Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı, Edebiyat, Faik ÖCAL

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı yazısını ve Faik ÖCAL yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı

16.10.2024 09:00 - Faik ÖCAL
Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı

Daha doğar doğmaz bir kopuşu yaşıyordum. Yerim yoktu onların dünyasında. Işığım sönecekti. Onlar ışığımı söndürmek için elinden gelen her şeyi yapacaktı. Ruhum alacakaranlık şarkılarını söylemeye devam edecekti. Olric bunu biliyordu ve müstehzi bir gülüşle susuyordu. Kafamın içindeki cehennemlerden çıkamıyordum, intiharlardan intihar beğeniyordum. Benliğimin ışığı bitecek, benim olan ben, ben olmaktan çıkacak. Ne Selim'deki Işık'a tutunacağım ne de Turgut'taki Özben'i göreceğim. Biz Tutunamayanlar, dünyanın dışına atılmışlar, örselenmişler, ötelenmişler.

Her şey düşünce atının ayaklarının kırılmasıyla başladı. Rüyalarımın üzerine kabusların ağırlığı çökmeye başlamıştı. Herkes çekilmez bir hal almaya başlamıştı. Dünyanın dışında kalmıştık ve ayağı kırık düşünce atıyla dünyaya asılıyorduk, insanlara tutunuyorduk. Olmuyordu, Olric. Bunu en iyi sen bilirsin. Hiçbir şey istediğimiz gibi olmuyordu. Biz sadece kendimiz gibi yaşamak istiyorduk, kendimizle yaptığımız iç konuşmaları çoğaltmak istiyorduk; ama onlar bunu kendilerine yapılmış acımasız bir saldırı olarak görüyorlardı, bize kapıyı gösteriyorlardı hal ve hareketleriyle. Bizi yanlarında istemiyorlardı. Doğrusu biz de onlara dayanamıyorduk, onların yanında kalmaktan haz almıyorduk.

Dostum önce senin ışığını söndürdüler, sonra benim öz ben'imi yok ettiler. Bu yüzden tutunamadık hayata, adımız "Tutunamayanlar"a çıktı. Olric her şeyi biliyor. Süleyman Kargı gitti geldi gözlerimizin önünde. Hiçbir şey olmadı. Biz bitmiş bir tiyatro oyununu devam ettirmek istiyorduk. İki çılgındık. Birbirimize çılgın demesini seviyorduk. Çılgın, kendine ait bir düşüncesi olan. Çılgın, korkmadan, utanmadan, usanmadan kendini arayan. Çılgın, her şeyi kaybetmeyi göze alarak kendi yolunda giden.

Zeliha, Mehlika Sultan değildi. Sadece biz neyi ve kimi aradığımızı bilmiyorduk. Metin, dipsiz bir yalnızlıktı ve hep de öyle kalacaktı.

Yol arkadaşlarım -Esat, Wilde, Gorki- bir zaman sonra hiçbir şey söylemez oldular bana. Ben ebediyen kendiyle, içindeki müntehirlerle konuşacak olandım. Ayaklarımın altına yapışmış olan gitmek dürtüsü bir an için rahat vermiyordu. Gitmek, her zaman için Tutunamayanlar'dan olduğunu kendine sessizce itiraf etmek. Gitmek, duvarda asılı duran görünmez boşluklara yeni bir görünür uçurum eklemek. Gitmek, isimsiz mezarların gölgesinde kendi kendini bir başına susturma ustalığını kazanmak.

Günseli, dünyanın ve insanın sonu. Günseli, aşkın imkansızlığını görmek. Günseli, son cennet düşünü kendi elleriyle yakmak. Ben de öyle yaptım Selim. Kadının sonuna geldiğimde, insanı hepten bitirdiğimde Olric hep yanımdaydı. Senin gibi bir Tutunamayan olduğumu görmüştüm ve gidiyordum. Gidecek bir yerim olmadığı gibi, geri dönmek için bir nedenim de yoktu. Ben senin intiharını tamamlamaya geliyordum. Biz Tutunamayanlar hayatı böyle yaşanılır ve dayanılır kılıyorduk: Birbirimizin intiharlarını tamamlayarak, gitmelerini çoğaltarak, boşlukları doldurarak.

Sen intiharınla, ben gitmeliğimle "Tutunamayanlar Ansiklopedisi"ndeki yerimizi aldık. Sen müntehirlerin prensiydin, ben gitmelerin üstadıydım. Dünyanın içindekiler bizi hep böyle hatırlayacaktı. Olric senin intiharın ve benim gitmeliğim arasında en güvenilir ve sağlam düşünsel bağ olacak. Hep ilk gençliğimizin kitap dolusu günlerinden kalma.

Sevmiştik yaşamayı ve insan olmayı. Biliyorduk: İnsan düşününce insandır. Düşünmeyen insanın hiçbir kıymeti ve karşılığı yoktur. Bunu onlara anlatamadık dostum. Gam değil. Dünyanın dışında ayakları kırılmış düşünce atıyla varsın biz de edebiyat tarihinin en meşhur Tutunamayanlar'ından olalım. Anlamıştım: Ayağının neden ve nasıl kırıldığını bilen bir düşünce atı, neden ve niçin yaşadığını bilmeyen düşüncesiz insanlardan daha üstün ve daha değerlidir dostum. Bunu sen söylemiştin, Olric ile.

Tutunamayanlar

Oğuz Atay

İletişim Yayınları

Sayfa 724

İstanbul, 2022


Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 16.10.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 22.09.2024 14:11
175

Faik ÖCAL Hakkında

Faik ÖCAL

2000’de Cumhuriyet Üniversitesi Sosyoloji mezunu... 2004 yılında Franz Kafka’nın Romanlarında Birey ve Devlet İlişkisi üzerine yaptığı tez ile yüksek lisansını yaptı.

Çeşitli sitelerde ve dergilerde yazıları çıkmakla birlikte 2008’den beri düzenli olarak Yolcu Dergisi’nde yazılar yazmaktadır.

Yayımlanmış Kitapları:

Yitik Anılar Şehri, Erguvan Yayınları, 2008.
Aziz ve Aciz Emanetçi, Erguvan Yayınları, 2008.
Dört Mevsim Beş Vakit Hüzün, Roza Yayınları, 2012.
Uzaktaki, Az Kitap, 2021.
101 Kürtçe Roman 1. Cild, Sitav Yayınları, 2022.
Beyaz Hüzün, Az Kitap, 2022
Yeni Bir Aydınlanma Felsefesi, Zilan Akademi, 2023
Deprem Günlüğü, KDY, 2023 

Faik ÖCAL ismine kayıtlı 103 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 8 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitapyurdu.com