Sanal ve Gerçek Ayrımında Lorem İpsum
Hayat edebiyata nasıl etki eder, edebiyat hayata ne kadar yansır? Yüzyıllardır var olan bu karşılıklı etki kimi zaman daha da kuvvetlenmiş hayatın bir aynası olarak edebi metinler şekillenmiştir. Hele de her sabah uyandığımızda kendimizi distopik bir roman kahramanı gibi hissettiğimiz bu çağda edebiyatla hayatın bağı giderek artmıştır. Birdenbire evlere hapsolduğumuz koca bir karantina dönemi geride kalırken bu süreç edebiyata da yavaş yavaş yansımaya başlamış; salgın, maskeler, toplu ölümler, karantina romanlarda yer bulmuştur. Selman Nuriler'in "Dünyanın Kemikleri"nden sonra çıkan ikinci kitabı "Lorem İpsum" tam da bu dönemin kaotik ruh haliyle yazılmış bir eser denebilir.
"Lorem İpsum" on öyküden oluşuyor. İki bölüme ayrılan eserin ilk kısmı Panoptiko, ikinci kısmı Anamorfoz başlıklarında. Hem bölüm isimleri hem kitabın adı bakımından ilginç kavramlara yer vermiş Selman Nuriler. Hatta eserdeki kahramanların adları da Moris, Asel, Beliz, Sara gibi daha enternasyonal çağrışımlı kelimeler. Bu tercih kitabın tamamında yaratılan biraz ütopik biraz büyülü gerçekçi tavır açısından da oldukça isabetli. Eserde somut ve bilinen mekânlar yerine daha hayali mekânlar tercih edilmiş.
Özellikle pandemi döneminde herkes için aynı koşulların olması, seyahat kısıtlamaları, sokağa çıkma yasakları, ekranlarda sürekli ölü sayılarının verilmesi, komplo teorileri, maskeler, zorunlu aşılamalar derken ruhsal açıdan oldukça sarsılan insanların iç buhranlarını yansıtan Nuriler bu açıdan tam manasıyla bu yüzyıla ait öyküler yazmıştır denebilir.
Panoptikon
Bu bölüm beş öyküden oluşuyor. Öyküler sanal-gerçek, ölüm-yaşam tezatları üstüne kurulu. Selman Nuriler'in bu kısma Panoptikon denmesi de öykülerde işlenen temalarla ilişkili. Bu bağlamda evvela panoptikon kavramını biraz açmak icap ediyor.
İngiliz filozof Jeremy Bentham 1785 yılında dairesel yapıda bağımsız hücrelerden oluşan bir hapishane modeli tasarladı. Bu hücreler bir kontrol mekanizması tarafından izleniyordu fakat işin asıl önemli kısmı bu izlemenin olup olmadığı suçlular tarafından görünmüyordu. Tasarlanan bu düzenekle mahkûmlar sürekli izlendikleri fikrine kapılıyor; izlenmeseler de kontrol mekanizması geliştiriyorlardı. Bentham, bu fikrin geliştirilerek başka alanlarda da uygulanabileceğini düşünüyordu. Sonraki yıllarda bu tasarıyı Michel Foucault tekrar canlandırdı. Panoptikonu bir metafor olarak gören Foucault 21 yüzyıl toplumunu bir ütopya olarak nitelendirdi.
" İktidarlar, artık o panoptikon tasarımında gördüğümüz dev kuleden ibarettir. 'Dev kule' bizlerin, yani toplumdan insanların, asla vücudunu göremediği ve o gözetleyicinin sürekli bizi izlediğine inandığımız bir güçtür. Toplum bu gözetleyicinin bizler için yarattığı hücrelerde, birbiriyle iletişim kuramaz şekilde bireyselleşmiş olarak yalnızca gözetleneceği korkusuyla yaşamaktadır." (Özdel, 2012)
Selman Nuriler pandemi sürecini panoptikon ile özdeşleştirir. Sanal dünyaya daha çok bağlanıp kendi evlerimizde kaldığımız, yasakların arttığı o dönem gözetimin ya da gözetlendiğimiz hissinin de insan ruhunda garip bir kontrol oluşturmasını öykülerinde imgeler.
