Minik Gurmelerin Ağızlarına Layık Tarifler
Bebeğimiz Defne'nin doğumundan sonra üç temel endişem vardı; anne sütü, uyku ve altıncı ayın sonunda ek gıdaya geçiş. Allah'a şükür, nazar değmesin, uyku konusunda zor durumlarda bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi, teras ve evdeki bilumum musluklar imdadımıza yetişti. Ameliyat olan eşimin sütü de iki günün sonunda normale dönmüştü. Haziran ayı geldiğinde ufak ufak ek gıdaya geçiş heyecanına kapıldık.
Okulun son haftası grup öğrencimle Karaköy Salt Galata'da "Macera" adlı bir romanı da olan eleştirmen Kaya Genç'le "Yaratıcı Yazarlık" atölyesi yaptık. Üzerinde çalıştığımız metinler Ahmet Hamdi Tanpınar, Virginia Woolf ve Paul Auster'dandı. "Anlatıcı konumu-bakış açısı" üzerine eğlenceli olduğu kadar öğretici de olan bu harika etkinlikten çıkışta öğrencilerimin ısrarlarına dayanamayarak İstiklal Caddesi'nde turlamaya başladık. Sonlara doğru caddenin girişine yakın Oğlak Yayınları satış ofisine uğramadan olmazdı. Yemek kitapları konusunda bence tartışmasız bir numaralar. Bunun en büyük kanıtı bebekler için de bir yemek kitabı çıkarmış olmaları neden olmasın? Kasada ayak üstü sohbet ettiğimiz nazik hanımefendinin önerdiği tasarım ve içeriğiyle çok şık olan "Bebeler ve Püreler" kitabını yaklaşık üç aydır mutfaktan ayırmıyorum. Eşim de çok beğendiğinden kitabı yeni doğum yapan iki arkadaşına hemen hediye etmiş.
Kitap dört-sekiz aylık bebekler için basitten karmaşığa, yasaktan yenebilire doğru üretilen pürelerden oluşuyor. Pürelerde temel besin grupları (et, yumurta, baklagiller, süt, yağlı tohumlar, sebze-meyve, tahıllar) ve buna bağlı mineral, vitamin, su dengesi başarılı bir biçimde gözetilmiş. Pürenin yapılış biçimine ek olarak, ilgili besinin içeriği de tek sayfada verilmiş. Bölüm girişlerinde konuyla ilgili kitaplarda daha ayrıntılı olarak bulunabilecek bebeğin içinde bulunduğu ayın özellikleri, bölüm sonlarında ise "mini püfler" başlığı altında ek gıdaya geçiş süreciyle ilgili öğretici öneriler eklenmiş. Kitabın sonunda ise günlük menüler ve kaynakça bulunuyor.
Babamın yıllarca neden sofradan bir kase çorba içerek ya da bir tabak yemek yiyerek kalkmasını, meyve sebzeyle arasının hiç iyi olmamasını hep merak etmiştim. Yıllar sonra öğrendim ki babaannem son çocuğu olduğu için kıyamayarak babamı yaklaşık beş yaşına kadar emzirmiş. Günümüzde bebekler için altı aydan sonra ek gıdaya geçiş ve iki yaşında ise anne sütünü tamamen bırakma öneriliyor. Bunun temel nedeni temel besinlerin ek gıda olarak bebeklere yedirilmesinden hareketle damak zevkinin oluşması, ileride ise sağlıklı beslenme alışkanlıklarının gelişmesi.
Kitap üzerine okulda sohbet ederken, özellikle hamur işleri konusunda maharetli kadın öğretmen arkadaşlarımızdan biri "Canım pürenin de kitabı mı olurmuş, elimizin altında ne varsa hazırlarız işte bir şeyler olur biter, hele mevsim yazsa" demişti. Kitabın bilimsel bir bakış açısıyla yazılmış olması, günlük hayatın karmaşıklığı ve yoruculuğunda basit çözümler önermesi bence bu eleştiriyi haksız çıkarıyor.
Defne şimdi uyandı, ağlıyor, bugünkü püresini hazırlamak için yazımı bitiriyorum: "Salatalık püresi: 1 küçük salatalık, 1 küçük armut, 3 yaprak taze nane, yarım bardak yoğurt. Salatalık ve armudu iyice yıkayın, kabuklarını soyun. Armudun çekirdeklerini çıkarın. Her ikisini de cam rende de rendeleyin. Bebeğinizin damağına yapışmaması için taze naneyi çok minik doğramaya dikkat edin. İsterseniz taze nane yerine bir çay kaşığının ucuyla kuru nane de koyabilirsiniz. Daha sonra bütün malzemeyi karıştırın."
Çiğdem Bakırcıoğlu Arslan'ın "Bebeler ve Püreler" kitabını genç babalara özellikle öneriyorum.
Bebeler ve Püreler
Çiğdem Bakırcıoğlu Aslan
Oğlak Yayınları
128 s.
Yazar: Serkan PARLAK - Yayın Tarihi: 29.08.2014 10:51 - Güncelleme Tarihi: 17.11.2021 10:13