızdan çıkmasından beri işlerimiz rast gitmiyor bir türlü. Bin bir çeşit dert, gaile hep bizi buluyor. Kendimize gelmek istiyorsak şiire ve onun sıcaklığına, merhamet iklimine dönmemiz şart. Biz de bir Anadolu ereniyle şiire dönüş kapısını aralayalım, dedik. Mustafa Uçurum, son yıllarda adından oldukça söz ettiren bir şair ve yazar. Üstelik sadece şiir yazmıyor, hikâyeden denemeye, çocuk romanından eleştiriye edebiyatın pek çok alanında kalem oynatıyor. O, yazın dünyasına Tokat şehrinden ciddi anlamda katkılar sunuyor. On parmağında on marifet olan, gayretli, çalışkan ve velut bir edibimiz. Bu yazımızda "Konuştukça Memleket" adlı kitabından yola çıkarak onun şiirini tanımaya, tanıtmaya; sanatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız.
Mustafa Uçurum ile ilk tanışıklığımız Mevlana Şiir Şöleni vesilesi ile Konya'da oldu. Oradan edindiğim izlenimlere göre: Mustafa Uçurum; dışa dönük, konuşkan, arkadaş canlısı, hayata iyimser bir pencereden bakan bir kişi. Dengeli ve tutarlı bir kişiliği var. Aynı zamanda çalışkan bir edebiyat işçisi. Bir koltuğa birden fazla karpuz sığdırmayı denemiş ve bunu büyük ölçüde başarmış birisi. Her ay yayımlanan edebiyat dergilerinin büyük bir kısmını tarayarak Dünyabizim.com sitesinde " …… Ayının Dergilerine Bakış" adı altında uzun soluklu yazı-lar kaleme alıyor. Ayrıca Milat gazetesinde köşe yazıları yazıyor. Zaman zaman çocuklar için kitaplar yazmayı da ihmal etmiyor.
Her ne kadar değişik alanlarda yazsa da Mustafa Uçurum öncelikle şair kimliğiyle tebarüz ediyor. En azından ben onu öyle tanıdım. Ve bu yazıda onun şairliği üzerinde duracağım daha çok. Uçurum, iyi ve nitelikli bir şair kısaca. Gerçi sanatta iyi kelimesi oldukça göreceli bir kavram. Bunun ardından 'Neye göre iyi ve ne kadar iyi?' gibi soruları sormak da mümkün. Bu sorulara benim cevabım: 'Çok şeye göre ve oldukça iyi.' olurdu herhalde.
'Konuştukça Memleket'ten tadımlık bazı dizeler:
Ansızın bir harita çıksa önüme
Her yere gideriz değil mi?
……………………..
Sonsuz bir sevgili daha ne ister insan?
(Ansızın Bir Melek)
Omuzlarımda ömrüm, sabahı çıkarıyorum koynumdan.
(Bana Yeni Bir Harita)
İyi fikir bu, uzaklar güzelce çağırıyor kalbimi
…………………………………..
Bu kadar acı bize yakışıyor değil mi?
( Bazen Yakışır Acı)
Sevmek diyeceğim, ne güzelsin
Sen bir ırmak gibisin beni alıp götüren
(Sevmek Bir Deniz Olur İçimde)
Gölge çok güzel düşüyor akşamüstü kalbinizin üstüne
(Bu Tren Kaçacak)
Şairin "Konuştukça Memleket" adlı kitabından yola çıkarak onun şiiri hakkında şu yorumlar yapılabilir:
- Mustafa Uçurum'un şiiri, ilk bakışta insana tabii ve ortalama bir şiir hissi verse de şair; 'dünyadaki yaşam serüvenini' şiirine yansıtmada oldukça başarılı.
- Şair hayata ayna tutuyor. Ayrıca tüm yaşantıları; şahitlikleri, sevdaları, umutları, yorgunlukları, yalnızlıkları da şiire dahil ediyor. Kısaca hayatın şiirini yazıyor.
- Genelde şiir 8-10 kelimelik uzun sayılabilecek dizelerle dokumaya çalışıyor şiir kumaşını.
- İçten ve doğal bir dille selâmlıyor okurunu. Şairaneliğe kaçmıyor, bir hevesle zorlama yüklerin altına da girmiyor.
- Aklına, kalbine düşeni rahat bir şekilde mısralara döküyor.
- O, lirizmin gül bahçelerinden çok; düşüncenin taşlı yollarında yürümeyi tercih ediyor. Epik bir duruşa sahip.
- Faydacı bir şair. Hayatı yorumlayıp anlamlandırmaya çalışıyor. Yaşam tecrübesinden damıttığı gerçeklere okurlarının da ulaşmasını istiyor.
- Dizelerinde pırıl pırıl bir yaşama sevinci umuda yaslanmış bir şekilde parıldıyor.
- Şiirlerinde birbirine yakın, benzer kelimeleri çok fazla kullanıyor
- Sanırım fazla yazıyor, yazma konusunda kendini frenleyemiyor bazen.
- Bazı şiirlerinde çocukça safiyane duyarlılıklar var. Ayrıca insanın temiz, masum kalmış yanlarını ön plana çıkarmaya çalışıyor.
- Onun günlük hayatta politik sayılabilecek bir duruşu var. Ayrıca yer yer Üstad Nuri Pakdil'i hatırlatan devrimci yönlere de sahip bir eylem ve aksiyon adamı sayılabilir o.
- Sanat, edebiyat meşalesinin yaşadığı kentte yanıyor olmasında katkısı büyük. Çevresine ve kentteki öğrencilere okul da olabilmeyi başarıyor bu arada.
- Yazarın denizi - Boğaz'ı- yaşadığı şehirden geçen ırmaklar, çaylar…
- Yer yer gelecekteki aydınlık ve büyük Türkiye adına konuşuyor. Türkiye'm diyor, memleketim diyor, sevdam diyor, başka bir şey demiyor.
- Saf imana dayalı sağlam bir dünya görüşü var şairin.
- Şairin hayat hakkında söyleyeceği çok sözü var. Bu yüzden ilerleyen süreçte sürekli yeni kitaplarıyla gündeme gelecek intibaı uyandırıyor insanda.
Mustafa Uçurum
Konuştukça Memleket
Okur Kitaplığı
2015 İstanbul
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 22.04.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 18.04.2022 00:15