Bu bölümdeki Fazla Gerçek öyküsü ile İltica öyküsünde gerçekle sanalın karışmasını anlatır. Benim de kitapta en çok etkilendiğim ve acaba böyle bir dünyaya tanık olmamıza az mı kaldı diye sorguladığım İltica öyküsü hem panoptikon metaforu ile uyuşması bakımından hem de sanal ile gerçeğin bu kadar karışması bağlamında oldukça etkileyiciydi. Öyküde gerçek hayattan sanal hayata kaçan bir anne kızın gerçekle olan bağının kopuşu, yaşamlarının kontrolünü başkalarına teslim edişleri karşısında gerçeğin temsili bir adamın mücadelesi işlenir. Bu öyküde Nuriler, kurduğu distopik dünyada sanal bağımlılığın eleştirisini işler. Günümüzde sıklıkla tartışılan Metaverse'ye de bu öyküyle göndermeler yapar. Burada yazar gerçeğin geçiciliğine karşı sanalın sonsuz güzellik ve haz kavramını kıyaslar. Yapay bir dünyanın sonsuz mutluluk vaatleri karşısında gerçek hayata tutunmaya çalışan bir adamın çelişkilerini anlatır. Selman Nuriler özellikle bu öyküyle okuru trans hümanizm bağlamında "gelecek tasavvuru" üzerine düşünmeye sevk eder.
Dünya pandemiyle birlikte bazı gerçeklerle yüzleşirken insanın düşünmeye de daha çok vakti oldu belki de. Bir yandan televizyona ve sanal ortama mecburen bağlanan karantina insanları hayat koşturmacasını bir kenara bırakıp kendi içine yönelirken diğer yandan komplo teorilerini izledikçe biz nasıl bir dünyadayız sorusunu sormadan edemedi. Hepimizin yaşadığı bu çelişkili haller belki biraz da hastalıklı bir ruh Selman Nuriler öyküleştirmiş "Lorem İpsum"de.
Panoptikon bölümünün diğer öyküleri Asansörde Bir Maske, Bir Burun Hikâyesi Daha ve kitaba adını veren Lorem İpsum ilk iki öyküye göre daha gerçekçi yazılmış. Bu öykülerde de zaman, değişim, hayal, pandemi, ölüm işleniyor. Özellikle Bir Burun Hikâyesi Daha'da kahramanımız Boğdan Kazuyev'in ruh halleri tahlil edilirken Selman Nuriler'in Dünyanın Kemikleri"nden sonra hikâye kahramanı yaratmakta çok yol aldığını da söyleyebiliriz. Bana kalırsa bu öykü biraz daha işlenip novellaya dönüşebilecek nitelikte. Kahramanın zamanla değişimi, bir liderin kendi iç çatışmaları, çocuklukta yaşananların insan ruhunu etkileri bu öyküde oldukça detaylı anlatılıyor. Özellikle Bir Burun Hikâyesi Daha'da Boğdan Kazuyev'in çocukluğundan başlayarak adım adım bir lidere dönüşmesi üçüncü kişi dilinden aktarılıyor öyküde.
