Okumanın Sıralanmış Notları: Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar

John Berger'in ilk okuduğum kitabı olmasa da kült eseri olan Görme Biçimleriyle başlayan "görüntüyü", "görmeyi", izlemeyi", "göstergeleri" odağına almış ve eskilerin "risale" dedikleri söylencelerini, makale tarzındaki kısa değinileri aktardıkları yazı tarzı 51 sayfalık bu eser, küçük-kısa, demeçleri-görüşleri 3 bölümde toparlayarak okurlara "görmeye dair" düşünceler aktarmaktadır.
Birinci bölüm "Dogas'nın Bronz Dansçı Heykeli Üzerine" isimli şiirimsi parçayla açılıyor. Bu giriş şiirden ziyade bir tasviri, şiir biçimiyle –ama şiir olmadığına ısrarcıyım- sunulmasından ibarettir. Bir heykel tasviri içermesine rağmen kötü betimlenmiş ve zihinde canlanmayan bir anlatı olarak kalmıştır. Bunda bu eseri Türkçe'ye çevirenin de etkisi olabilir.
Berger, Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar isimli eserinde anlatacağı hususları deneme türünün imkânları dâhilinde aktarır. "Ressam Olmak…" başlığında okuyanları güneşte çimlere uzanmaya davet eder. Üstünde bir kayın ağacı, hafif rüzgârda sallanan ince dallar, kıpırdayan yapraklar… Zihinde canlanan bir tasvirle yer ediniyor ifadeleri. Okuyanların dâhil olduğu bu süreçte mekân-zaman algısı değişiyor, bir anda kendinizi kayın ağacının altında çimlere uzanmış, ağacın ince dallarının sallanışını, kıpırdayan yapraklarını gözleyerek hayal ediyorsunuz. Belki de yakınlarda bir dere geçiyor ve kulağınıza o derenin şırıltısı geliyor, çiçekler üzerinde arıların kanat çırpınışları. Ama Jhon Berger yarı kapalı gözlerle izlenilen o "görmeye" çeker okuru. Yaprakların arasından görünen kâğıdın beyazlığına benzetmesi, yaprakları harf, dalları birer kelime, gökyüzünü defter… Algı, zaman ve mekân değişerek farklı bir hayalin ve kurgunun içerisine çekilir bu sayede okur. Ve gördüklerini sadece görmekle yetinmez, onları okumaya başlar.
Görmenin yaşantıyla, hatıralarla, yaşanan duygu durumuyla ilişkisini yine uzandığınız kayın ağacının gölgesinde çimenlerin yumuşaklığını hissetmek, konforlu bir biçimde… Dikkatle farkı farketmeye çağırıyor Berger, baktığınız ağacın dallarının, yapraklarının, gökyüzünün ışıkla nasıl farklı renklere büründüğüne dikkatlerimizi çekiyor.
Berger, Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar eserinde "renk"in kapısını aralar. Ona göre renk; "optik bir olgu olarak varolur, aynı zamanda da insan muhayyilesinde kendisi için hazır bekleyen bir yeri vardır. Şüphesiz, doğadaki renkler görülmek için vardırlar. Ama eğer ressamsanız, bu halleriyle renkler sizin düşmanınızdır. Onlara egemen olmayı seçtiğiniz için değil, onlardan kaçmak zorunda olduğunuz için" şeklinde zuhur eder. Renkler, her biri bir dünya. Ressamların temel ilgisi renklerin en doğru tonunu en doğru şekilde kullanmak. Doğru tonu bulma, "kudret tonunun" sınırsız paletinde ona yakınlaşma yaratıcının boyasının sınırsızlığını görme, insanda hakikate dair bir aydınlanmanın oluşmasını sağlar.
Bergen'in Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar isimli küçük eseri, çeşitli zamanlarda yazdığı metinlerin bir toplamı niteliğinde. Ana tema olarak "resim"in alındığı bu eserin "Boşluk" isimli başlığında Sven Blomberg'e yazdığı bir mektupla devam etmektedir. Resimi anlamak için bir yol-yöntem sunmaktadır:
"Bir resmi içindekilerin bir listesini çıkararak tanımlayamazsınız- her fırça darbesini listenize alabilseniz bile: Bir resmi kendisi kılan; nesneleri nasıl bir arada tuttuğu, ya da tutamadığıdır" s.23. ve "Her şeyi bir arada tutan boşluktur". Bu son ifade, resmin kanaatimce en vurucu tanımıdır ve kitabın tüm yükünü taşıyabilecek bir iddiada ve ağırlıktadır. Boşluk… görmemizin sınırlarını, kapsamını, imkanını gerçekleştiren temel unsurlardan biridir. Bir görüntünün, resmin anlaşılması boşluğu anlamlı kılan ve anlaşılmasını sağlayan ışıkla boşluğun ilişkisi…
Kitaba ismini veren kısa denemesinde ise Berger "Günümüzde her yanda bol miktarda imge var. Daha önce hiç bu kadar çok şey incelenip seyredilmemiştir. Her an, gezegenin ya da ayın öte yüzünde nesnelerin nasıl göründüğüne bir göz atabiliyoruz. Görüntüler şimşek hızıyla kaydedilip aktarılıyor" s.28 ifadesini kullanır. Bu durum insan nesne ilişkisinde insanın görüp nesne olarak algıladığı tüm unsurların giderek arttığı şeklinde tezahür ettiği vahşi kapitalist süreçte gittikçe artan bağımlılık yorumunu da beraberinde getirir. Sadeliğin ihtişamının giderek gösterişin şatafatın yoğunluğu almış bu durum da çevresinde görebileceği unsurların artmasına neden olmuştur. Berger'in görmeye, görüntüye dair saptamalarından altını çizebileceğimiz çokça cümlesi bulunmaktadır. Bunlardan bir diğeri de "Herhangi bir ülkede televizyon haber spikerini düşünün. Bu spikerler gövdesizleştirilmiş olanın mekanik zirvesidir. Onları icat etmek ve onlara bugün yaptıkları gibi konuşmasını öğretmek sistemin yıllarını aldı" s.29.
Berger, J. (2023). Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar. İstanbul: Metis Yayınları.
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 07.05.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 07.05.2025 09:06