Pandemi sürecinde hepimiz ekranlarda sokaklara dizilen cesetler, kireçlerle defnedilen ölüler gördük ve her gün ölenlerin sayısını sadece bir rakam olarak insan hayatı nedir sorusunu sorduracak biçimde takip ettik. Tüm bunlar distopik bir roman kurgusunda yaşıyor hissi yarattı hepimizde. Selman Nuriler de bu hislerle ölüm gerçeğini biraz da absürtleştirerek anlatmış "Lorem İpsum"da. Kitaba adını veren Lorem İpsum kelime anlamı olarak nedir diye benim gibi merak edenler olmuştur:
"Lorem ipsum, yaygın olarak kullanılan bir yer tutucu metne verilen isimdir. Dolgu veya sahte metin olarak da bilinen bu tip yer tutucu metinler, aslında anlamlı bir şey söylemeden bir alanı doldurmaya yarayan metinlerdir. Esasen saçma bir metindir, ancak nihai üründe gerçek kelimelerin nasıl görüneceği konusunda fikir verir." (https://www.chip.com.tr, 2021)
Bu tanımdan hareketle Lorem İpsum'un manasız dünyaya karşı bir imge olarak kullanışını yine aynı öyküde fark ediyoruz. Bu öyküde pandeminin ortasında eve hapsedilen birinin iç dünya ile dış dünya arasındaki sorgulamalarla vardığı son noktayı anlatmış Seman Nuriler. Tüm bu çatışmalar sonunda kahramanımız aslında hiç anlamı olmayan "lorem ipsum dolor sit amet "cümlesini sayıklar. Bu manasız sayıklamalar çağın geldiği anlamsızlığa da işarettir Nuriler için.
Anamorfoz
Kitabın beş hikâyeden oluşan ikinci bölümü anamorfoz adını alır. Nuriler görsel sanatlarda sıklıkla geçen bir resme belirli açıdan bakınca görünen farklı görüntülere çağrışım yapmak istemiştir bu isimle. Bölümdeki öykülerin ortak noktası kahramanların olaylara bir açıdan bakarak takıntı denecek bir noktada iç konuşmalarını yansıtmasıdır. Bu bölüm birinci kısım gibi gerçek üstü değildir ve Selman Nuriler Anamorfoz'da herkesin önemsediği noktalar dışında insanın kendi iç âlemindeki odak noktalarına dikkat çekmek ister.
Karnıyarık öyküsünde bir mahkemedeki sanığın iç sesine tanık oluruz okur olarak. Bu ses hâkimin, avukatların ve diğerlerinin sesinden bambaşka noktalardan bakar olaya. Bize şunu der yazar herkesin baktığı yere bakmayan biri ne yapar, nasıl davranır?
Süpermarket öyküsünde de yine takıntılı bir iç ses vardır. İç monologların ağırlıkta olduğu, bilinç akışının da kullanıldığı öyküde hayatın devam eden rutinleri arasında zihninin devam etmeyen, bir noktada kalan, o noktaya takılan düşünceleri ile cebelleşen bir kahraman anlatılır.
Anamorfoz bölümü toplumun insana bakışı ile insanın kendine bakışı arasındaki çelişkileri işler. Belki de bundan Anamorfoz demiştir Nuriler. İnsan kendini en çok kendi baktığı nokta ile doğru değerlendirir. Dışarıdan kimse o açıyı tam yakalayamaz.
Netice Şule yayınlarından çıkan Selman Nuriler'in ikinci eseri "Lorem İpsum" hem kapak tasarımı hem kullanılan bölüm adları ve kahraman isimleri bakımından uzay çağının, küresel dünyanın tam ortasından bir eser. Nuriler'in ilk kitabı "Dünyanın Kemikleri"nden konu bakımından da işleniş bakımından da oldukça farklı olan bu eserle Nuriler'in yavaş yavaş genç öykücüler arasında kendine mahsus bir tavır oluşturmaya başladığını söylemek mümkün.
Pandemi, salgın, metaverse, sanal dünya gibi meseleler kafanızı sıklıkla meşgul ediyorsa bir edebi metinde bunlar nasıl ele alınmıştır diye merak ediyorsanız okuyabilirsiniz Lorem İpsum'u.
Lorem İpsum
Selman Nuriler
Şule Yayınları
2022, İstanbul
112 sayfa
Yazar: Tuba YAVUZ - Yayın Tarihi: 19.12.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 14.12.2022 22:07